Ayhan Bora Kaplan çetesine yönelik hazırlanan iddianameyi yazan gazeteci Gökçer Tahincioğlu, iddianamenin kapatılan dosyalardan oluşturulduğunu hatırlatarak, “Örgütün eylemleri ile ilgili dosyaları kapatanlara, görevlerini yapmayanlara, dahası örgüt rahat etsin diye seferberler olanlara uzanılacak mı?” diye sordu.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yakınlığıyla bilinen mafya lideri Ayhan Bora Kaplan’ın tutuklandığı soruşturmada iddianame kabul edildi. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame daha önce kapatılan, üstü örtülen dosyalardan oluşturuldu.
Gazeteci Gökçer Tahincioğlu, savcı Mustafa Kaya’nın hazırladığı iddianamede, daha önce yürütülen, kapatılan ya da askıda bırakılan dosyalara ilişkin tespitlerin yer aldığına dikkat çekti.
Daha önceki dosyalarda tapelere bakılmadığını, isim tespiti yapılmadığını ve fezleke beklenmediğini hatırlatan Tahincioğlu, “Savcılık, kamu görevlileri hakkındaki soruşturma dosyasını ayırmış durumda. Ancak soru şu… Bu soruşturmada sadece rüşvet aldığı iddia edilenler, örgüte bilgi sızdıranlar mı araştırılıyor yoksa örgütün siyasi ayağına, örgütün eylemleri ile ilgili dosyaları kapatanlara, görevlerini yapmayanlara, dahası örgüt rahat etsin diye seferberler olanlara uzanılacak mı?” dedi.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Tahincioğlu’nun T24’teki yazısı özetle şöyle:
Kaplan ile ilgili soruşturma süreci, İçişleri Bakanlığı’na Ali Yerlikaya’nın gelmesinden sonra etkin bir hale geldi.
Yıllardır uyutulan, kapatılan dosyalar raftan indi, açılan bu davanın iddianamesine kaynak oluşturdu.
Ankara’da 15 yılda işportacılık yapan Kaplan’ın kademe kademe nasıl yükseldiği, nasıl bu kadar malvarlığı edindiği konusunda yaptığı açıklamalar da var iddianamede… Kaplan, “ticaret” ile açıklıyor büyümesini… O kadar da zengin olmadığını söylüyor. Yurtdışına çıkarken yakalanmasını, “Mekan bakacaktım, geri dönecektim” diye gerekçelendiriyor. Ayakkabısında yüklü döviz bulunmasını, paraların cebine sığmamasıyla…
Kaplan’ın hızla büyüdüğü ve açık biçimde koruma kalkanı altına alındığı dönem belli. Savcılık da isim vermese de açıkça 2016-2023 arasında dosyalarda etkin soruşturma yürütülmediğini, açık delillerin bile incelenmediğini, kimi dosyaların polis merkezlerindeki raflarda bekletildiğini belirtiyor.
Bu dönemde Ankara’da başsavcılık, savcılık yapanlar, polis merkezlerindeki sorumlular, başlarındaki isimler belli…
İsim yazdığınız an “erişim engeli” kararı, gerekçesiz biçimde geliyor. İsim vermeseniz de nedense üzerine alınanlar “erişim engeli” çıkartmayı başarıyor.
Savcılık, kamu görevlileri hakkındaki soruşturma dosyasını ayırmış durumda.
Ancak soru şu…
Bu soruşturmada sadece rüşvet aldığı iddia edilenler, örgüte bilgi sızdıranlar mı araştırılıyor yoksa örgütün siyasi ayağına, örgütün eylemleri ile ilgili dosyaları kapatanlara, görevlerini yapmayanlara, dahası örgüt rahat etsin diye seferberler olanlara uzanılacak mı?
Hiçbir konuda harekete geçmeyen Hakimler Savcılar Kurulu harekete geçecek mi?
TBMM, konunun siyasi ayağı ile ilgili bir araştırma yapacak mı?
Yoksa bu dosyaların da davaların da hiçbir anlamı kalmayacak…”