Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın önümüzdeki günlerde Kürt sorununun çözümü ve Türkiye’nin demokratikleşmesine dair önemli bir açıklama yapacağını açıkladı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, 20 Şubat’ta katıldığı bir televizyon programında, Öcalan’dan yapılması beklenen açıklamanın görüntülü olup olmayacağına dair soruya “Mevzuatımızda bir hükümlünün videoyla kamuoyuna seslenmesi gibi bir durum söz konusu değil. Yanlış anlaşılmaları ortadan kaldırmak lazım” yanıtını verdi Abdullah Öcalan’ın açıklamasının DEM Parti heyetinin üçüncü İmralı görüşmesi sonrası yapılması bekleniyor.
Öcalan’ın çağrısının nasıl olacağı tartışılırken KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Besê Hozat’tan dikkat çekici bir açıklama geldi.
Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre; Medya Haber TV’de yayınlanan özel bir programda değerlendiren Hozat, Adalet Bakanı Tunç’un açıklamasının “gayrı ciddi” olduğu söyledi.
Besê Hozat, “Biz bu açıklamayı, bu yaklaşımları şiddetle reddediyoruz, eleştiriyoruz, hiçbir biçimde kabul etmiyoruz. Önder Apo üzerinde 26 yıldır bir tecrit ve izalasyon durumu söz konusu. Bu bir işkencedir, uluslararası hukuk bunu bir işkence olarak tanımlıyor, bir insanlık suçu olarak tanımlıyor ki öyledir. Bu halen sürüyor, tecrit de halen devam ediyor. Tecrit koşullarında Ekim’den bu yana sürekli iktidar cenahından, işte Devlet Bahçeli bunun başını çekti, Önder Apo’ya çağrıda bulunuyorlar. Önder Apo’nun harekete çağrı yapmasını istiyorlar, kamuoyuna çağrı yapmasını istiyorlar. Hatta Devlet Bahçeli, 22 Ekim grup toplantısında yaptığı konuşmada Önder Apo’nun Meclis’e gelmesini, DEM Parti grup toplantısında konuşmasını ve çağrı yapmasını istedi. Önder Apo’yu Meclis’e davet etti Devlet Bahçeli açıktan. Aylardır bu yönlü yoğun, açıktan Önder Apo’ya çağrılar yapılırken, şimdi Adalet Bakanı’nın çıkıp ‘bu mevzuata uygun değildir görüntülü açıklama’ demesi, ne kadar gayri ciddi olduklarını ortaya koyuyor. Bu sürece nasıl yaklaştıklarını, Önder Apo’ya, Kürt halkına, Türkiye toplumuna, Türkiye halklarına, dünyaya, dünya halklarına, toplumuna nasıl yaklaştıklarını, ne kadar gayrı ciddi yaklaştıklarını ortaya koyuyor. O zaman siz oyun mu oynuyorsunuz? Siz ne yapmak istiyorsunuz?” diye konuştu.
“Görüntülü açıklama mevzuata uygun değil, peki yazılı açıklama mevzuata uygun olacak mı?” diye soran Besê Hozat, şunları söyledi: “Tecrit koşullarında Önder Apo’nun açıklama yapması doğru mudur? Tecrit koşullarında yapılacak açıklamanın etkisi nasıl olur? Ben Adalet Bakanı’na soruyorum, tecrit koşullarında Önder Apo’nun açıklama yapmasının mevzuatta yeri nedir? Hukukta yeri nedir? Buna cevap versin. Zaten baştan itibaren söylüyoruz, madem Önderlikten bir açıklama istiyorsunuz, Önderliğe çağrı yapıyorsunuz, o zaman İmralı tecrit ve işkence sistemini ortadan kaldırın, lağvedin bu sistemi. Bu sistem ortadan kalkmalı. Bu sistem bir suç durumudur. Bununla hukuk ayaklar altına alınıyor. Tecridi ortadan kaldırın, Önder Apo’nun özgür çalışır ve yaşar koşullarını oluşturun. Önder Apo zaten koşullar değişirse rolünü oynayacağını söyledi. Her türlü katkıyı sunacağını söyledi Türkiye’nin demokratikleşmesine. Süreci çatışma zemininden siyasi ve hukuki zemine çekeceğini söyledi Önderlik. Ama Önderlik ‘tecrit devam ediyor’ dedi. ‘Koşullar değişirse yaparım’ dedi. Peki koşullar değişmiş mi ki siz Önder Apo’dan çağrı bekliyorsunuz?”
