Uluslararası silah ticaretleri ile kendilerini ‘siyaset üstü’ tanımlayıp dokunulmazlık zırhı biçen Bayraktar’lara ilişkin tartışmalar sürüyor. Son olarak Ekrem İmamoğlu'nu hedef alan, bir siyaset iletişimciyi, 'tutuklayan' Bayraktar kardeşlerin 'Erdoğan sonrası'na hazırlık yaptığı belirtiliyor.
31 Mart yerel seçimlerinden hemen sonra önce İsrail’le ticaret meselesinde gündeme gelen, ardından Ekrem İmamoğlu’nu hedef alan, daha sonra ise bir şikayetle siyasal iletişimli Evren Barış Yavuz’u ‘tutuklatan’ Bayraktar kardeşlerle ilgili tartışmalar sürüyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın damadı Selçuk Bayraktar’ın ağabeyi Haluk Bayraktar’ın geçtiğimiz günlerde “İsrail’e jet yakıtı sattıkları” yönündeki iddiaları, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu hedef alarak yalanlaması kamuoyunun tepkisini çekti. İBB ve İmamoğlu Bayraktar hakkında suç duyurusunda bulundu.
Bayraktar’ın sosyal medyadan hedef göstermesinin ardından içinde Bayraktar’ların da yer aldığı Filistin mitinginden fotoğraf paylaşarak “Jet yakıtı satmışlar” şeklinde paylaşımda bulunan siyasal iletişimci Evren Barış Yavuz dün sabah saatlerinde evinden gözaltına alınarak tutuklandı. Yavuz hakkındaki soruşturmanın “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” ve “suç işlemeye tahrik” iddiasına dayandırıldığı açıklandı.
Kendilerini her fırsatta ‘siyaset üstü’ olarak tanımlayan Bayraktar’lar, her tartışmada açıkça iktidarı savundu. Bayraktar’lara yönelen en küçük eleştiride yargı sopası devreye girerken sosyal medyada binlerce troll anında seferber oluyor. Bayraktar’lar, kendilerine adeta ‘dokunulmazlık zırhı’ veren gücü ise iktidardan alıyor.
Siyaset Bilimci Doç. Dr. Cangül Örnek, Bayraktar’ların yönettiği Baykar şirketini, İmamoğlu’nu hedef alan çıkışlarını ve tüm bunların siyasete yansımalarını BirGün gazetesine değerlendirdi.
“Bu meselenin kesinlikle 31 Mart seçimleri özellikle İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bir lider olarak öne çıkmasıyla doğrudan ilgisi var” diyen Örnek, “Durup dururken açılmış bir gündem değil. Tam olarak seçim gündeminin bir parçası olarak düşünülmesi gerekiyor. Ben bunun 2 boyutu olduğunu düşünüyorum. Bir tanesi jet yakıtı satışının gündem olması ile ilgili. Bu gündem açıldığında çeşitli mecralarda Bayraktar’ların ve Baykar şirketinin adı geçti. Ama çok da yoğun olarak onlara yönelik bir söylem olduğunu düşünmüyorum. Filistin eylemine katılmış olmaları, iktidar ile yakın olmaları doğrudan akrabalık yoluyla Cumhurbaşkanı’na bağlı olmaları dolayısıyla millet onlara da tepki gösterdi, çok doğal bu çünkü kendileri o potaya girdiler, siyasi bir resim verdiler. Dolayısıyla Haluk Bayraktar’ın ilk açıklamasını okuduğumda benim gördüğüm şey şuydu: Konu hiç Türkiye’nin PKK ile mücadelesiyle alakalı değilken konuyu bir Filistin-İsrail tartışması yokmuş gibi tamamen PKK’layla mücadeleye bağlamaya çalıştılar. Bayraktar ‘Bizi hedef gösteriyorlar’ demeye çalıştı. Filistin meselesini tartışmayı bıraktık, birdenbire kendimizi Türkiye’nin ulusal güvenliği, ulusal silah sanayi, terörle mücadele tartışmasının içinde bulduk. Bunu da Haluk Bayraktar organize etti aslında. Ben bunun tesadüfi bir tepki olmadığını düşünüyorum. İddiaları yalanlamak ve şeffaf bir şekilde kendilerinin İsrail’le ticaret yapmadığını duyurmak yerine son derece agresif kişisel bir dille kendilerine de prim kazandıracak şekilde Filistin’e yaptıkları yardımı göstererek gündeme getirmeleri aslında bilinçli bir konuyu çarpıtma hamlesiydi” ifadelerini kullandı.
“Öte yandan bunun Erdoğan sonrası dönemle de ilgili olduğunu düşünüyorum” diye konuşan Örnek, değerlendirmesini şöyle sürdürdü: “Erdoğan sonrası dönem için öne çıkma diye bir yarış var çeşitli isimlerin arasında. Bayraktar kardeşler de çok anılan isimler, özellikle de Selçuk Bayraktar doğrudan damat olduğu için. Dolayısıyla Erdoğan’ın varisi olmak için pozisyon alan insanlardan bahsediyoruz. Başka isimler de zikrediliyor Hakan Fidan gibi. Biraz burada kişisel olarak parlatmak ya da aileyi öne çıkartmak için yapılmış bir hamle. Bu hamlenin de gündeme gelebilmesinin en iyi yolu 31 Mart zaferini ve özellikle Ekrem İmamoğlu’nu hedef almak. Yeni ortaya çıkan lidere karşı bir liderlik gösterisi aslında. Bu siyasi bir tartışmanın tarafı hale gelmesi ve kendi ailesini en azından Ekrem İmamoğlu’na karşı konumlandırması siyaset üstü pozisyonunda bir kafa karışıklığı yarattı. Özellikle daha ulusalcı ve seküler, CHP’ye, İyi Parti’ye oy veren insanlar arasında da Bayraktar kardeşlerin belli bir saygınlığı vardı çünkü Türkiye’de ulusal savunma meselesi gerektiğinden fazla mitleştiriliyor. Bütün sanayilerin üzerinde dokunulmaz bir mitmiş gibi davranılıyor. Bu da Türkiye’deki milliyetçi siyasetin yarattığı bir algı bozukluğu. Bundan da yararlanarak böyle bir siyasi konum elde etmişti. Ama son tartışmada bu siyaset üstü konumu zedelemeyi göze alarak devreye girdiklerini görüyoruz.”