"Cumartesi Anneleri" olarak bilinen kayıp yakınları 553'ncü kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya gelmişti. 2015.
Gözaltında kaybedilen Hasan Ocak’ın annesi ve Cumartesi Anneleri’nin öncü isimlerinden Emine Ocak, hayatını kaybetti. Ocak Ailesi, Cumartesi Anneleri ve İnsan Hakları Derneği tarafından yapılan açıklamada, “Büyük bir üzüntüyle duyuruyoruz: Cesaretiyle, ısrarı ve kararlılığıyla hakikat ve adalet mücadelemizin en güçlü sesi Emine Ocak’ı kaybettik. Cenaze törenine ilişkin bilgiler ayrıca duyurulacaktır.” denildi.
Çocukları adına açıklama yapan Maside Ocak ise, “Annemiz, sığınağımız, bize sevgiyi, insanlığı öğreten, yol gösterecimiz #EmineOcak’ı kaybettik. Acımız büyük… Cenaze bilgilerini daha sonra paylaşacağız. Evlatları” ifadeleriyle vefatı duyurdu.
Emine Ocak yaşamını yitirdi. (Fotoğraf: Bülent Kılıç / AFP)
Cumartesi Annesi Emine Ocak, 20 Haziran’da solunum yetmezliğine bağlı kalp krizi geçirmişti. Yoğun bakıma kaldırılan Ocak’ın sağlık durumu hakkında bilgi veren kızı Maside Ocak, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada annesinin yoğun bakım ünitesinde gözetim altında tutulduğunu duyurmuştu.
Kalp krizi sonrası hastaneye kaldırılan 86 yaşındaki Emine Ocak’ın yoğun bakımda tedavi altında olduğu bildirildi.
Cumartesi Anneleri grubunun üyesi Emine Ocak, 25 Ağustos 2018’de İstanbul’da düzenlenen bir gösteride çevik kuvvet polisi tarafından gözaltına alındı. İstanbul polisi, 1980’lerde ve 1990’larda kaybolan yakınlarını anmak için düzenli olarak düzenlenen gösterileri dağıttı ve 700. haftalık protesto gösterisini düzenleyen onlarca kişiyi gözaltına aldı. (Fotoğraf: Hayri TUNC / AFP)
Emine Ocak, 1995 yılında gözaltında kaybedilen oğlu Hasan Ocak’ın akıbetini öğrenmek için verdiği mücadeleyle tanınıyor. İstanbul Galatasaray Meydanı’nda oturma eylemleriyle hafızalara kazınan Cumartesi Anneleri’nin simge isimlerinden biri olan Ocak, yıllar boyunca kayıpların bulunması ve faillerin yargılanması için adalet arayışını sürdürdü.
Dönemin Cumhuriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül, Galatasaray Lisesi önünde eylem yapan Cumartesi Annelerini ziyaret etti. 27 Şubat 2016.
1995 yılında gözaltında iken işkence edilerek öldürülen Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak 30 Ağustos 2019’da Dünya Kayıplar Günü’nde bir mektup kaleme almıştı. Emine Ocak “Biz vazgeçersek bu ülke kaybedenlerin cenneti olmaya devam edecek. Biz vazgeçersek bu ülke yakınlarını arayanlar ve adalet isteyenlerin cehennemi olmaya devam edecek” ifadelerini kullanmıştı..
19 Ağustos’ta kaybettiğimiz Elmas Eren ve gözaltında kayıplar mücadelesinde aramızdan ayrılan tüm mücadele arkadaşlarıma…
Bugün Dünya Kayıplar Günü. Kayıpların bulunmasına ve biz geride kalan ailelerinin yaşadıklarına dikkat çekmek için Birleşmiş Milletler 30 Ağustos’u seçmiş. İşte böyle bir günde 24 yıldır yaşadıklarımı bir kez daha anlatmak istedim.
Anlatayım ki, unutulmasın. Anlatayım ki; evladını bulamayan, adaleti göremeyen anneler umudunu kaybetmeden nasıl ayakta kalır herkes bilsin.
