Alaattin Çakıcı ile görüşmesinin ardından MHP Lideri Bahçeli'nin Öcalan çıkışına verdiği tepkiyi geri çekip destekte bulunan Cübbeli Ahmet, "50 sene kitap okumuş. Çok kültürü. Yani şu anda mütefekkir, mütefekkir değilim diyor da, mütefekkir, öyle şeyler biliyor ki" diye konuştu.
Kamuoyunda Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut Ünlü, Alaattin Çakıcı’yla yaptığı görüşmenin detaylarını açıkladı. Çakıcı için “Çok kültür, o şu an mütefekkir” diyen Ünlü, görüşmenin ardından Devlet Bahçeli’nin ‘Öcalan’ çıkışı hakkındaki görüşünde ağız değiştirmişti.
Çakıcı ile eskiye dayanan bir dostluğu olduğunu kaydeden Ünlü, kendisinin değil Çakıcı’nın kendisine bizzat ziyarete geldiğinin altını çizdi. Ünlü, “Görüştüm diye tweet atacak halim yoktu yani…” dedi.
Ünlü, Çakıcı’yla Türkiye’nin güncel meselelerini konuştuklarını söylese de ana konunun ‘rabıta’ olduğunu ileri sürdü. Ünlü, rabıtanın robotlaştırdığını belirtip, “Ben bunu devletin en yüksek ricaliyle de rabıta konuştum. Dolayısıyla dakikalarca böyle 20 dakika, 30 dakika bazı bir saat, bu konu devlet sorunudur, bu rabıta konusunu, Efendi Hazretlerinin vasiyetini , tahkiki ve gerçekleştirilmesi burada devlete de alâkadar eder. Ne bakımdan? Burada koca bir yol bozuluyor. Bozulduktan sonra vatana, millete, devlete, hükümet projesine karşı Sur içinin muhafazanın şeyinden çıkart tam tersine Sur içini satışa döner. Rabıta bozulunca. Dolayısıyla bizim , nerede olursak olalım gündemimiz, dinimiz, şeriatımız, tarikatımız, marifetlerimiz, hakikatimiz budur” ifadelerini kullandı.
Ünlü, şunları söyledi:
“Alaattin abi ile şimdi, bu zaten planlı bir görüşmeydi. He, tamam. Alaattin abinin benim babası babamın dostu idi. Alaattin abinin amcası vardı, yakın akrabaları. Necati Çakıcı. Ondan sonra Mahmut Efendi Hazretlerinin ihvanı idi. Sonra onu komünistler öldürdüler. Eee, yani 80’ler olaylarında, sağ-sol olaylarında vesaire. Dolayısıyla Mahmut Efendi Hazretlerini seven, sonra ben telefonlarla görüştüğüm, hapisten çıktığında geçmiş olsun ziyaretlerinde vesaire vesilelerle bayram selamlaşmasıyla görüştüm biri. Yeni görüştüm biri değil bir defa. Ama ben şimdi, ben hala daha ziyaret edemedim. Görüştüm diye tweet atacak halim yoktu yani…
Böyle bir hukukumuz vardı mı? Vardı. Sonra birkaç kere yine ben, başka sahiblerle, dini saiklerle, dini bir takım olaylardan dolayı İslami faydalı olacağına inandığım önemli bazı olaylardan dolayı bazı istişareler için gitmek üzere randevu aldık. Birinde o hastaneye kalkmış oldu. O çağırdı biz İstanbul’da bulunmadık. Yani böyle birkaç şeyimiz oldu. Bu birkaç senede konu. Bu geçen yaz, , Ağustos’ta, o Marmaris’te teknede imiş. Yine yandan birileri beni aradı. Tanışlarımız varmış ziyaret falan. Görüntülü. Bir saate yakın konuştuk. Muhittin Arabiden onun çok kültürü var. 50 sene kitap okumuş, 20 sene yurt dışında, 30 sene yurt içinde hapiste. Çok kültürü. Yani şu anda mutefekkir, mutefekkir değilim diyor da, mutefekkir , öyle bir şeyler biliyor ki kitaplardan okuduğu da kafasına almış. Reşit Rıza’dan bugün onları konuştuk. Allah bozukluğundan Mustafa İslamoğlu’nun , Sünnet düşünce bid’at eli olduğunu vesaire. İsimleri Hayrettin Karaman’dan, Mehmet Görmez’inden, ne konuştuk yani?
Ben her gittiğim yerde işe bakıyorum. Dolayısıyla o da kültürü bir insan. Bunlar bu gibi konular konuşuldu diyelim. Burada ben dedim Marmaris’e gelemem. Ben orada Muğla’da bir yere gelmiş gitmiştim. Baktım, gel dedi yerde üç saat var, yolda falan, gece vaktiydi. Görüntülü konuştuk. Fakat ben de iki gün mü, iki gün üç gün sonra buraya döneceğim, sohbete yetişecektim. O kaldığım yerden dedim ki, ben şu anda gelemem, siz İstanbul’da döndüğünüzde görüşelim. Böyle miatlaştık. Ondan sonra da bu sözleşmemiz neticesinde bugüne kadar ettik. Bugüne kadar ettik. Ve bu meselelerden evvel, onu beni arayıp müsait olduğunu diyecek görüşelim diyecek. Biz de müsaitsek tabii şimdi biz de İstanbul dışında idi yok şuraya gidiyoruz buraya gidiyoruz. Bu programımızda sözümüze çatıyor. Ha şimdi bu saat olsa nasıl görüşecek? Yani mesela burada program sözümüz var, bizim de devamlı programda olan bir insanız yani. Bu uygun düştü.
Selahattin Yılmaz kardeşimiz var, onunla da tanıştığımız görüşmemiz var. Kendisi zaten o da aileyi görüşüyoruz, hanımlar görüşüyor falan. Bu noktada o kendisi geldi aldı. Görüşüldü. Tabii Türkiye’nin meseleleri gündemi günceli görüşüldü.
Rabıta ile robotlaştırılır, robotlaştırınca kaç tane daha FETÖ çıkarılır.. Bunları söyledim mi ben? Söyledim. Ben aynı görüşteyim. Ben bunu devletin en yüksek ricaliyle de rabıta konuştum. Dolayısıyla dakikalarca böyle 20 dakika, 30 dakika bazı bir saat, bu konu devlet sorunudur, bu rabıta konusunu, Efendi Hazretlerinin vasiyetini , tahkiki ve gerçekleştirilmesi burada devlete de alâkadar eder. Ne bakımdan? Burada koca bir yol bozuluyor. Bozulduktan sonra vatana, millete, devlete, hükümet projesine karşı Sur içinin muhafazanın şeyinden çıkart tam tersine Sur içini satışa döner. Rabıta bozulunca. Dolayısıyla bizim , nerede olursak olalım gündemimiz, dinimiz, şeriatımız, tarikatımız, marifetlerimiz, hakikatimiz budur.
MÜTEFEKKİR NE DEMEK?
Osmanlıca olan mütefekkir kelimesi; düşünür anlamlarına geliyor.
Türk Dil Kurumu da kelimeyi “mütefekkir” olarak sözlüğüne alırken anlamını “düşünür” olarak aktarıyor.