Almanya'nın Köln kentindeki basın açıklamasında Suriye'deki hak ihlallerine dikkat çekildi. (Fotoğraflar: Selahattin Sevi / Velev)
Almanya’nın Köln kentinde, Suriye’de öldürülen, kaçırılan ve yetim bırakılan çocuklara dikkat çekmek amacıyla bir açık hava toplantısı yapıldı. Suriye İnsan Hakları Derneği (Gesellschaft für Menschenrechte in Syrien – GMS) adına Neumarkt meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasında; Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne, Suriye’de Alevi toplumuna ve diğer dini azınlıklara karşı yürütülen yaygın katliamlar ve sistematik imha kampanyalarını durdurması çağrısı yapıldı.
Ocak ve Nisan 2025 tarihleri arasında yapılan kapsamlı saha araştırmaları, belgelenmiş tanıklıklar ve toplanan görsel kanıtlara dayanarak, bu suçların Heyet Tahrir el Şam (HTŞ) ve ona bağlı milislerin liderliğinde merkezi olarak organize edildiği, ideolojik olarak motive edildiği ve yürütüldüğü kaydedildi.
Beşar Esad rejimi sonrası Alevilere yönelik kültürel, fiziksel, dini ve ekonomik baskının, şantaj ve sömürünın hızla arttığına dikkat çekilen basın açıklamasında şöyle denildi:
“Şu anda en çok tehlike altında olan grup olan Aleviler, eski rejimin devrilmesinden hemen sonra silahlarını teslim etmelerine rağmen, sistematik olarak öldürülme ve fiziksel yok edilme dahil olmak üzere hedefli bir şekilde zulüm görmektedir. Etnik temizliğin ilk dalgasının hedefi haline gelen Aleviler, eski rejimin sorumluluğunu toplu olarak üstlenemezler! Kıyı bölgelerinde yaşayan Aleviler, 7 Mart’tan bu yana açık sokaklarda hedef alınarak infaz ediliyor, evleri yağmalanıyor ve ateşe veriliyor. Hayatlarını kurtarmak için birçok insan evlerini ve mahallelerini terk etmek zorunda kalarak dağlara kaçtı.
Suriye İnsan Hakları Gözlemevi (SOHR) başkanı Rami Abdurrahman, Alevilerin öldürülmesini “Suriye çatışması sırasında yaşanan en büyük katliamlardan biri” olarak nitelendirdi. SOHR’a göre, Lazkiye, Tartus ve Hama vilayetlerinde en az 29 yerde katliamlar yaşandı. Bu toplulukların çocukları özellikle etkilendi: öldürüldüler, kaçırıldılar, zorla askere alındılar, köle ticareti ile satıldılar ve açık artırmada satıldılar, ailelerinden ve eğitim haklarından mahrum bırakıldılar ve büyük ölçüde ideolojik olarak beyin yıkamaya maruz kaldılar.”
Öte yandan Suriye İnsan Hakları Derneği, UNICEF Almanya’nın Köln’deki ofisine, Suriye’de şu anda yaşanan ciddi ve sistematik çocuk hakları ihlallerine dikkat çekmek için bir dilekçe sundu. Bu ihlallerin özellikle Alevi, Dürzi, Hristiyan ve diğer azınlık topluluklarından çocukları etkilediği belirtildi.
Mannheim merkezli derneğin başkanı Prof. Dr. Jens Kreinath tarafından kaleme alınan metinde, söz konusu hak ihlallerinin, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne, insani hukukuna ve temel insan onuruna doğrudan aykırı olduğu kaydedilen dilekçede, yerinde bulunan kaynaklardan ve tanıklardan elde edilen doğrulanabilir bilgilere dayanarak yazılan rapora atıfta bulunuldu. Ülkedeki başlıca ihlaller ve yapılması istenenler ise şöyle sıralandı:
– Çocukların sistematik olarak öldürülmesi
– Çocukların şiddetle kaçırılması
– Yetim ve refakatsiz çocuklar
– Aşırıcı gruplar tarafından militarizasyon ve indoktrinasyon
– UNICEF’i, ağır insan hakları ihlallerine karşı aşağıdaki önlemleri almaya çağırıyoruz: 1. Suriye’nin etkilenen bölgelerinde çocuklara karşı işlenen suçların bağımsız soruşturulmasının başlatılması ve desteklenmesi.
– Kaçırılan ve kaybolan çocukların bulunması ve aileleriyle yeniden bir araya getirilmesi için mekanizmaların oluşturulması.
– Yetim ve refakatsiz çocuklar için koruma, barınma, eğitim ve psikososyal destek programlarının genişletilmesi.
– Radikal gruplar tarafından çocukların militarizasyonuna ve ideolojik manipülasyonuna engel olmak için hedefli önlemlerin alınması.
– Çocuklara yönelik her türlü şiddet, sindirme, kaçırma, sömürü ve ideolojik istismarın önlenmesi için kapsamlı bir eylem planının geliştirilmesi.
Basın açıklamasının ardından söz alan Yazar Kazım Gündoğan; Suriye’deki çocukların daha önce Dersimli, Ermeni, Rum ve Ezidi çocukları gibi köklerinden koparıldıklarına dikkati çekti. Gündoğan, Suriye’deki IŞİD rejiminin vahşi bir ideolojinin aparatı olduğunu belirtti.
Basın açıklamasının ardından Alman hak savunucusu Ilone Beck kendi yazdığı bir şiiri okudu, sanatçı Güler Bayraktar ise “Sarı Gelin” türküsünü seslendirdi.