Türkiye'de kadın katillerinin, onlarca suç kaydı olanların, silahlı olaylara karışan çete mensuplarının cezaevi yerine sokaklarda serbestçe dolaşmaları tartışılırken; siyasi mahpusların şartlı tahliyeleri "iyi hal" gerekçesiyle engellenmeye devam ediyor. Bu duruma en yakın örnek ise Sincan Kapalı kadın Cezaevi...
Türkiye, Fatih’te iki kadının katledildiği cinayetin ardından sokaklarda rahatça dolaşan kadın katillerini, çetecileri, onlarca suç kaydı bulunan kişileri konuşurken cezaevlerin siyasi suçlulara yönelik “şartlı tahliyeler” ise “iyi halli olmadıkları” gerekçesiyle engellenmeye devam ediyor.
Ankara Sincan Kadın Cezaevi’nde siyasi hükümlülerin şartlı tahliye haklarının, “iyi halli olmadıkları” gerekçesiyle idari kararlarla engellendiği bildirildi.
Sincan Kadın Cezaevi’nde siyasi hükümlülerin, idare tarafından “iyi halli olmadıkları” ve “toplumla bütünleşmeye hazır olmadıkları” gibi gerekçelerle şartlı salıverilme haklarından mahrum bırakıldığı bildirildi. 2021’den itibaren, şartlı tahliye hakkı kazanan 15 kadın mahkum, bu gerekçelerle tahliye edilmedi; bu mahkumlardan beşi, cezalarının dörtte birini tamamlayıp şartlarını yerine getirmelerine rağmen, ceza sürelerini tam olarak çekmek zorunda kaldı.
BirGün’ün haberine göre, yaşananlar Meclis gündemine taşındı, soru önergeleri verildi ve yüksek yargıya dosyalar taşındı, fakat olumlu bir sonuç alınamadı.
Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi avukatlarından Hülya Yıldırım, yapılan olumsuz değerlendirmelerin çoğunun gerçeğe aykırı olduğuna dikkat çekti. Yıldırım, iyi hallilik puan tablosunun kendilerine veya müvekkillerine tebliğ edilmediğini, istediklerinde ise ulaşamadıklarını belirtti. Bu eksik bilgiyle yargısal süreçlerin yürütüldüğünü, temel belgelerin sadece idarede bulunduğunu ifade etti.
Yıldırım, disiplin cezaları, dava dosyaları ve diğer faktörlerin mahkemelerce somut olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, infaz hakimliklerinin ve itiraz mercii mahkemelerinin sadece onay makamı gibi çalıştığını dile getirdi. Yıldırım, bu durumun bir pilot uygulama gibi yayılmasından endişe duyduğunu ve siyasi faaliyet gösteren kadınların “radikal öteki” olarak görülerek ağır cezalandırılmalarının kabul edilemez olduğunu vurguladı.