Gazeteci Deniz Yücel, dosyasının kapatılması karşılığında 100 bin euro rüşvet isteyen AKP’liyi işaret etti

Gazeteci Deniz Yücel, hakkında yakalama kararı çıktıktan sonra dosyanın kapatılması için 100 bin Euro rüşvet istendiğine işaret ederek, bu süreçte hukuki konularda sürekli olarak açıklama yapan bir isme işaret etti. Yücel, bu kişiyi ise "Bir dönem babamın partisinden olan, çok sonralar AKP’ye katılan" diye tarif etti.

  • ü
  • 06 Nisan 2024
  • ü
  • Gündem

Gazeteci Deniz Yücel (Fotoğraf: Horst Galuschka/Imago - Depo Photos)

Gazeteci Deniz Yücel, 2016 yılında hakkında çıkarılan yakalama kararı sonrasında kendisinden dosyanın kapatılması karşılığında istenen 100 euro rüşvetle ilgili AKP’li bir ismi işaret etti. AKP iktidarı sonrasında mal varlığının araştırılmasını istediği bu ismi ise “Bir dönem babamın partisinden olan, çok sonralar AKP’ye katılan” ve “kayda almayı sever” şeklinde tarif etti.

Deniz Yücel, 15 Temmuz sonrasında 14 Şubat 2017 tarihinde “terör örgütü propagandası yapmak” ve “halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik” suçlarından 27 Şubat tarihinde tutuklanmıştı. Yücel, bir yıl Silivri Cezaevi’nde kaldıktan sonra Almanya’nın diplomatik baskısıyla 1 yıl sonra serbest kalmıştı.

Yücel, hakkında yakalama kararı çıktıktan sonra avukat arayışını ve kendinden istenen ücretle ilgili sosyal medya üzerinden paylaşımda bulundu. Hakkındaki yakalama kararının  kaldırılması için 100 bin Euro istendiğini anlatan Yücel, son dönemde sürekli bir açıklama yapan bir isme işaret  etti. Yücel, kendinden 100 bine euro isteyen kişiyi ise isim vermeden şöyle tarif etti: “Van’da seçmen iradesini gasp etme teşebbüsüyle ilgili bir isim tekrar gündem oldu. Bir dönem babamın partisinden olan, çok sonralar AKP’ye katılan, şimdi zorba düzenin en zorbalarından. Kendisiyle hiç dolaylı dolaysız temasım olmadı. Ama olabilirdi. Anlatayım” dedi.

Yücel, hakkındaki yakalama kararı sonrasında avukat arayışını şöyle anlattı:

“2016 Aralık ayında Sabah gazetesinin bir haberiyle hakkımda yakalama kararı çıktığını öğrenmiştim. Ulaştığım avukat arkadaşlar bile Olağanüstü Hal’e işaret ederek “Türkiye’de hukuk askıya alındı, bizim yapacağımız bir şey yok, olsa olsa Almanlar yardım ederler” demişlerdi.

Bunun üzerine Alman diplomatlarından yardım rica ettim. İstanbul’da, Almanya’nın ev sahipliğide bir “çözüm” arayışına girdim. Bir yandan Alman hükümeti diplomatik kanalları zorluyordu, öte yandan biz başka kanallardan iktidar çevrelerine ulaşmaya çalışıyorduk.

‘ARACI 100 BİN EURO İSTEDİ’

Ocak 2017’e girdiğimizde bir aracı, ilginç bir teklifte bulundu: 100 bin Euro karşılığında çözümün mümkün olduğunu söylüyordu. Acil davranmamız gerektiğini, meseleyi Nisan ayında gerçekleşecek anayasa referandum öncesi gündem konusu olmadan halletmek gerektiğini savunuyordu.

