Screenshot
33 kişinin öldürüldüğü Suruç Katliamı’nın 10. yılı dolayısıyla İstanbul’da anma etkinliği düzenlendi. DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, anmada yaptığı konuşmada şunları kaydetti:
“10 yıl önce, 33 düş yolcusu, bu ülkenin en değerli, en güzel, en nitelikli, en birikimli devrimcileri buradan bir yola çıktılar. Nereye gidiyorlardı? IŞİD barbarlığı karşısında direnen, mücadele eden, IŞİD terörüyle savaşan ve onları yenen, dünyanın en büyük kadın devrimini yapan Rojava halklarıyla buluşmak için. Bir nebze de olsa, oradaki gençlerin ve çocukların savaştan, acılardan, top ve bomba seslerinden uzaklaşarak, Türkiyeli devrimcilerin götürmüş olduğu dayanışma duygularını oraya taşımak istediler.
Öyle bir barbarlıktı ki IŞİD barbarlığı karşısında emin olun, iktidarlar duramıyordu, devletler duramıyordu. Devletlerin topunu, tüfeğini bırakıp kaçtıkları bir yerde; bu barbarlığa, bu teröre, bu vahşete, bu halklar ve inançlar kırımına karşı; Kürtler ve onların dostları dünyada saygın bir mücadele vererek IŞİD barbarlığını yerle bir ettiler. Eğer bugün IŞİD barbarlığı yenilmişse, IŞİD kaybetmişse, halklar kazanmışsa, kadınlar kazanmışsa, Rojava’daki devrime kadın devrimi diyorsak, işte bu 33 yoldaşımızın, 33 gencimizin, 33 Türkiyeli devrimcinin sayesindedir.
Evet, belki onlar katledildi ama Kobani’de yaşıyorlar. Kobani’deki kültürde, eğitimde, sanatta, oradaki her gün adım adım gerçekleşen devrimde yaşıyorlar. Kobani Üniversitesi’nde yaşıyorlar. Dünyada gıptayla bakılan Rojava devriminde yaşıyorlar. Onlar belki bugün aramızda değil ama yüreklerimizdeler. Kamışlı’dadırlar. Kadın mücadelesinin öncüleri olarak yaşıyorlar. Gençlik mücadelesinin öncüleri olarak yaşıyorlar. Onları unutmayacağımızı bir kez daha burada, huzurlarınızda belirtmek istiyorum.
Belki birileri yargılanıyor. Belki tetiği çeken bugün göstermelik bir şekilde yargılanıyor olabilir. Ama asıl tetikçiye talimat veren, ona yol açan, onu orada bomba patlatacak noktaya getirenler henüz ortada değil, açığa çıkarılmadı. Adalet dediğimizde tam da bunu kastediyoruz. Sadece IŞİD’çi tetikçi değil onun yolunu açan, onu oraya getiren ve bu bombanın patlamasını sağlayan kim varsa açığa çıkarılmalıdır. O zaman adalet yerini buldu diyeceğiz.
O zaman Suruç’taki 33 gencimizin katilleriyle yüzleşildi diyeceğiz. Aksi halde, yine bir yüzleşme ve adalet olmadığını her seferinde dile getirmeye devam edeceğiz. 33 yoldaşımız emin olsun ki; sadece tetiği çekenler değil, arkasındaki güçleri de açığa çıkarıncaya kadar, demokratik bir yargı karşısında onlar hesap verinceye kadar, bugün burada olduğu gibi Kürdü, Türkü, devrimcisi, emeklisi, ezilenleriyle birlikte sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Hiç kimse demesin ki Suruç’taki 33 yoldaşımızı, canımızı unutacağız.
Bir tetikçi cezalandırıldı diye, Suruç unutturulamaz. Çünkü Suruç bizim umudumuzdur. Umut ışığımızdır. Suruç, Türkiye halklarıyla IŞİD barbarlığı karşısında mücadele eden Kürtlerin dayanışmasıdır. Türkler ve Kürtler arasındaki barış köprüsüdür, demokrasi köprüsüdür. Emin olun, her şeye rağmen o köprüyü ayakta tutacağız. O köprü yaşayacak. Çünkü Rojava devrimi, aynı zamanda 33 yoldaşımızın olduğu gibi, bugüne kadar canını vermiş, kanını vermiş, emek vermiş bütün yoldaşlarımızın sayesinde bugüne kadar ayaktadır. Rojava yaşadıkça, 33’ler de yaşayacak.”