Erdoğan’ın İBB’yi devrettiği Ali Müfit Gürtuna: ‘İmamoğlu’nun tutuklanması yanlış, Kanal İstanbul facia getirir’

Erdoğan’ın cezaevine girerken İBB Başkanlığı’nı devrettiği Ali Müfit Gürtuna, İmamoğlu’nun tutuklanmasını doğru bulmadığını ve toplumun buna ikna olmadığını söyledi. Gürtuna, “Deliller 'yolda bulunur' denilmiş” dedi. Gürtuna, iktidarın Kanal İstanbul ısrarına da tepki göstererek, projenin facia getireceğini savundu.

  • ü
  • 03 Mayıs 2025
  • ü
  • Gündem

Dönemin İBB Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başkan Yardımcısı Ali Müfit Gürtuna, 1997... (Fotoğraf: DepoPhotos)

Recep Tayyip Erdoğan’ın cezaevine girerken İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunu devrettiği ve o dönem Erdoğan’ın sağ kolu olarak bilinen Ali Müfit Gürtuna, hem Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması hem de Kanal İstanbul’la ilgili tartışılacak açıklamalarda bulundu.

İstanbul’u 1998’den 2004 yılına kadar yöneten, Erdoğan ile ağır ceza mahkemesinde yargılanan ve aynı zamanda hukukçu olan Gürtuna, Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının doğru olmadığını vurguladı. Kanal İstanbul projesine de ilk günden beri karşı çıktığını ifade eden Gürtuna, “Kanal İstanbul facia getirir” dedi.

‘TUTUKLAMANIN BEDELİNİ TOPLUM ÖDEDİ’

BirGün gazetesine konuşan Ali Müfit Gürtuna’nın, yöneltilen sorulara verdiği yanıtlar şöyle:

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile İBB bürokratlarının tutuklanmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Tutukluluk bir cezalandırma usulü, yöntemi olmamalı. Tutukluluk istisnai bir durumdur. Şafak vakti bir belediye başkanının evinin çok sayıda polisle basılmasını ve tutuklanmasını doğru bulmuyorum. Sonra kadınlara, çocuklara sirayet edecek boyutlara da yöneldi… Sonuç olarak milyarlarca liralık bir bedeli bu toplum ödemiş oldu. Gerek var mıydı buna? Bence yoktu.

Kamuoyunu ikna edecek bir delillendirme sistemi de ortaya konmamıştır. Gerekli araştırma ciddiyetle yapılıp dosyalar ikmal edilip ondan sonra harekete geçilmemiş, yolda da bulunur (deliller) şeklinde bir süreç işlemiştir… Deliller, gerekçeler inandırıcı nitelikte olmalıdır ki toplum da yapılanlara hak versin.

Sayın Erdoğan, zamanında böyle bir olaya maruz bırakıldığında ben onun yanındaydım, ona karşı oluşturulan adaletsizliğe de karşı durdum.

Ali Müfit Gürtuna ve Ekrem İmamoğlu, “Şehremanetinden Büyükşehre En Güzel Emanet İstanbul” filminin gala gösteriminde bir arada…

‘KANAL İSTANBUL FACİA GETİRİR’

Kanal İstanbul yeniden gündemde. Kanal İstanbul sizce gerekli mi?

Kanal İstanbul konusu ilk açıklandığı günden beri yakından takip ediyorum. Ciddi araştırmalar yaptım, bilimsel değerlendirmeleri inceledim. Buradaki yaklaşımım politik değil, zaten benim bir partim yok bağımsızım. Bilimsel veriler ve şehircilik ilkeleriyle inceledim.

Sayın İmamoğlu siyaset sahnesinde hiç yokken ben Kanal İstanbul’a karşı duruş sergiledim. 2011’de açıklanmıştı bu konu ve ben duyunca çok irkilmiştim, kaskatı kesilmiştim. Deniyor ki ‘İstanbul Boğazı’nda gemi trafiği artıyor ve bunu rahatlatmamız lazım’ ama bu tez doğru değil. İstanbul Boğazı’ndan geçen gemilerin sayısı artmakta değildir azalmaktadır.

Bunun yanında, ‘Boğaz’dan geçenlerden para alamıyoruz ama kanal yaparsak para alacağız’ diyorlar. Bu toplumun zekasıyla alay etme mertebesinde. Boğaz dururken buradan niye geçsinler. Faydası olacak denilen konuların hiçbiri doğru değildir.

