Cumartesi Anneleri, Kulp'ta gözaltında kaybedilen 11 köylü için adalet talep etti: 2004'te yasak bölge ilan edilen Kepir mezrasında insan kemikleri bulundu. Ailelerin ve İHD'nin çabaları sonucu kemikler İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderildi ve kimliklendirme sonucunda kemiklerin kaybolan köylülere ait olduğu kesinleşti.
Cumartesi Anneleri, 1020. kez Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelerek gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sordu.
Bu hafta, Kulp’ta gözaltında kaybedilen 11 köylü için adalet talep eden Cumartesi Anneleri adına basın açıklaması Cumartesi İnsanları’ndan Nuray Çevirmen tarafından okundu.
Çevirmen, Türkiye’de yargının işleyişine ve cezasızlığın sistematik olarak nasıl yerleştiğine dikkat çekti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Cezasızlık algısını ortadan kaldırmak boynumuzun borcudur” açıklamasına değinen Çevirmen, “Türkiye’de bir cezasızlık algısı değil, cezasızlığı bir yönetim tekniği olarak kullanan bir iktidar sorunu var” dedi. Adalet sisteminin siyasi iradeye göre şekillendiğini ve hukukun derin bir kriz içinde olduğunu vurguladı.
1993 yılında Kulp’ta kaybolan 11 köylünün hikayesini hatırlatan Çevirmen, Bolu Tugayı’nın düzenlediği operasyon sırasında gözaltına alınan köylülerin bir daha geri dönmediğini belirtti. Uzun yıllar sonra kemiklerinin bir toplu mezarda bulunduğunu söyledi ve şu ifadeleri kullandı: “2004 yılında yasak bölge ilan edilen Kepir mezrasında insan kemikleri bulundu. Ailelerin ve İHD’nin çabaları sonucu kemikler İstanbul Adli Tıp Kurumu’na gönderildi ve kimliklendirme sonucunda kaybolan köylülere ait olduğu kesinleşti.”
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), Türkiye’yi bu olay nedeniyle mahkûm ettiğini belirten Çevirmen, Türkiye’deki yargılamaların sonuçsuz kaldığını ifade etti. 2018 yılında sanık Tuğgeneral Yavuz Ertürk’ün beraat ettiğini, ailelerin itirazlarına rağmen davanın zamanaşımına uğradığını söyledi. “Yargıtay 1. Ceza Dairesi, inceleme tamamlanmadan, evrensel hukuku yok sayarak 2024 yılında dosyada zamanaşımından düşme kararı verdi. Aileler, aynı yıl Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. 31 yıldır süren cezasızlığa son verilmesini, bu suçtan sorumlu olanların cezalandırılmasını talep ediyoruz” dedi.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Gözaltında kaybedilen Mehmet Salih Akdeniz’in yeğeni Salih Akdeniz de üçüncü kuşak olarak adalet mücadelesini sürdürdüklerini söyledi. Kaybetmenin acısının insanlara yapılabilecek en büyük kötülük olduğunu belirten Akdeniz, bir mezar taşına sahip olmayı ve kayıplarına ağıt yakabilmeyi istediklerini vurguladı. Amcasının eşi Pembe Akdeniz’in kaybettiği eşine kavuşamadan bu dünyadan göç ettiğini ve onun acısının üzerlerinde olduğunu ifade etti. “Otuz yıl değil, üç yüz yıl da geçse kayıplarımızı aramaktan ve faillerin hesap vermesini talep etmekten asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.