Gezi davası kapsamında tutuklu bulunan iş insanı ve sivil toplum aktivisti Osman Kavala, cezaevinde kendisine uygulanan tecride dikkat çekerek, “Birkaç ay öncesine kadar görüşmeler oluyordu, onların değerlendirmelerinden faydalanıyordum. Artık izin alamıyorlar” dedi.
Kavala, Silivri Cezaevi’nden DW Türkçe’ye yazılı olarak verdiği yanıtlarda, tutukluluğunun sekizinci yılında hem kişisel durumunu hem de Türkiye’deki hukuk sistemine dair değerlendirmelerini paylaştı. Kavala, cezaevinde artık milletvekillerinin kendisini ziyaret edemediğini belirterek, “Birkaç ay öncesine kadar görüşmeler oluyordu, onların değerlendirmelerinden faydalanıyordum. Artık izin alamıyorlar” ifadelerini kullandı.
Kavala, yargı sürecine ilişkin yaptığı değerlendirmelerde, gerekçesiz tutuklulukların “olağan uygulama” haline geldiğini, suçlamaların somut delile dayandırılmadan yapılmasının yargıda normalleştiğini söyledi. AİHM kararlarına rağmen tutukluluğunun devam ettirilmesini, Türkiye’nin uluslararası hukukla bağlarını kopartmasının göstergesi olarak yorumladı. “AİHM kararını etkisiz kılmak için yeni suçlamalar uyduruldu” diyen Kavala, casusluk suçlamasının bu bağlamda üretildiğini ve bunun yalnızca şahsına değil, devletin hukuk devleti imajına da zarar verdiğini ifade etti.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin AİHM kararlarının uygulanmaması karşısında üç yıldır somut bir adım atmamasını da eleştiren Kavala, “Bu durum Avrupa hukuk sisteminin bağlayıcılığını da zedeliyor. Benim gibi bir örnek daha yok” dedi. Avrupa’nın Türkiye ile stratejik çıkarlarını önceliklendirmesinin, insan hakları ve demokrasi konularındaki hassasiyeti gölgede bıraktığını ileri sürdü.
Serbest kalması halinde nasıl bir yaşam süreceğine dair soruya ise karamsar bir yanıt veren Kavala, “Ne zaman çıkacağımı bilmediğim için hayat planı yapabilecek durumda değilim” dedi. Cezaevinde geçen zamanın özellikle sivil toplum faaliyetlerinden kopmasına yol açtığını belirten Kavala, buna rağmen Türkiye’de hukuk devleti idealinin yeniden inşa edilmesi konusunda toplumda geniş bir mutabakat olduğuna dikkat çekerek, “Umutluyum” dedi.