Organize suç örgütü üyesi oldukları iddiasıyla tutuklanan kişiler ve şirketlere ait lüks otomobillerin polis tarafından kullanılmak istenmediği ortaya çıktı. Polislerin bu araçlarla kaza yapmaları durumunda tamir masraflarını kendi ceplerinden ödemek zorunda olmalarının bunda etkili olduğu belirtildi.
Organize suç örgütlerinin el konulan lüks araçlarının polisin hizmetine sunulması tartışılmaya devam ediyor. Hukukçular bu kişiler hakkında kesin hüküm olmadığı için davayı kazanmaları durumunda araç kira ve yıpranma bedeli talep edileceğini belirttiler. Polisler ise lüks araçlarla kaza yapmaları durumunda masrafların kendilerinin ödemek zorunda kalacakları endişesiyle araçları kullanmak istemiyor.
Saygı Öztürk’ün Sözcü gazetesinde yer alan yazısında şu ifadeler yer verildi:
“Bazı çetelerin önde gelen isimlerinin kullandığı lüks otomobillerinin suçtan elde edildiği kesin gözüyle bakılıyor. Ama bunu kanıtlamak gerekiyor. Bazısının değeri 24 milyon lira olan 23 otomobil, mahkeme kararıyla Emniyet Müdürlüğü’ne verildi. Daha kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmamasına rağmen, bu araçların polis aracı olarak kullanılması da sanırım ilk kez oluyor. İşte bu durum hayli yadırgandı.
Suçta kullanıldığı yargı kararıyla kesinleşmeden bu araçları yediemine teslim etmek yerine orijinalliğini bozup polise tahsis edilmesinin ileride sıkıntıları ortaya çıkabilir. Dava sonuçlanır, bu araçların suç işlenmesinde kullanıldığı saptanırsa Devlete geçer. O zaman gerçek ihtiyaç duyulan aracalar belirlenir, pahalı araçlar satılıp polise yeni araçlar alınması da mümkün.
Yıllarca bu çetelerin İstanbul’da dolaşmasına, suç işlemesine tam engel olamayanlar, şimdi çetelerden ele geçirilen lüks otomobillere binecek mi? Örneğin İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş böyle otomobile binince içi rahat edecek mi?
Açıkçası bu lüks otomobillere kimse binip şoför koltuğuna geçmek istemiyor. Çünkü bunun ağır bir sorumluğu var. Nedeni İstanbul’da görevli polis memuru şöyle anlattı:
Emniyet Genel Müdürlüğü, ekip araçlarına sadece zorunlu karayolları trafik sigortası yaptırıyor. Bu sigorta sadece karşı taraftaki araca verilen hasarın 120 bin TL’ye kadar olan bölümünü karşılıyor. Eğer emniyetin aracında hasar oluşursa, bunu polis memuru ödemek zorunda. Çünkü, Emniyet Genel Müdürlüğü ekip araçlarına ödenek olmadığı için kasko sigortası yaptırmıyor. Ödenek olsa bile kasko şirketi 24 saat görevde olan değişik sürücülerin kullandığı ve risk grubu yüksek meslek araçlarına kolay kolay kasko yapmaz. Ayrıca bu araçların benzin tüketimi çok, periyodik bakımları çok pahalı.
KİRA BEDELİ İSTER
Mal sahibi araca el konulduğu tarihteki otomobilinin kilometresi ile, suçsuz bulunması durumunda kendisine teslim edildiği tarih arasındaki kilometre farkı, kullanıldığı suredeki emsal kiralama, yıpranma bedeli isteyecektir. Hele bir de kazaya karıştıysa seyret festivali. Daha şimdiden araçların orijinalliğini bozmuşlar. Arabayı polis renklerine boyamışlar, tepe lambası takmışlar.
Kaçakçılıkta zula olarak tabir edilen aracın orijinalliği bozulup, gizli bölmeler yapılıp bu gizli bölmelerde yasadışı başta uyuşturucu madde, kıymetli maden, para yakalanırsa araçlara el konur. Bu araçlarda zula olduğuna ilişkin bilgi yok.
KAZA YAPARLARSA ARACI POLİS YAPTIRMAK ZORUNDA
Polis memuru görevde ekip aracıyla kaza yaptığında hemen alkol testi yapıyorlar kaza raporuna göre suçsuz olsa bile hakkında devlet malına zarar vermekten idari soruşturma açılıyor. Ekip aracı kullanan polislere araç zimmetlenir. Tüm sorumluluk ona yüklenir fakat bu sorumluluğa rağmen her hangi bir ek ödeme yapılmaz. Ekip şoförü kazaya karıştığında suçlu ise aracı kendi yaptırır. Emniyet araç yapıldıktan sonra yetkili servise gönderip orijinal parça kullanılıp kullanılmadığına dair ekspertiz raporu alır.
BİR HAKİM ANLATTI
Emekli bir hakim yıllar önce baktığı benzer bir olayla ilgili davayı hatırlattı. Alman vatandaşının karıştığı bir suç işleniyor. Bu kişi tutuklanıyor, Mercedes marka otomobiline el konuluyor. Otomobil yediemine teslim ediliyor. Alman, ülkesine iade ediliyor ama bu arada otomobili ülkemizde yedieminde tutuluyor. Yediemin, bu otomobili kendisi kullanıyor. Kaza yapıyor ve araç takla atıyor. Birkaç yıl sonra Alman çıkıp geliyor ve otomobilini istiyor. Ancak otomobil hasarlı ve bunun da parasını istiyor. Alman vatandaşı haklı bulunuyor bulunmasına ama yedieminin kirasının ödenmesi gerekiyor. Dava böylece sürüyor. Sonuçta, Alman otomobilini alıyor.
Aynı emekli hakim İstanbul’da el konulan lüks otomobillerin polisin kullanımına verilmesiyle ilgili olarak, “Bu otomobiller suçta kullanmışsa, cezai yargılama sonunda sanık mahkum olmuş, cezası Yargıtay tarafından onanmışsa bu araçlar Devlete kalır. Bunun dışında müsadere edilme şansı yoktur, Devletin mülkiyetine geçmez” dedi.