Adnan Oktar grubu ile ilgili belgeselden dolayı hedefe konulan Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “İşkenceyi meşrulaştırmak için bir belgeseli araç olarak kullanmışlar... Taraf gözetmeden işkenceyi belgelerim." dedi.
Youtube kanalı 140journos’un ‘Adnan‘ adlı belgeselinde, Adnan Oktar için sahte işkence raporu hazırladığı öne sürülen adli tıp uzmanı Prof. Dr. Şebnem Korur Fincancı, “İşkenceyi meşrulaştırmak için bir belgeseli araç olarak kullanmışlar. Ne yazık ki insanlar da araçsallaştırılmış. Özgürlükçü, liberal olmamla bir ilgisi yok. En sevdiğim insana işkence uygulamış biri yakalansa ve işkence görse onun için de işkence raporu düzenlerim. Taraf gözetmeden işkenceyi belgelerim.” dedi.
Belgeselde Adnan Oktar suç örgütü üyelerinin Fincancı’ya başvurduğu ve sahte işkence raporu düzenlendiği öne sürülüyor. Belgesele göre, örgüt üyeleri 1999’da Fincancı’nın hazırladığı raporla kurtuluyor.
Diken’den Mesude Erşan’a konuşan Fincancı, işkencenin hiç kimseye uygulanamayacağını, işkence gördüğünü öne süren herkesin bağımsız, tıbbi, bilimsel nitelikli belgeleme hakkına sahip olduğunu vurguladı. Din, dil, ırk, siyasi görüş, cinsiyet, cinsel yönelim vb. hiçbir ayrım yapmadan hekimlik yemini ettiğini hatırlatan Fincancı, “Hiç kimse işkence göremez. Herkesin nitelikli bir tıbbi değerlendirmeden yararlanma hakkı kapsamında biz insanlara adres sormayız. ‘Siz kimlerdensiniz, nereden geliyorsunuz’ demeyiz” ifadelerini kullandı.
Belgeselde Fincancı’nın, Oktar’a, 1999’da gözaltına alındığı operasyondan beş yıl sonra göz kapağı düşüklüğüne dayanarak emniyet görevlileri hakkında işkence raporu verdiği öne sürülüyor.
Fincancı bu travmayla çok sık karşılaşmadıkları için bulgu olarak işkence atlasına aldıklarını söyledi: “Göz kapağını yerinde tutan bağ yırtılmıştı. Kemiğe yapıştığı yerden ayrılmıştı. Travmaya bağlı gözyaşı bezi de gözyaşı kanalına düşmüş, ameliyatla da düzeltilmişti. Bu görüntülemeyle saptandı. Ayrıca kişinin geçmişten bugüne görselleriyle karşılaştırıldı. Bunun başka bir hastalıktan kaynaklanıp, kaynaklanmadığı araştırılarak ayırıcı tanısı yapıldı. Travmayla ilişkisi ortaya kondu. Dolayısıyla bunun bilimsel boyutu var. Yapısal bir göz kapağı düşüklüğü olabilir ama ikisi arasında bir fark oluşmuş. Bu fark da gözaltından sonra oluşmuş. Belgeselde beni hedefe koyar gibi yapan, ancak son noktada çok tehlikeli bir duruma kapı aralayarak, işkence görenlerin zarar görmesine yol açacak ifadelere yer veriliyor.”
Hazırladığı işkence raporunun mahkemede etkili olduğuyla ilgili ise Fincancı, “Keşke işkence raporları o kadar etkili olsa. Öyle olmuyor maalesef. Hiçbir zaman olmadı. Çünkü dikkate almıyorlar. Yargı da işkenceyi örtbas ediyor. Zaten işkencenin meşrulaştırılması devlet görevlileri eliyle yapılır. Arada benim gibi ayrık otları, at sinekleri çıkar, devletin sırtına biner ve hakikati ortaya çıkarmak için çaba sarf eder. Bu kadar basit aslında. Bir suç işlendiği iddiası varsa suçun aydınlatılması işkence değil, etkili soruşturma yöntemleriyle olur. İşkenceyle delil toplanamaz.” şeklinde konuştu.
Kızının eşinin ablasının Adnan Oktar’ın ‘müritleri‘ arasında yer aldığı iddiası için de Fincancı şunları söyledi: “Kızım 2016’da evlendi. Kızımın eşinin ablası bunlardanmış, bize ne? Aile ilişkisini kesmiş, görüşmüyor bile.”
Fincancı, belgeseli hazırlayanların kendisine ulaşmadığını ve herhangi bir açıklama istemediğini de söyledi.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Halen Türk Tabipleri Birliği (TTB) başkanlığı yapan Fincancı, Uluslararası İşkence Mağdurları Rehabilitasyon Konseyi (IRCT) üyesi olarak Bosna Hersek, Filistin, Rusya, Gürcistan, Sri Lanka, Filipinler dahil yaklaşık 30 ülkede insan hakları ihlalleri ve işkencenin gün yüzüne çıkması için çalıştı.
Bosna’da Sırpların katlettiği Boşnakların gömüldüğü toplu mezarlar açılırken oradaydı. Toplu mezarlarla ilgili yazdığı rapor, Boşnaklara soykırım uygulandığını kanıtladı. Eski Yugoslavya ve Sırbistan’ın eski devlet başkanı Slobodan Miloşeviç’in insanlığı karşı işlenmiş suçlardan Lahey Savaş Suçları Mahkemesi’nde yargılanmasına etkisi oldu. Raporları mahkemede delil sayıldı ve tanık olarak görüşüne başvuruldu. Fincancı Filistin’de de İsrailli meslektaşlarıyla birlikte Filistinlilere İsrail’in yaptığı işkenceleri raporladı.