Her cumartesi kayıplarımızla buluştuğumuz Galatasaray’ın bize yasaklanmasının üzerinden bir yıl geçti. Polislerin bizi sürüklediği, döverek kapattığı Galatasaray’a bir yıldır gidemiyoruz. Bir yıldır her cumartesi yaralarım kanıyor. Bir yıldır bana ve 24 yıldır Galatasaray’da diz dize oturduğum, birlikte mücadele ettiğim arkadaşlarıma yapılan zulümden utanmayanların ablukası devam ediyor.
İstiyorlar ki, devletin kaçırarak kaybettiği yakınlarımızı aramayalım.
İstiyorlar ki, kimse bu devletin suçlarını konuşmasın.
İstiyorlar ki, herkes için gerekli olan adaletten uzaklaşılmasına kimse itiraz etmesin.
Nasıl yasaklanabilir?
25 Ağustos 2018’de dünyada gözaltında kayıplarını arayanlar olarak bilinen biz Cumartesi Anneleri ve Cumartesi İnsanları, Galatasaray Meydanı’nda 700. kez bir araya gelecektik. Kaybedilen yüzlerce insanımızın nerede olduğunu soracaktık. Dirisinden vazgeçip kayıplarımızın birer mezarlarının olmasını ve 700. kez kaybedenlerin mahkeme önüne çıkarılmalarını isteyecektik. Bunları istemek nasıl yasaklanabilir aklım almıyor.
700. haftamızdan bu yana, yani tam 53 haftadır bu zulmü kabul etmiyoruz. Biz hiç vazgeçmedik ki… bizim etrafımızı sararak, iterek, önümüze kalkanlı polisleri dizerek vazgeçeceğimizi mi sanıyorlar!
Ben 27 Mayıs 1995’te Galatasaray’a ilk çıkan annelerden biriyim.
Oğlum Hasan Ocak öğretmendi. Kimseyi incitmeyen, herkesin yardımına koşan, yüreği insan ve doğa sevgisiyle dolu bir sosyalistti. Sokakta oynayan çocuklara dağıtmak için her zaman cebinde şeker ya da sakız taşırdı. 21 Mart 1995’te beni aradı, kızım Aysel’in doğum günü için balık ve pasta alacağını söyledi.
Hasan’ım eve bir daha gelemedi. Nereye gittiysek “bizde yok!” diyorlardı. Hasan’ı gözaltında görenler polislerin Ona çok ağır işkence yaptığını söylüyorlardı. “Gözaltı listesinde Hasan’ın ismi yazılıydı, gördük” diyorlardı.
Hasan’dan önce gözaltında kaybedilenlerin aileleriyle işte o zamanlarda İnsan Hakları Derneği’nde tanıştım. Bu acıyı, bu zulmü yaşayan ilk ben değildim. Başka kimse yaşamasın diye acılarımızı birleştirmeye, başkalarına umut olmaya o zamanlarda başlamıştık.
Hiç vazgeçmedim
Başvurmadığım yer kalmadı. Bir boşluğun içindeydim, oğlumun başına ne geldiğinin belirsizliği yakıp kavuruyordu yüreğimi. Ama oğlumu aramaktan hiç vazgeçmedim. Oğlumu bulma umudumu hiç kaybetmedim. 58 gün sonra adli tıp kayıtlarında oğlumun fotoğraflarını buldu çocuklarım. İşkence edilmiş, öpmeye kıyamadığım güzel yüzü tanınmaması için parçalanmış. Çocuklarım o fotoğrafları bana göstermediler. Hasan’ım kimsesiz değildi ama yapılan işkenceleri kimse görmesin diye Kimsesizler Mezarlığı’na gömmüşler.
Kimsesizler Mezarlığı’ndan çıkardık Hasan’ımı, kendi mezarlığımıza gömdük. Sonra kayıp yakınları ve insan hakları savunucularıyla oturup, bir daha kimse gözaltında kaybedilmesin diye her cumartesi Galatasaray Meydanı’nda sessizce oturmaya karar verdik. Bizim Galatasaray’da oturduğumuzu öğrenen başka aileler de yanımıza gelmeye başladı. Çok büyüdük Galatasaray’da. Birbirimize kardeş olduk, evlat olduk, arkadaş olduk. Sesimiz duyulmaya başladıkça, kayıplar da azaldı. Bizim mücadelemiz sayesinde daha fazla insan gözaltında kaybedilemedi. İnsanların yaşam hakkının güvencesi olduk.