O günlerde “FETÖ borsası” kavramı henüz yoktu. Avukat masrafında söz ettiğini zannediyor, Avrupa’da yetişmiş birinin saflığıyla, “Bu erken aşamada çok yüksek rakam değil mi?” diye soruyordum. Sonunda bana Bilal’e anlattır gibi anlattı: Rüşvetten bahsediyordu!

‘ARACI RÜŞVETİ KİME VERECEĞİNİ ANLATTI’

İlk şaşkınlıktan sonra teklifin ciddiyetini öğrenmek istedim: Kime rüşvet verecekti? Aracı, isim vermek istemedi, ben ısrar ettim, “Aksi taktirde bu görüşme burada biter” dedim, nihayet kabul etti.  Para karşılığında hakkımdaki soruşturmayı kapattırma gücüne sahip olan iki bilinen isim telaffuz etti. İkisini de henüz iktidar safına geçmelerinde önce yakından tanıdığını, nereden tanıştıklarını ikna edici bir şeklide açıkladı.

Bu kişiden umduğumuz türden bir yardım teklifi değildi bu. O anın şaşkınlığıyla maalesef gerekli gazetecilik refleksini gösteremedim: “Daha önceden bu isimlerle benzer işler yaptınız mi?” diye sormadım. (Cevap alır mıydım ayrı, ama sormalıydım.)

‘GAZETE YÖNETİMİ TEKLİFİ KONUŞMAYA AÇIKTI’

Çalıştığım gazeteye durumu bildirdim. Arkadaşlar çaresizlik ve kaygıdan teklifi konuşmaya açıktılar. Ancak ben biraz üzerine düşündükten sonra kesin karara vardım: Ahlaki nedenlerden dolayı kabul edilemezdi! Böylece bu ilişkiyi kestik.

(Sonrası malum. Ve gazetenin sonra üstlendiği masrafların toplamı bu miktarın çok üstündeydi. Ama girdiğimiz onurlu bir mücadeleydi.) /

Doğru anlaşılsın: Aracıyı biz devreye sokmuştuk; onun ağzından bile “Evet, geçmişte bu kişilere rüşvet aktarmada arabuluculuk yaptım, para karşılığında hukuki sürecleri durduklarını biliyorum” sözünü duymadım.

‘BU KİŞİNİN MAL VARLIĞI ARAŞTIRILSIN’

Söz konusu zattın rüşvet aldığını kesin bilgiyle iddia edemem yani Bu yüzden ismi açıkça vermiyorum. Ama Türkiye tekrar adalete kavuşursa bu kişinin malvarlığı ciddi bir araştırmaya değer olduğunu düşünüyorum. Kendisi bir şeyleri “kayda almayı” sever. Bu zan da kayda geçsin. ”

SÖZÜ EDİLEN AKP’Lİ İSİM KİM?

Yücel’in iddiaları, ve “kayda almayı sever” ayrıntısı Ankara kulislerinde, “sözü edilen kişi Mehmet Uçum mu?” sorusunu akıllara getirdi. Yücel’in yargılandığı dönem Cumhurbaşkanı Hukuk Başdanışmanı Mehmet Uçum, AYM’nin  Şahin Alpay ve Mehmet Altan kararı için konuşmuş, “Alt mahkeme kararı AYM kararını tanımamak değil.” diyerek, “(Deniz Yücel) soruşturmasının kendine özgü bir dinamiği, gizli yanları var. İddianamenin çıkmaması delil yok demek değildir.” ifadelerini kullanmıştı.

DENİZ YÜCEL’İN BABASI TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ’NE ÜYE OLMUŞTU

Deniz Yücel’in babası Ziya Yücel, Almanya’ya gelmeden önce Türkiye İşçi Partisi üyeliğine bulunmuş. Yücel, Almanya’da ise Frankfurt Türkevi’nin aktif üyelerinden birisi olmuş. Ziya Yücel, Deniz Yücel’in cezaevinden tahliyesinden kısa bir süre sonra hayatını kaybetmişti.

 

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com