Ayrıca İstanbul’un su kaynakları da ciddi zarar görecektir. Bu pek bilinmez ama İstanbul bitki çeşitliği bakımından çok zengindir. Bu zenginliğe de ciddi zarar verecektir. Tuna Nehri ciddi kirlilik getiriyor ve bu kirlilik Kanal İstanbul ile Marmara Denizi’ne gelebilir. Peki trafiği zaten sıkıntılı olan İstanbul’da ulaşım nasıl sağlanacak? Belki onlarca köprü yapmak gerekecek.

Başkanlığımın ilk döneminde, 1999’un başında İstanbul’un 25 yılını planladık. O dönem İstanbul’un 10 milyon civarında olan nüfusunun 7-8 milyona indirilmesini ve kentin kalitesini arttırmayı planladık. İstanbul dünyaya örnek bir şehir haline gelecekti.

Ancak bu Kanal dolayısıyla iki, üç milyon belki de beş milyon insan bu bölgeye gelecek. İstanbul’un nüfusu birkaç yıl sonra 30 milyon olacak ama İstanbul’un bunu kaldıracak gücü yok ki. Peki biz bu 30 milyonu nereye sığdıracağız? Hangi ulaşım akslarını hazırlayacağız? Şehircilik açısından da ele aldığımızda bu Kanal bir faciayı meydana getiriyor.

Bunun akılla, mantıklı ve bilimle bir izahı olabilir. Mümkün değil…

‘MİLLET BEDELİNİ ÖDEYECEK, RANTTAN KÜÇÜK BİR GRUP İSTİFADE EDECEK’

Muhalefet Kanal İstanbul’u bir rant projesi olarak nitelendiriyor. Bu görüşe katılıyor musunuz?

Ekonomik olarak ele aldığımızda da 100 milyar dolar diyorlar maliyet için. 100 milyar dolarlık bir harcamayı, hiçbir faydası olmadığına inandığımız bir projeye mi harcayalım yoksa İstanbul’un depreme dirençli hale gelmesi için mi harcayalım. Deprem için harcasak İstanbul kurtulur. Çünkü İstanbul’un çökmesi demek Türkiye’nin çökmesi demek. Millet, devlet bu projenin bedelini ödeyecek ama ortaya çıkan ranttan küçük bir grup istifade edecek.

‘DEPRME TOPLANMA ALANLARI BENİM DÖNEMİMDE OLMUŞTU, AVM YAPTILAR’

Siz başkanlığı devrettiğiniz dönemki İstanbul ile şimdiki İstanbul’u kıyasladığınızda ne görüyorsunuz?

İstanbul’da geldiğimiz nokta nedir? 20 milyon nüfus. Ne oldu? Bazen gazeteler yazıyor 475 deprem toplanma alanı yapılmıştı diye. Kimin yaptığını da yazmıyorlar… O, benim dönemimde olmuştu. Dünyanın en ileri deprem master planıydı. Dünyayı araştırarak AKOM’u kurmuştuk. Maalesef deprem toplanma alanı dediğimiz yerler imara açıldı. O bakımdan da üzgünüz. Hayalimizdeki İstanbul yerine bugünkü İstanbul fotoğrafı ortaya çıktı.

‘TOPLUM AYRIŞTIRILIYOR’

Bugünkü siyasi atmosferi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu benim hiç istemediğim bir ortam. Ayrıştırma stratejisi siyasette günlük sonuç alınan bir stratejidir ve ülkeye kalıcı olarak zarar verir. Bu bakımdan bugünkü yapıyı ben asla tasvip etmiyorum. Ben açılışlara her partiden insanları davet ediyordum. Metro açılışında mesela bütün partililer vardı. Eski belediye başkanlarının yakınlarını hep davet ettim.

‘BELEDİYEYİ 1,5 MİLYAR BORÇLA DEVRALDIM’

Sizin yan yana olduğunuz, 90’ların sonundaki Erdoğan’la şimdiki Erdoğan’ı kıyaslıyor musunuz?

Kişisel konulara girmek istemem. Ben Fazilet Partisi’nden seçildim sonra da herhangi bir partiye girmedim, bağımsız kaldım. Ben belediyeyi 1,5 milyar dolar borçla devralmıştım. Ben de çok fazla soruşturmaya maruz kaldım. Bizim gelirlerimiz deprem vs. dolayısıyla yüzde 80 oranında kesilmişti ama görevimizi yaptık.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com