“Ben sizin sayenizde yaşıyorum”
300, 400, 500, 600 gibi haftalarımızda binlerce kişi geldi yanımıza. Bizimle birlikte sessizce fotoğraflarımızı taşıdı. Alkış bile çalmadılar, çünkü herkes bizim sessizce oturduğumuzu biliyordu.
Devletin işlediği suçları söylemenin de bir bedeli vardı. Bizim orada olmamızı, bu suçları söylememizi istemeyenler her zaman oldu. Gözaltına da aldılar, cezaevine de koydular ama biz birbirimizden ayrılmadan, vazgeçmeden kayıplarımızı istemeye devam ettik.
Sene 1997 ya da 1998’di, genç bir delikanlı geldi yanımıza, elimizi öptü ama ağlayacak gibiydi. Birlikte geldiği annesi sürekli ağlıyordu, bizse şaşkındık. Anlatmaya başladı sonra; “18 gün beni gözaltında tuttular, çok işkence yaptılar. Beni kimsenin göremeyeceği ayrı bir yerde tutuyorlardı ve gözaltında kaybedeceklerini söylüyorlardı. Polisler beni savcılığa çıkarttıklarında ‘seni gözaltında kaybedecektik ama senin anan da gider Cumartesi Anneleri’ne katılır diye bırakıyoruz’ dediler. Ben sizin sayenizde yaşıyorum”.. Delikanlının anlattıklarını dinleyince hepimizin içi o kadar çok rahatlamıştı ki, o gün dünyalar bizim olmuştu sanki.
Verdiği sözü tutmayan bir Cumhurbaşkanı
699 hafta oğlumun ve gözaltında kaybedilen yüzlerce kişinin fotoğrafını taşıdığımız, adalet istediğimiz Galatasaray meydanı 53 haftadır suskun. “Sizin sorununuz benim kabinemin sorunudur” diyen dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan, şimdi Cumhurbaşkanı. Verdiği sözü tutmayan bir Cumhurbaşkanı olur mu? Kayıplarını arayanlara yapılan bu işkence yüz yıl da geçse unutulmaz. Artık suçlarını kabul etsinler istiyoruz, özür dilesinler bizden ve açsınlar bizim meydanımızı.
Galatasaray bize yasaklandığından beri kayıp haberleri çoğaldı. Hala 2 kişiden aileleri haber almaya çalışıyor. Yoksa herkesi susturup yeniden insanları kaybetmek için mi bizi engelliyorlar? Ben gözaltında kaybedilmiş bir evladın annesiyim, her kayıp haberinde yüreğim daralır ve her kayıp annesi gibi sokaklara çıkmak isterim.
Cumartesi Anneleri, Galatasaray Meydanında oturma eylemi yapıp İstiklal Caddesi’nde yürüdü.
Defalarca yan yana geldiğimiz Arjantin’li annelerden biliyorum, biz vazgeçersek kayıplarımıza ulaşamayacağız.
Biz vazgeçersek bu ülke kaybedenlerin cenneti olmaya devam edecek.
Biz vazgeçersek bu ülke yakınlarını arayanlar ve adalet isteyenlerin cehennemi olmaya devam edecek.
Biz vazgeçersek, adalet hiçbir zaman sağlanmayacak.
Ben bir söz verdim evladını, eşini, kardeşini bulamadan aramızdan ayrılan arkadaşlarıma. Onlar hesap vermemek için hepimizin ölmesini bekliyor ama hesap vermekten kurtulamayacaklar. Biz son kayıbımız bulunup, kaybedenler ceza alana kadar vazgeçmeyeceğiz.
En son arkadaşım Elmas’a söz verdim; bizim olan, kayıplarımızın olan Galatasaray’da, çocuklarımızın fotoğrafını bir gün mutlaka taşıyacağız.
30 Ağustos 2019
Emine Ocak