Cumartesi Anneleri, Nihat Aydoğan'ın akıbetini sordu.
Cumartesi Anneleri/İnsanları gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetinin açıklanması ve faillerinin yargılanması talebiyle yaptıkları eylem için 1078’incini kez bir araya geldi. Karanfiller ve gözaltında kaybedilenlerin fotoğraflarıyla Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen Cumartesi Anneleri, gözaltına alındıktan sonra kaybedilen Nihat Aydoğan’ın akıbeti sordu. Açıklamaya çok sayıda insan hakları aktivisti katıldı.
Basın metinin okuyan İHD’li Gülseren Yoleri, kayıp yakınlarının hakikati bilmeye hakkı olduğunu söyledi. Devletin de gözaltında kaybedilme olaylarından sorumlu olduğunu vurgulayan Gülseren Yoleri, devletin cezasızlık politikasına son vermesi gerektiğinin altını çizdi.
Bu hafta Nihat Aydoğan’ın akıbetini sormak için bir araya geldiklerini belirten Gülseren Yoleri, hakikatin ortaya çıkarılması ve adaletin sağlanması talebinde bulundu. Gülseren Yoleri, “Nihat Aydoğan (39) Mardin’nin Midyat ilçesi Doğançay köyünde yaşıyordu. Koruculuk sistemini kabul etmeyen köy halkı üzerinde yoğun bir baskı uygulanıyordu. Daha önce gözaltına alınan, ağır işkenceye maruz kalan ve serbest bırakılan Nihat Aydoğan da güvenlik güçlerinin tehdidi altında yaşıyordu. 30 Kasım 1994 tarihinde sabah erken saatlerde, Aydoğan ailesinin evi çok sayıda özel tim mensubu, asker ve korucu tarafından basıldı; Nihat Aydoğan, eşi ve çocuklarının gözü önünde ağır biçimde darbedilerek, elleri ve gözleri bağlı şekilde Midyat Jandarma Karakolu’na, ardından Mardin Jandarma Merkez Komutanlığı’na götürüldü” diye konuştu.
Yargı makamları, Aydoğan’ı arayan ailesine “Savcılıkta ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı” cevabını verdiğini belirten Gülseren Yoleri, “Bunun üzerine eşi Halime Aydoğan, bir dilekçe ile savcılığa başvurdu; ancak savcı kendisine ‘eşin dağa gitmiştir, bir daha bu kapıya gelme’ dedi. Aradan geçen uzun yılların ardından Nihat Aydoğan hakkında nüfus kayıtlarına ölüm kaydı düşüldüğü ortaya çıktı. Ailenin ölümün gerçekleştiği tarih, yer ve mezar bilgisine ilişkin soruları yanıtsız bırakıldı. Ölüm bildiriminde bulunan köy muhtarı, bu bildirimi jandarma komutanının baskısı altında ve gerçeğe aykırı şekilde düzenlediğini itiraf etti” diye belirtildi.
Aydoğan Ailesi’nin bugüne kadar yaptığı başvuruların etkisiz bırakıldığına dikkat çeken Gülseren Yoleri, “Olayın koşullarını, sorumlularını ve delilleri ortaya koyacak nitelikte etkili, bağımsız ve tarafsız bir soruşturma yürütülmedi. Son olarak, Nihat Aydoğan’ın da aralarında bulunduğu Midyat kayıplarına ilişkin olarak İnsan Hakları Derneği aracılığıyla yeniden yapılan başvuru üzerine Midyat Cumhuriyet Savcılığı tarafından bir fezleke hazırlandı. Ancak savcılık, kişilerin kaybedildiğine dair bilgi bulunmadığını iddia ederek kapatılması talebiyle dosyayı Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdi” şeklinde konuştu.
İdari makamlara çağrıda bulunan Gülseren Yoleri, sözlerini şöyle sürdürdü: “Nihat Aydoğan, devletin fiilî denetimi ve koruması altındayken kaybedilmiştir. Yetkili makamlar; yaşam hakkı, işkence yasağı ve etkili başvuru hakkı kapsamında doğan yükümlülüklerini yerine getirerek, Nihat Aydoğan’ın akıbetini açıklığa kavuşturmalı, olayda sorumluluğu bulunan kamu görevlileri hakkında etkin soruşturma ve kovuşturma yürütülmesini sağlamalıdır. Kaç yıl geçerse geçsin, Nihat Aydoğan ve tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
