Çözüm sürecinin en önemli aktörlerinden olan eski Meclis Başkanı Bülent Arınç’a göre Hakan Fidan, İbrahim Kalın, Ali Yerlikaya veya başka bir heyet yeni süreci iktidar adına yürütebilir. Arınç, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin çağrısı için de “Öcalan çağrı yapsın diyorsanız, bunun içini doldurmalısınız" dedi.
2013-2015 yıllarında çözüm sürecinin önemli aktörlerinden, eski TBMM Başkanı Bülent Arınç, MHP lideri Devlet Bahçeli’nin DEM Partililerle selamlaşmasıyla gündeme gelen ‘yeni çözüm süreci’ hakkında dikkat çekici açıklamalar yaptı.
Artı Gerçek’ten İrfan Aktan’a konuşan Arınç, “Çözüm süreci denen sürecin aynı içerik ve isimle tekrarlanması mümkün değil. Bu artık lanetli bir kavram haline geldi. O yüzden Mevlana’nın tabiriyle şimdi ‘yeni bir gün, yeni şeyler söylemek lazım.’ Dolayısıyla ‘barış süreci’, ‘çözüm süreci’ gibi artık demode olmuş veya kullanılıp bir kenara atılmış ve bana göre örgütün ihanetiyle sonlanmış süreci bir kenara atıp yeni argümanlarla, yeni bir diyalektikle, yeni bir stratejiyle ülkedeki bu ikiliğin, bu üçlüğün ortadan kaldırılmasına ihtiyacımız var. Gerçekten huzura kavuşmamız için bu gerekiyor. Tabii bunun dinamiklerini ayrıca konuşuruz” ifadelerini kullandı.
Devlet Bahçeli’nin “en az iki senedir”, “HDP kapatılmalıdır”, “HDP’yi kapatmıyorsa Anayasa Mahkemesi kapatılmalıdır”, “DEM Parti kapatılmalıdır”, “DEM’in milletvekillerine maaş verilmemelidir” dediğini hatırlatan Arınç, inandırıcılık sorunu olduğunu söyledi. Arınç, “Sonunda çıkıp artık yeni bir sürece girdik diyor. Buna sevinmek gerekir ama, içimizde de ‘niye bu kadar zaman boşa geçti’ diye bir burukluk var” dedi.
“Evet, adına isterseniz ‘kuşkonmaz’ deyin, yeni bir sürece ihtiyacımız var” diyen Arınç, “Ama bir içeriği olsun” diye de ekledi.
15 Temmuz’dan sonraki Gülen cemaatine yönelik soruşturmaları hatırlatan Bülent Arınç, Şunları söyledi: “Sluslararası hukuka da, kendi anayasamızın 38’inci maddesine göre de, herhangi bir insana örneğin ‘hırsız’ bile diyebilmek için, onun hakkında hırsızlıktan dolayı kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı gerekir. E, terörist çok daha ağır bir suçlama. Ahmet Türk hakkında sabıka kaydına giren bir ‘terörist’ hükmü yok. Siz nasıl ‘terörist’ diyorsunuz bu insanlara?
Şu anda cezaevinde bulunan pek çok insan için de bu tür suçlamalar yapılıyor. Hele 15 Temmuz’dan sonra… Elbette hain darbe girişiminin bizzat içinde yer alanları kastetmiyorum ama, bulunduğu yerde imamlık, doktorluk, akademisyenlik yapmış insanlar da terörist suçlaması ithamı altında kalıyor. Ondan sonra Avrupa Parlamentosu’ndan bir milletvekili, kürsüden mizah yaparak diyor ki, ‘Türk yetkililerden aldığımız bilgilere göre Türkiye’de neredeyse üç milyon terörist varmış.’ Bunlar bizim için iyi şeyler değil. Bu ülke güçlü ve en büyük sorunlarını bile halkla iç içe çözebilmiş bir ülke. Niye kendi insanımızı bu kadar suçladıktan sonra, günün birinde ‘canım onları bir kenara bırakalım da, bundan sonraki yolumuza bakalım’ diyoruz? İyi, bakalım.”
Yeni bir çözüm süreci olması halinde hangi aktörlerin devreye girebileceği konusunda ise Arınç, “İşin dinamiklerini bilen; Hakan Fidan şu an Dışişleri Bakanı’dır, İbrahim Kalın geçmişten beri çalıştığımız bir insandır. Belki Ali Yerlikaya… Veya bütün bunların dışında isimlerden oluşan bir heyet bu işi iktidar adına götürebilir ve sonuç olumlu olur. Millet buna hazır” dedi.
MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a “örgüt silah bıraksın çağrısı yap” açıklamasını da değerlendiren Arınç, “Sayın Bahçeli, ‘Öcalan ilan etsin’ diyor da, Öcalan zaten 2013 Diyarbakır Newroz’unda ‘silahları bırakın ve çıkın’ dedi. Öcalan o zaman bunu söyledi ama arkasından olanı gördük. Şimdi tekrar Öcalan’ı asıl faktör olarak mı kabul ediyoruz, bundan tam emin değilim. Tabii Kandil’i muhatap almayacağımıza göre, Kürt siyasetinin temsilcisi olarak DEM Parti var, HDP de kapatılmadı, o da var. Keza Demokratik Bölgeler Partisi var. Onların bu konuda ne diyeceğini bilmiyorum. Bir de Öcalan’ın son durumunu gerçekten bilmiyorum” dedi.