Popüler gazeteci Fatih Altaylı YouTube yayınında Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ömür boyu görevde kalmasına ilişkin yaptığı değerlendirme nedeniyle gözaltına alındı. Altaylı’nın, “Cumhurbaşkanına tehdit ve hakaret” suçlamasıyla re’sen başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alındığı; emniyete götürüldüğü ve ifadesinin alınacağı bildirildi.
Gazeteci Fatih Altaylı’nın “Cumhurbaşkanını tehdit” iddiası ile gözaltına alınması hakkında bir “uzman” sıfatıyla mütalasını sunduğunu belirten siyaset bilimci Mümtaz’er Türköne, sosyal medya üzerinden şu değerlendirmeyi yaptı:
“Cumhurbaşkanını tehdit” diye, Ceza Kanunumuzda ayrı bir kanun maddesi ve suç tanımı yoktur. Türk Ceza Kanunu’nun “tehdit” suçunu düzenleyen ve herkese uygulanan 106. maddesi dışında bu soruşturma için kanuni dayanak bulunmamaktadır. Madde şöyledir:
“Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.”
1. Cezanın üst sınırı dikkate alındığında, gözaltına alınmak yerine CMK 145’e göre, davetiye ile çağrılması gerekirdi.
2. Tehdit suçunun oluşması için, kanun maddesinde açıkça belirtildiği üzere failin bu fiili kendisinin işleyeceğini, yani saldırıda bulunacağını açıkça söylemesi şarttır. Soruşturmaya konu sözlerde, tarihten verilen örneklerden bir kinayeye yer verilmiş olsa bile, bu tehdit zanlının iradesinin ve eylem gücünün ötesindedir. Zanlının sözlerinde fiil ile fail arasında uyum yoktur.
3.Ceza kanununun 61. maddesi, cezayı belirlerken suçun unsurlarını da sıralar. “Meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığı” konusundaki kanaat soruşturma safhasında da dikkate alınır. Tehdit suçu cumhurbaşkanına karşı işlenmişse, bir tehlikeden bahsedilirken ölçülü davranmak gerekir. Çünkü bu tehdidi, çok iyi korunan Cumhurbaşkanına karşı yerine getirmek ve ciddiye almak çok zor, hatta imkânsızdır. Tehdit suçlaması ile yerli yersiz soruşturma açmak, cumhurbaşkanının korunmasına dair endişelere ve tartışmalara yol açabilir, devletin şevket ve mehabetine zarar verebilir.
4. Zanlı, tanınan bir gazeteci ve yorumcudur. Şiddet eğiliminin ve alışkanlığının bütünüyle dışında, hukuktan yana sağlam bir geçmişi vardır. Sözleri, ifade ve basın özgürlüğü sınırları içinde, öncelikli olarak bir eleştiri olarak yorumlanmalıdır.
Sonuç olarak: Fatih Altaylı’nın gözaltına alınması, kanun düzenimize aykırıdır.”
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, gazeteci Fatih Altaylı’nın Cumhurbaşkanını tehdit suçlaması kapsamında gözaltına alındığını belirtildi. Başsavcılıktan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Fatih Altaylı hakkında kendi ismiyle anılan ‘Youtube’ sosyal medya kanalında 20/06/2025 tarihli yayında Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan tehdit içerikli sözleri nedeniyle Cumhurbaşkanını Tehdit (TCK md. 310/2 delaletiyle 106/1) suçundan re’sen soruşturma başlatılmış olup adı geçen şahıs İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne verilen talimat gereği bugün yakalanarak gözaltına alınmıştır.”
Gazeteci Fatih Altaylı’nın kendi yotube sosyal medya hesabında “Geçmişine bak bu millet yakın geçmişinden de söz etmiyorum. Uzak geçmişine bak. Abi bu millet padişahını boğmuş bir millettir. Hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman. Az uz değildir öldürülen suikaste kurban giden Osmanlı padişahı. Ya boğazlanan veya intihar etti süsü verilen” şeklindeki sözlerine Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, “Altaylıııı!Suyun ısınmaya başladı” yorumunu yapmıştı.
Yazar Hande Altaylı sosyal medya hesabından gazeteci eşi Fatih Altaylı’nın gözaltına alındığını duyurdu. Hande Altaylı, “Az önce Fatih’i aldılar. Nereye götürdüklerini bilmiyoruz.” dedi.
Altaylı YouTube yayınında Erdoğan’ın ömür boyu görevde kalmasına ilişkin kamuoyu eğilimini değerlendirmişti.
Altaylı videoda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ömür boyunca Cumhurbaşkanlığına devam etsin mi? Halkın %70’i buna karşıymış. Bu oran çok da şaşırtıcı değil. Çünkü şu anda AKP seçmeninin önemli bir bölümü ve MHP seçmenin bir kısmı dışında böyle bir fikri destekleyen kimse yok. Bu millet, geçmişte padişahını boğmuş bir millettir. Hoşuna gitmediği zaman, istemediği zaman… Boğulan, suikaste kurban giden, ya da intihar ettiği öne sürülen çok sayıda Osmanlı padişahı var” ifadelerini kullanmıştı.