İBB Başkanı Erkem İmamoğlu, demokratik cumhuriyetin krizde olduğuna işaret ederek, "Türkiye'de herkes devlet ciddiyetine, demokrasiye, özgürlüklere, eşitliğe, bir arada yaşamaya hasret hale getirildi. 86 milyonun gözü önünde devletimizin ne yazık ki köklü kurumları bir bir çürütülüyor. İktidara en yakın olanlar dahil hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. "dedi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Yenikapı’da düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında konuştu. İmamoğlu, ülkenin zor bir dönemden geçtiğini belirterek, “İktidara en yakın olanlar dahil hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Evde, sokakta, işte, okulda, hastanede, mahkemede hiç kimse kendini güvende hissetmiyor. Her yerden çeteler fışkırıyor, Allah aşkına nedir bu çılgınlık! “dedi.
İmamoğlu, Yenikapı’da düzenlenen 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında konuştu. İmamoğlu, millet olarak tarihin çok zor bir döneminde çok önemli işler başardıklarını belirterek, “Dünya kadın haklarını konuşmazken, Cumhuriyet bu millete Atatürk bu millete kadın haklarını emanet etti. Her alanda koşar adımlarla modernleşen aydınlık bir ülkeye dönüştük.”dedi.
Ekrem İmamoğlu, “2016 yılından bu yana tepeden inme bir rejimle karşı karşıyayız” dedi:
“Şaibeli bir referandumla Türkiye’ye dayatılan sistem en önemli değerimiz olan güçler ayrılığını reddediyor. Milletin iradesini yok sayıyor.”
Ayrıntılar ➖ https://t.co/LGw8MjgFjH pic.twitter.com/9lOrgFO4h0
— velev (@velev_news) October 29, 2024
Ülkenin ağır bir sınavdan geçtiğini ifade eden İmamoğlu, konuşmasına şöyle devam etti: “101’inci yılını idrak ettiğimiz bugün ülkemiz büyük bir sınavdan geçiyor. Ağır bir sınavdan geçiyor. Demokratik Cumhuriyetimiz ne yazık ki kriz içinde. Özellikle bunun nedeni yaklaşık 8 senedir 2016’dan bu yana Türkiye’nin tarihine ve demokrasi tecrübesine asla uymayan tepeden inme bir rejim ile karşı karşıya olmamızdır. Şaibeli bir referandumla Türkiye’ye dayatılan bu sistem ülkemizin o güçlü tarihsel yolculuğunda kötü bir sapma anlamına geliyor. İşte bize dayatılan bu sistem en önemli değerimiz olan güçler ayrılığını kaldırıyor, reddediyor. Parlamentoyu, milletin Meclisini küçümsüyor, milletin iradesini göz ardı ediyor, adalet kurumlarını siyasetin aracına dönüştürüyor. Ve özellikle sevgili gençler bu sizi ilgilendiriyor, Cumhuriyet’in temeli olan liyakat ilkesini kökünden ortadan kaldırıyor. Halbuki benim her genç evladım ‘ben çalışırsam hakkımı alabilmeliyim’ diyebilmeli bu memlekette. Ama bunu ortadan kaldırdılar, geri getireceğiz! Liyakati geri getireceğiz, milletin evlatlarının haklarını geri getireceğiz.”
İşte size ve bize dayatılan bu sistem bir yandan ekonomik olarak ülkemizi yoksullaştırdı. Diğer yandan özgürlüklerimizi sözde güvenlik gerekçeleriyle kısıtladı. Bu devletin ciddiyetini zedeliyor. Devleti kişiselleştiriyor. Hani şahsım diye bir kelime var ya, şahsıma dönüştürüyor. Halbuki devlet şahsım olur mu? Devlet milletin, milletin! Her gün değişen kararlar ve fikirlerle ülkemizi sarsıyorlar, sersemletiyorlar. Türkiye’de herkes devlet ciddiyetine, demokrasiye, özgürlüklere, eşitliğe, bir arada yaşamaya hasret hale getirildi. 86 milyonun gözü önünde devletimizin ne yazık ki köklü kurumları bir bir çürütülüyor. İktidara en yakın olanlar dahil hiç kimse kendisini güvende hissetmiyor. Hastanelere bile güvenimiz sarsılıyor. Evde, sokakta, işte, okulda, hastanede, mahkemede hiç kimse kendini güvende hissetmiyor. Her yerden çeteler fışkırıyor, Allah aşkına nedir bu çılgınlık! Hadi işinize! Bu memleket sahipsiz değil, göreceksiniz. Bu çürüme topluma sirayet ediyor, eğitimlisinden eğitimsizine fakirinden zenginine herkes etkileniyor.
Ama hiç kimse bunu hak etmiyor. Bizim Atamıza borcumuz var. 1923’ten bu yana nice nesiller görevler yaptı. Bazı yıllarda doğanlar, şu anda devletin belli kademelerinde bir kısım süreçleri yöneten insanlar. Artık onların devri bitti, yeterince zarar verdiler. Onun için diyoruz ki artık bu iş yeni neslin işi. Biz de bu dönem görevimizi yerine getirip, alnımız açık başımız dik siz güzel gençlere geleceği hızlıca emanet etmemiz lazım. Size çok güveniyoruz.
İşte Cumhuriyetimizin yeniden buluşması için Atatürk’ün kurduğu değerlere dönerek bu tarihsel sapmaya son verebilmek için yola çıktık. Yola çıkarken sizlere, özellikle de gençlerine güvendik. Bunu hep birlikte başaracağız! Yeni bir tarihi dönemecin eşiğindeyiz. Yeterince zarar verdiler; artık onların devri bitti, eski dönem aktörlerinden kurtulmanın zamanı geldi. Bu zikzaklarla dolu dönemi artık geride bırakmalı, moloz yığınını ortadan kaldırmalıyız.
Sorunlarımızın temelinde milleti yönetenlerin milletten uzaklaşması yatıyor. Oysa biz bu ülkeyi ‘egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ diyerek kurduk. Bu ülkeden bir adım geri atmayız, sakın geri atmayın. Hakkınız olanı savunun, özgürce konuşun, aklınıza gelen her fikrinizi paylaşın. İşte Cumhuriyet bunun için kuruldu. Hem devletimizi hem demokrasimizi hem de değerlerimizi sil baştan yeniden tanımlamalıyız. Devleti kişilere değil, kurallar ve kurumlara bağlı; herkes için eşit hizmet üreten bir yapıya kavuşturmalıyız.
AHMAK DAVASI
Yargıyı bütün güç odaklarından bağımsız hale getirmeliyiz. Yargının siyaseti şekillendirmenin bir aracı olarak kullanılmasına asla izin vermeyiz. Bakın atanmış bir siyasetçi, seçimle iş başına gelmiş bir diğerine ‘ahmak’ derken dava açmayan yargı, sözü muhatabına iade edene de dava açmamalı!”