Almanya’da DİTİB camilerine saldırılarda rekor artış

Almanya'daki Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB), 2024 yılında Almanya'da camilere yönelik 175 saldırı gerçekleştiğini açıkladı. DİTİB, vakaların yüzde 84'ünün İslam düşmanlığı veya ırkçılık kaynaklı olduğunu belirtti. Kamuoyunda artan kutuplaşmanın ve aşırı sağcı ideolojilerin yayılmasının bu tür saldırılar için ortam yarattığına işaret edildi.

  • ü
  • 06 Haziran 2025
  • ü
  • Gündem

Almanya’da 900’den fazla ibadethane ve derneği ile ülkenin en büyük Müslüman çatı kuruluşu olan Diyanet İşleri Türk- İslam Birliği (DİTİB) geçen yıl ülkede camilere yönelik saldırıların istatistiklerini açıkladı.

DİTİB’in saldırıları kayıt altına alan oluşumu Ayrımcılıkla Mücadele Bürosu’nun hazırladığı rapora göre 2024 yılında Almanya’da camilere yönelik 175 saldırı gerçekleşti.

Bu rakam, vakalarda rekor artış anlamına geliyor. Merkezi Köln kentinde bulunan DİTİB, önceki yıl 137 saldırı meydana geldiğine, 2021 yılına kıyasla ise vaka sayısının neredeyse dört katına çıktığına dikkat çekti.

Elmas Topcu’nun DW Türkçe‘de yayınlanan haberi şöyle:

Din görevlilerinin doğrudan Türkiye’deki Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından gönderilmesi ve son yıllarda yetkileri genişletilen kurumun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a bağlı olması sebebiyle DİTİB’in Ankara’nın uzantısı olduğu iddialarının ortaya atılmasına neden olmuş ve kurum sert eleştirilere maruz kalmıştı.

Son yıllarda kendilerine ve diğer Müslüman cemaatlere yönelik dilin sertleşmesi ve akabinde saldırıların artması üzerine de DİTİB çatısı altında bir ‘Ayrımcılıkla Mücadele Bürosu’ kurdu ve saldırıları kayıt altına almaya başladı.

DİTİP’in bir camisine gönderilen ‘Müslümanlar dışarı’ yazısı

CAMİLERE YÖNELİK SALDIRILARDA YENİ REKOR

DİTİB raporuna göre kayıt altına alınan vakalardan 117’sini e-posta ve mektup yoluyla yöneltilen hakaret, tehdit ve küfür gibi sözlü saldırılar oluşturuyor. Ayrıca 25 maddi hasar, 10 cami duvarlarının boyanması, ayrıca tehdit ve diğer saldırı vakaları kayıt altına alındı. Vandalizm, hırsızlık ve kundaklama gibi suçlar dışında anayasaya aykırı ve terör bağlantılı sembollerin kullanılması da DİTİB’in raporunda yer aldı.

DİTİB, saptadığı vakaların yüzde 84’ünün İslam düşmanlığı veya Müslümanlara yönelik ırkçılık kaynaklı olduğunu açıkladı. Toplam 175 saldırıdan 168’i DİTİB derneklerine bağlı cami ve cemaatlere, 2 saldırı da İslam Toplumu Milli Görüş’e (IGMG) yönelik olarak gerçekleşti. Beş saldırıda da farklı dernekler hedef alındı. Toplamda ise tüm vakaların yüzde 96’sının DİTİB ibadethaneleri ve derneklerine yönelik olduğu belirtildi.

DİTİB raporuna göre kayıt altına alınan vakalardan 117’sini e-posta ve mektup yoluyla yöneltilen hakaret, tehdit ve küfür gibi sözlü saldırılar oluşturuyor. DİTİB raporuna göre kayıt altına alınan vakalardan 117’sini e-posta ve mektup yoluyla yöneltilen hakaret, tehdit ve küfür gibi sözlü saldırılar oluşturuyor.

