Gülen cemaati üyeliğinden ceza alan öğretmene AYM’den hak ihlali kararı

Anayasa Mahkemesi, bir öğretmenin bireysel başvurusunda hak ihlali kararı verdi, başvurucunun yeniden yargılanmasına hükmetti. Öğretmen, Anayasa'nın 'suçta ve cezada kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini' belirtmişti.

  • ü
  • 22 Ocak 2025
  • ü
  • Gündem

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Resmî Gazete’de yayımlanan kararına göre, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kanun hükmünde kararname (KHK) ile meslekten ihraç edilen ve hakkında açılan davada, ‘örgüt üyeliğinden’ hapis cezası verilen bir öğretmen, kararın kesinleşmesinin ardından bireysel başvuruda bulundu.

Yüksek Mahkeme, öğretmenin bireysel başvurusunda hak ihlali kararı verdi, başvurucunun yeniden yargılanmasına hükmetti.

AYM’nin gerekçesinde, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından KHK ile meslekten çıkarılan ve hakkında dava açılan öğretmenin, ‘üyelik’ suçunu işlediğinin öne sürülerek 6 yıl 3 ay hapis cezasıyla mahkûmiyetine karar verildiği aktarıldı.

SENDİKA ÜYELİĞİ, GAZETE ABONELİĞİ BİLE SUÇ SAYILDI

Gerekçede, yerel mahkemenin, başvurucunun Gülen cemaatine müzahir Istranca Sağlık Eğitim Kültür ve Yardımlaşma Derneği ile Aktif Eğitimciler Sendikasına (AKTİF EĞİTİM-SEN) üyeliğinin bulunması, liderin talimatına uygun olarak 2014 Mayıs ayına kadar Bank Asya’daki parasını yükseltmesi, 2009 yılına kadar cemaatle yakın hatta cemaatin içinde olduğuna ve sohbetlere katıldığına ilişkin tanık beyanları ile Zaman gazetesine abone olmasını mahkûmiyete temel aldığı belirtildi.

‘MAHKÛMİYET İÇİN YETERLİ DEĞİL’ KARARI

Yargıtay’ın, Gülen cemaati davalarında, “örgüte sadece sempati duymayı ya da örgütün amaçlarını, değerlerini, ideolojisini benimsemek, buna ilişkin yayınları okumak, bulundurmak, örgüt liderine saygı duymak gibi eylemleri terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyet için yeterli görmediğine” işaret edilen AYM’nin gerekçesinde, şu ifadeler kullanıldı:

“Yargıtay’a göre, kişinin örgüte bilerek ve isteyerek katılması, katıldığı örgütün niteliğini ve amaçlarını bilmesi, terör örgütünün bir parçası olmayı istemesi, örgüte katılma iradesinin devamlılık arz etmesi, saikinin suç işlemek olması şartı aranmalıdır.

Yargı makamlarının değerlendirmelerinden çıkan sonuca göre, FETÖ/PDY’nin daha alt katlarıyla irtibatlı olduğu tespit eden kişilerin -örgütün nihai amacını bildikleri ortaya konulmadığı müddetçe- örgüte bir ahlak ve eğitim hareketi, gönüllüler hareketi, dini bir cemaat olduğu zannı ile sempati duydukları, örgütle irtibat ve iltisaklı oldukları kabul edilmektedir.

Terör örgütüne üye olma suçuna bağlanan ağır cezai yaptırımlar gözetildiğinde -örgütün nihai amacının herkesçe bilindiğinin kabul edilebileceği kesin bir tarihin verilmesi yoluna gidilmemiş olmakla birlikte- örgütün nihai amacının herkesçe bilinir hale geldiği olaylardan önce yasal zeminde faaliyet gösteren bir sivil toplum örgütüne bağlı olduğu düşüncesi ile hareket ederek hataya düşenler ile FETÖ/PDY’nin amaç ve yöntemlerini bilen örgüt mensuplarının birbirlerinden dikkatli şekilde ayrılması yoluna gidilmiştir.”

‘SOMUT DELİL YOK’

Başvurucunun, Gülen cemaatinin ‘terör örgütü’ olarak suçlama yapılmasından önce bu oluşumun ‘terör örgütü’ olduğunu bilip bilmediğine dair somut bir delil bulunmadığı belirtilen gerekçede, “Başvurucunun mahkumiyetinde esas alınan deliller gözetildiğinde, tek başına örgütün nihai amacını bildiğini ve terör örgütü hiyerarşisi içerisinde gerçekleştirilmiş örgütsel faaliyetlerin varlığını ortaya koyduğu söylenemez” denildi.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com