Abdullah Öcalan’ın 15 Şubat’ta yapması beklenen çağrının gecikmesi üzerinden süren tartışmalara dikkat çeken Besê Hozat, “Koşullar değişti mi Önder Apo çağrı yapsın, kimse sormuyor. Kendi hukuklarını, uluslararası hukuku ayaklar altına almışlar. Her şeyden önce bunun uygulanması gerekiyor. O yüzden yasal, hukuki düzenleme yapılması gerekiyor. Önder Apo’nun koşullarının değiştirilmesi, iyileştirilmesi gerekiyor. Tecridin tamamen ortadan kalkması gerekiyor, Önder Apo’nun özgür olması, serbest olması gerekiyor. Özgür yaşar ve çalışır koşullara sahip olması gerekiyor ki Önder Apo rolünü oynasın, çalışabilsin, demokratik dönüşüm sürecini yapılandırabilsin, yönetebilsin. Bunlar olmadan nasıl olacak? İlla da yapsın çağrıyı fakat görüntülü yapmasın, yazılı yapsın, kendisi de değil birileri alsın okusun onun adına! Biz bunu şiddetle reddediyoruz. Bunun hiçbir inandırıcılığı olmaz. Hiçbir etkisi olmaz, olur mu böyle şey. Sen Önder Apo’yu işkence ve tecrit koşullarında tutacaksın, Önder Apo adına birileri de bir belge okuyacak. Hareketten de halktan da bunun gereklerini yerine getirmesini bekleyeceksin. Bu boş bir hayaldir. Kimse böyle boş hayallere kapılmasın. Böyle gayrı ciddi yaklaşımları kimse ciddiye almaz, ciddiye almayız” ifadelerini kullandı.
Besê Hozat, Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş’un Abdullah Öcalan’ın yapacağı çağrının önemine dair açıklamalarına işaret ederek, “Meclis Başkanı bu açıklamaya, tarihi önemde bir açıklama diyorsa, o zaman tarihi önemde açıklamaya göre de bir uygulama olmalıdır. Ciddi bir yaklaşım olmalıdır. Buna denk ciddi, saygılı, olgun bir yaklaşım olmalıdır. Diğer biçimde kabul edilemez. Açıklamanın görüntülü olması gerekiyor. Bizler, bu hareketin kadroları, militanları, savaşçıları, halkımız, dostlarımız, tüm demokratik kesimler, tüm toplum, halklar, Önder Apo’nun ağzından çağrısını, açıklamasını duyabilmeli, dinleyebilmeli. Önder Apo’yu görebilmeli. Ancak bu inandırır bizi, savaşçıları, halkımızı, demokrasi güçlerini, tüm kamuoyunu. Diğer biçimde kabul edilemez, açık belirtiyoruz. Bu kadar tarihi bir sürece böyle gayrı ciddi bir yaklaşımı kabul etmiyoruz. Kendilerinin de tarihi önemde dediği bir çağrıya böyle gayrı ciddi, basit bir yaklaşım kabul edilemez. Böyle bir şey inandırıcı olmaz, etkili olmaz, karşılık bulmaz. Daha nasıl bir açıklıkta söyleyelim. Böyle olmaz. Bu yaklaşım, mevcut Adalet Bakanının sergilediği yaklaşım, bir devlet ve iktidar yaklaşımı ise, gayrı ciddi bir yaklaşımdır ve bunun bir oyun olduğu ortaya çıkıyor. Oyun oynadıkları ortaya çıkıyor” dedi.