DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Mehmet Şimşek'in görevinin Erdoğan'ın harcaması için para bulmak olduğunu belirterek, "Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görevi borç para bulmak ve Külliye’nin eline teslim etmek. Ya da vergi toplayıp Külliye’nin eline teslim etmek. Freni olmayan bir sistemden bahsediyoruz. Onun için bütçe açığı artıyor, onun için fren tutmuyor" dedi.
DEVA Partisi lideri Ali Babacan, Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkın iki kötü arasında bildiği kötüyü tercih ettiğini söyledi. Babacan, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Erdoğan’ın harcaması için para aradığını belirtti.
Babacan, T24’ten Murat Sabuncu’ya verdiği röportajda, gündemedeki siyasi konularla ilgili değerlendirmede bulundu. Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde İYİ Parti’nin masadan kalkmasıyla ilgili bir soruya Babacan şu cevabı verdi:
“Erken ama şimdi sütten ağzımız yandı ya. Herhalde bundan sonra yoğurdu üfleyerek yeriz. Öyle diyeyim. Çünkü özellikle bu İyi Parti kaynaklı sıkıntılar, o masadan oturmalar, kalkmalar falan hem bizi çok üzdü hem bütün bu emek önemli ölçüde zarar gördü. Zaten uç uca giden bir yarışta 52- 48 bitebilecek bir yarış 48- 52 bitti. Yani 52- 48 bitebilirdi bu. Biz buna inanıyorduk. Vatandaşlarımız da inandı, dönem dönem ama baktılar ki bu altı parti kavgasız gürültüsüz bunu beraber yönetemeyecek. Baktılar burada bir şey var, uyumsuzluk var. Biz ak yazdık her şeyi falan dedik. Dediler ki; tamam yazı sözünde duran için önemli. Sözünde durmayan için yazının bir kıymeti yok ki. “Yazmışım, imzalamışım, uymuyorum” dediğinde bitiyor her şey. Onun için millet bunu gördü, hissetti, iki kötü arasında tercihte bulundu. Bildiği kötüyü tercih etti yani. Ben 2023 seçimlerini biraz öyle okuyorum. İki kötü arasında bildiği kötüyü tercih etti. Öbürü çünkü bilmediği bir şeydi yani.
İki kötü arasında. Yani millet öyle düşündü. O kötü mü bu kötü mü? Orada bilmediği bir kötü var dedi. Çünkü karışık. Oturmalar kalkmalar falan filan. Uyum sorunu görünüyor. Açık yani. Daha seçimden 2 ay önce paylaşılma lafları geçiyor. Bakanlıkları nasıl paylaşacağız? Bana sordular ya, dedim “Ben hicap duyarım paylaşma falan, ne biçim bir ifade” dedim. “Altılı Masa’nın ruhu beraberce bu ülkeyi düzgün bir şekilde nasıl yöneteceğiz? Neyi paylaşıyoruz, bir dakika” dedim. Ama daha bir şey yokken ortada, “şu bakanlığı ben alacağım, şu bakanlığı sen alacaksın, şunu paylaşacağız, bu böyle paylaşılır, bu böyle yapılır” falan… Bu hep insanları ürküttü. Halkın gözüyle dedim “iki kötü arasında tercih.” Yoksa biz dediğim gibi o günkü şartlarda doğru yaptığımızı düşünüyoruz hâlâ.”
Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Erdoğan’ın harcaması için sağdan soldan para bulma dışında görevinin olmadığını belirten Babacan, şu ifadeleri kullandı:
“Yani şu anda sadece yaptığı, “Sayın Erdoğan harcasın” diye sağdan soldan para bulmak. Yaptığı o. Faizi yükseltip döviz bulmak, daha yüksek vergilerle para toplamak. Harcama üzerinde bir kontrolü var mı? Yok. Eskisi gibi değil. Eskiden ödeneği maliye serbest bırakırdı nakdi de hazine serbest bırakırdı. Harcama ondan sonra gerçekleşirdi. Tüm bu yetki şu anda Külliye’de. Bakanların herhangi bir harcamayı yapma dur deme yetkisi yok. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın görevi borç para bulmak ve Külliye’nin eline teslim etmek. Ya da vergi toplayıp Külliye’nin eline teslim etmek. Freni olmayan bir sistemden bahsediyoruz. Onun için bütçe açığı artıyor, onun için fren tutmuyor. Ve bu yapılan vergi artışları da piyasanın gerçekleriyle uyumlu artışlar değil. Biz vergi oranlarını düşürdük ve daha fazla vergi topladık. Katma Değer Vergisi’ni hatırlarsanız radikal bir kararla ihtiyaç piramidindeki gıda için giyim için, eğitim için, sağlık için yüzde 8’e indirdik radikal bir kararla. Maliye bürokrasisi o zaman epey bir itiraz etti. Ben bastırdım. Bu sektörlerin hepsi küçük küçük firmalardan oluşan sektörler. Zaten denetleyemiyorsunuz. Denetlenemeyen ve küçük küçük firmalardan oluşan sektörde zaten kayıt dışı var. Hiçbir şey olmaz dedim. Ve yaptık, indirdik. Vergi tahsilatı düşmedi tam tersine arttı. Bakanlıklar icra birimidir dendi. Külliyede politika kurulları oluşturuldu. Kurulların hepsinin başkanı da cumhurbaşkanı. Çünkü ne diyor? Her şey benim diyor. Bakanlıklar sadece uygulayacak bunu diyor. Politika kurullarının hangisine kaç defa başkanlık yapmış? Kaç defa oturmuş eğitim çalışmış şimdiye kadar? Yok. O kadar sahipsiz ve o kadar başıboşluk var ki gerçekten çok üzücü. “