Demokrasi Platformu: Siyasetin hukuka müdahalesi son bulmak zorunda

Demokrasi Platformu, yayınladığı bildiriyle siyasete çağrı yaptı. 'Siyasi ahlak yasası' çıkarılması gerektiği belirtilen bildiride Türkiye’nin yeniden parlamenter sisteme dönmesi gerektiği söylendi ve siyasetin yargı üzerindeki müdahalesinin sonlandırılmasının şart olduğu vurgulandı: "Bu siyaset anlayışının, demokrasiye gerçeklik ve devlete saygınlık kazandırması imkansızdır."

  • ü
  • 03 Ekim 2025
  • ü
  • Gündem

Eski Başbakan Yardımcısı Ertuğrul Yalçınbayır, eski bakanlar Hüseyin Çelik, Müslüm Doğan, Ertuğrul Günay, Hakan Tartan, Bahattin Yücel ile sosyolog Doğu Ergil, eski AYM Başkanı Haşim Kılıç da aralarında bulunduğu 19 isimden oluşan Demokrasi Platformu tarafından “Siyasete Çağrı” başlıklı bildiri yayımlandı.

Demokrasi Platformu, haziran ayında “Adalet Çağrısı”, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde “Barış Çağrısı” başlıklı bildiriler yayımlamıştı.

“Siyasete Çağrı” başlıklı bildiride, Türkiye’de siyaset kurumunun, ülke sorunlarına çözüm üretmekten uzaklaşıp bireysel ve grupsal hırslarla yol aldığı, bu anlayışın toplumda güveni ve dayanışmayı zayıflattığı ifade edildi.

“Siyasi ahlak yasası” çıkarılması gerektiği vurgulanan bildiride, Türkiye’nin yeniden parlamenter sisteme dönmesi, kin ve nefret söyleminden uzaklaşılarak birleştirici dil kullanılması çağrısında bulunuldu. Bildiride, şunlar kaydedildi:

‘BU ANLAYIŞIN DEVLETE SAYGINLIK KAZANDIRMASI İMKANSIZ’

Sorunlarımızı çözmesi beklenen siyaset kurumu, çoğulcu demokrasinin temel ilkelerinde uzlaşması olmayan, ülke sorunlarından çok kendi gelecek kaygılarına gömülmüş, fikri tutarlılıktan uzak, bireysel veya grupsal hırs ve heveslerle yol alan, toplumdan kopuk bir yönetim kavgası görünümü taşıyor. Bu siyaset anlayışının, yurttaşlarda geleceğe güven, toplumda barış ve dayanışma duygularını geliştirmesi, demokrasiye gerçeklik ve devlete saygınlık kazandırması imkansızdır.

O nedenle, bugün, Türkiye’nin sorunlarına çözüm arayanların, her şeyden önce siyasetin çözüm üretemeyen tıkanmış yapısını kökten sorgulaması, yeniden yapılandırması ve tümüyle farklı yeni bir siyaset anlayışı geliştirmesi zorunludur.

‘TÜRKİYE SİYASETİNİN TEMEL SORUSU: HUKUK DEVLETİ Mİ, OTORİTER DEVLET Mİ? ‘

Türkiye Cumhuriyeti, Anayasasında yazılı olduğu üzere demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti mi, yoksa çevremizde ve dünyada çokça örneklerini gördüğümüz halktan kopuk, otoriter ve totaliter “sözde” cumhuriyetlerden biri mi olacaktır? Türkiye siyasetinin yanıtlaması gereken temel soru budur.

Cumhuriyetimizin Anayasa’da sayılan temel niteliklerinden biri ‘hukuk devleti’ olmasıdır.

Hukuk devleti, hukukun üstünlüğü ilkesi üzerinde yükselir ve gerçeklik kazanır. Yasaların ve anayasanın herkes için bağlayıcılığı ve ayrım gözetmeksizin uygulanması esastır. Tüm idarenin eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olması, kamu görevlilerinin yurttaşlara karşı tutumunun yasalar çerçevesinde öngörülebilirliği hukuk devleti olmanın gereğidir. Hukukun üstünlüğü sağlanmadan, bireyle, toplumla ve devletle ilgili hiçbir şey doğru ve sağlıklı işleyemez. O nedenle Hukuk Devleti’nin gerçeklik kazanması öncelikli ve ivedidir.

‘SİYASETİN HUKUKA MÜDAHALESİ SONLANMALIDIR’

Hukuk devletinin gerçeklik kazanması için siyasetin hukuka müdahalesinin sonlandırılması şarttır. Yüksek mahkemelerden başlayarak yargı organlarının seçim ve atanmalarında (Cumhurbaşkanı ve TBMM dahil) siyasetin etkisi en aza indirgenmelidir. Yargı mensupları, birikim, deneyim ve liyakat ölçütleri esas alınarak subjektif değerlendirmelerden uzak bir biçimde seçilip atanmalıdır.

Siyasi parti merkezlerinde ve parti başkanları tarafından belirlenen milletvekillerinden oluşmuş bir Meclis’le ‘kuvvetler ayrılığı’ da, ‘yasamanın saygınlığı’ da korunamaz; milleti temsil olgusu da gerçekleşemez. Milletvekilleri, siyasi parti genel merkezlerinde değil, siyasi harekete oy veren seçmenlerin katılımına imkân veren sistemlerle belirlenmelidir. Genel Merkezlerin aday belirleme yetkisi, -aynı kişinin bu yoldan yalnız bir kez yararlanabilmesi şartıyla- TBMM üye sayısının yüzde 3’ü ile sınırlanmalıdır.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Anayasaya göre ‘demokratik siyasi hayatın vazgeçilmez unsurları olan siyasi partiler’ kendi iç yapı ve işleyişlerinde katılımcı ve demokratik olmalıdır. Partilere hazine yardımı sınırlandırılmalı, denetlenmeli ve kullanımı saydam olmalıdır.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER