Avrupa Konseyi Gençlik Delegesi Enes Hocaoğulları, İmamoğlu konuşması gerekçe gösterilerek tutuklandı.
Avrupa Konseyi Gençlik Delegesi ve LGBTİ+ aktivisti Enes Hocaoğulları, bugün (6 Ağustos 2025) Ankara Esenboğa Havalimanı’nda Türkiye’ye giriş yaptığı sırada gözaltına alındı. Hocaoğulları hakkında; gözaltına alınıp tutuklanan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu ve tutuklu belediye başkanları için Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşması gerekçe gösterilerek “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” ve “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” suçlamasından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma yürütülüyordu.
Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi’nin Türkiye’yi temsilen gençlik delegesi olan Hocaoğulları, savcılıkta alınan ifadesinin ardından tutuklama istemiyle Sulh Ceza Hakimliğine sevk edildi. Hocaoğulları, çıkarıldığı mahkeme tarafından tutuklandı.
T24’ün bildirdiğine göre; Hocaoğulları’nın tutuklanması hakkında konuşan Avukat Mahmut Şeren, Hocaoğulları’nın yurtdışından Türkiye’ye dönmesine rağmen kaçma şüphesi nedeniyle tutuklandığını söyledi. Şeren, Hocaoğulları’nın Kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen “yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçlamasıyla tutuklanması hakkında, “Şimdiye kadar gazetecilerin yaptıkları haberler bahane edilerek gazetecilere susturmak amacıyla kullanıldı. Bunun yanında muhalifleri, hak savunucularını, çeşitli sivil toplum aktörlerini susturmak için de kullanılıyor. Bu yasanın bütün amacı buydu zaten” dedi.
Hocaoğulları, 30 Mart’ta Avrupa Konseyi’nde yaptığı konuşmasında CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması ve öğrenci protestolarındaki polis müdahaleleri hakkında konuşmuş, konseyi harekete geçmeye çağırmıştı. Hocaoğulları’nun konseyde yaptığı konuşma şöyle:
“Ekrem İmamoğlu, Buğra Gökce, İlker Caniklioğlu, Zeynep Kuray, Enes Hocaoğulları. Bunların sadece isim olduğunu düşünebilirsiniz ama bunlar birer hikâye. Bu ay Türkiye’deki demokratik gerilemeden etkilenen insanların hikâyeleri.
Nereden mi biliyorum? Benim adım da onlardan biri. Geçen hafta sokaklarda, bu hafta Saray’da demokrasi mücadelesi veriyordum. Türkiye’den seçilmiş değerli delegelerin görüşlerini dinledik ve yılların deneyimine sahip karar vericiler olarak onların yorumlarını dinleyebildiğim için kendimi şanslı hissediyorum.
Ancak benim durum değerlendirmem, yıllarca görevde kalmamdan değil, sokaklardan geliyor. Polis güçlerinin bize biber gazı, plastik mermi ve tazyikli su da dahil olmak üzere orantısız bir vahşet uyguladığı ilk günden beri oradaydım. Akranlarımın gözaltına alınıp sokaklarda arandığı anlarda da oradaydım.
Değerlendirmem, dediğim gibi, bir makamdan gelmiyor ama Saray’da geçirdiğim bu üç gün boyunca, Türkiye’de olup bitenlerin farkındayız, yakından takip ediyoruz ve hatta Türkiye bile uluslararası hukuk standartlarına tabi gibi birçok söz duydum. Görünüşe göre değil. Ya da tabi olmanın farklı tanımları var.
Geçtiğimiz hafta içinde gördüğüm tüm insan hakları ihlallerinin, muhtemelen çoğunuzun bir yılda görmediği, insan hakları ihlalleri olarak değerlendirilmesi gerektiğini ısrarla vurguluyorum. Gençlik delegesi olarak o hafta neler öğrendiğimi anlatayım. Gençlik artık yeter.
Artık yeter, özgürlüklerimizi geri kazanmak için sokaklara çıkmaya hazırız. Korkmayın, ne mesaj vereceğinizi bilmiyorsunuz. Mesaj hazır.
Gençlikte yatıyor. Tek yapmanız gereken bu mesajı alıp bizi dinlemeyen karar vericilere iletmek. Size şunu söyleyeyim, hem konuşmam hem de Türkiye’de demokrasiyi kurtarma konusunda zamanımız tükeniyor.
Eğer bir uyanış çağrısı arıyorsanız, işte bu. Teşekkürler.”