Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı hedef alan tehdit içerikli sözler sarf ettiği iddiasıyla tutuklanan gazeteci Fatih Altaylı hakim karşısına çıktı. Mahkeme heyeti duruşmayı 26 Kasım’a ertelerken Altaylı’nın tutukluluğunun devamına karar verdi.
Saat 10.55’de başlayan duruşma, Silivri Açık Ceza Yerleşkesi 2 No’lu duruşma salonunda görüldü.
Duruşmayı izleyenler arasında Fatih Altaylı’nın eşi Hande Altaylı, CHP Genel Başkan Yardımcıları Deniz Atalar, Burhanettin Bulut, CHP Milletvekilleri Sezgin Tanrıkulu, Ali Gökçek, Utku Çakırözer, Bülent Tezcan, İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Hakan Şeref Olgun, İYİ Parti Milletvekilleri Selçuk Türkoğlu, Lütfi Türkan ve Akademisyen Celal Şengör de yer aldı.
Çok sayıda gazeteci de duruşma salonunda davayı takip etti.
12.25 | Ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, Altaylı’nın tutukluluğunun devamına karar vererek duruşmayı 26 Kasım’a erteledi.
11.55 | Duruşmaya ara verildi.
11.50 | Savcılık, Altaylı’nı, tutukluluk halinin devamına, müşteki taraf Recep Tayyip Erdoğan’ın vekilinin katılma talebinin kabulüne şeklinde mütalaa verdi.
11.00 | Altaylı savunmasına başladı.
Tutuklu olma nedenini ülke için kaygılanıyor olmasından kaynaklandığını vurgulayan Altaylı, şunları söyledi:
“Bugün burada bulunmamın nedeni, bu salonda bulunan ya da bu ülkenin en ücra köyünde yaşayan çocukları, hiç tanımadığım insanların evlatlarını kendi kızım kadar seviyor, kendi kızım gibiymişçesine düşünüyor, önemsiyor, onlar için de kendi kızımmış gibi, hatta onun için kaygılandığımdan daha fazla kaygılanıyor olmam Şanslı olmayan çocukların da benim kızım kadar, çevremdeki insanların çocukları kadar şansı olabilsin istediğim için buradayım.
Onların da herhangi bir mensubiyetten, aidiyetten dolayı değil, ana babalarının kim ya da kimlerden olduğuna bakılmaksızın hayata eşit şartlarda başlamasını savunmak istediğim için, güzel, müreffeh, fırsat eşitliği olan, liyakate değer verilen bir ülkede yaşamalarını istediğim için buradayım.”
Sanık kürsüsünde bulunmaktan duyduğu şaşkınlığı dile getiren Altaylı, “Sizleri ve buradaki herkesi buralara kadar yorduğumuz için kusura bakmayın ama emin olun ben de hiç istemezdim böyle olmasını. Zaten tam olarak da anlamış değilim niye böyle olduğunu, niye burada olduğumu, niye hep birlikte burada olduğumuzu. Ve hatırladığım kadarıyla hayatımda ilk defa bir Ağır Ceza Mahkemesinde niye yargılandığımı” ifadelerini kullandı.
Meslek hayatı boyunca kimseyi tehdit etmediğini vurgulayan Altaylı, “Öncelikle şunu söyleyeyim; 40 küsur yıllık meslek hayatım boyunca, bırakın meslek hayatımı, tüm yaşamım boyunca ne benden güçsüz ne benden güçlü tek bir kişiyi bile tehdit etmedim” ifadelerini kullandı.
Sosyal medyada hedef alındığını vurgulayan Altaylı, “2,5-3 dakikalık iyi niyetli bir konuşmamın içinden 15-20 saniye kesildi, sosyal medya lincine uğradım ve Silivri’de hücreye atıldım” dedi.
Altaylı, savunmasında özetle şunları söyledi:
“Değerli mahkeme heyeti, böyle bir gazetecilik ya da yayıncılık yaptığım için bana ‘muhalif gazeteci’ diyenler var. Bu tanımlama bana ait değil. Eşim beni eleştirir, bana muhalefet midir bu? Ya da kızımın eleştirileri… Gençliğimizde, çocukluğumuzda anne babamız bizi eleştirirken bize muhalif miydiler?
Ben muhalif değilim, ben sadece ve sadece hayal etme özgürlüğünü savunuyorum, farklı hayaller kurabilme özgürlüğünü. Çünkü hayal kuramayanlar, ileri gidemez biliyorum. Demiri eritip, ilk demir kılıcı yapan Hitit Kralı da bir hayal kuruyordu, Arşimet de… İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmet de, Galileo Galilei de, Atatürk de, Einstein da, Marie Curie de… Hepsi hayalperestlerdi.
Kendisini muhalif tanımlamayı bir tercih olarak ve özgürlük kapsamında değerlendirmekle birlikte ben kendimi muhalif değil, Türkiye’nin toplumsal duygusunun merkezinde duran, durmaya çalışan biri olarak gördüm. Toplumun en ortak duygularını hissetmeye ve seslendirmeye çaba gösterdim. Hiçbir zaman lal olmadım. O yüzden de kimse beni bir ideolojinin, bir kampın, bir mahallenin adamı, temsilcisi ya da sözcüsü olarak görmedi, göremedi. Olamazdım da zaten.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Hep farklı hayaller görme hakkını savundum. İdeolojisi ne olursa olsun her iktidara makul bir süre sonra farklı hayaller de kurabileceğimizi göstermeye çalıştım. Hepsi de kızdılar bana. Yarın bambaşka bir iktidar gelse ve ben hala hayal kurabiliyorsam ya da hala varsam onlar da kızacak bana eminim. Bu yüzden de bugün, Sayın Cumhurbaşkanı’nı tehdit ettiğim iddiasıyla yargılanmak üzere karşınızda bulunmak beni hem çok şaşırtıyor hem de çok üzüyor.”