NEDEN ARTIŞ GÖRÜLÜYOR?

Raporda, kamuoyunda artan kutuplaşmanın ve aşırı sağcı ideolojilerin yayılmasının bu tür saldırılar için ortam yarattığına işaret ediliyor. Göç, din ve güvenlik konularında giderek “daha zehirli hale gelen” kamusal tartışmaların, vakaların arka planı analiz edilirken dikkate alınması gerektiği vurgulanıyor.

Özellikle Hamas’ın İsrail’e yönelik bin 200 kişiyi öldürdüğü ve 250’den fazla kişiyi rehin aldığı 7 Ekim 2023 saldırılarından bu yana Müslüman cemaatler üzerindeki baskının arttığı ve onlara yönelik söylemlerde sertleşme gözlemlendiği de aktarıldı.

Raporda belirtilen çok sayıda olayın, söz konusu siyasi gelişmelerin toplumsal gerilimler olarak yerel düzeydeki yansıması olduğu analizi de yapıldı.

EYALETLERE GÖRE SALDIRILAR

16 eyaletten oluşan Almanya’da geçen yıl kayda geçen saldırıların çoğu, Türkiye kökenli ve Müslüman ülkelerden gelmiş nüfusun yoğun olarak yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya (KRV) eyaletinde kayıtlara geçti. Saldırıların yüzde 82’sinin bütün büyük Müslüman çatı kuruluşlarının merkezlerinin de bulunduğu ve gösterişli, büyük ve minareli camilerin de yoğun olduğu, görünürlüğün yüksek hissedildiği bu eyalette gerçekleştiği dikkat çekti.

KRV’yi açık ara farkla, 10 vaka ile güneydeki Baden-Württemberg, onu 7 vaka ile ekonominin başkenti kabul edilen Hessen eyaleti izledi. Güneydeki varlıklı eyalet Bavyera ve kuzeydeki Aşağı Saksonya ise üçer saldırı ile söz konusu eyaletleri takip etti.

DİTİB Ayrımcılıkla Mücadele Bürosu Başkanı Dr. Zekeriya Altuğ, saldırıların çoğunun Türkiye ve Müslüman ülkelerden gelen göçmen kökenlilerin yoğun yaşadığı Kuzey Ren-Vestfalya’da meydana gelmesinin özellikle endişe verici olduğunu vurguladı.

18 milyon nüfusa sahip eyalette göç geçmişi olan nüfusun sayısı 5 milyon 560 bin. 2023 itibarı ile KRV’de ikamet eden 3 milyon 260 bin de yabancı ülke vatandaşı bulunuyor. Etnik, kültürel ve dini çeşitliliğin bu kadar yoğun ve köklü olduğu eyalette görülmesi endişeleri artıran önemli bir faktör.

Altuğ, ayrıca “7 Ekim’den bu yana görünürlük, şeffaflık ve diyalog çalışmalarının İslam ve Müslüman düşmanlığına karşı koymaya yeteceği beklentisi de artık geçerli değil. Genelleştirilmiş antisemitizm suçlamaları da cemaatlerimizi hedef alıyor ve toplumumuzu bölüyor” şeklinde eleştirel de konuştu.

AYRIMCILIĞIN TOPULMA VERDİĞİ ZARAR

Dr. Altuğ, yaşanan saldırı vakalarının cemaatlerin, ailelerin ve üyelerinin “kalplerinde de kırılmaya neden olduğunu” vurgulayarak yaşananların kendilerini alarma geçirmesi gerektiğini söyledi. Altuğ, “Müslümanlar artık toplumsal gerilimlerin paratoneri olarak hizmet etmemelidir” ifadelerini kullandı.

Rapordaki çok sayıda örneğin barbarlığın, kışkırtmanın ve şiddetin Müslüman cemaatlerinin dini yaşamı ve psikolojik güvenliği üzerindeki etkilerini de aktaran DİTİB Ayrımcılıkla Mücadele Bürosu Başkanı Altuğ, siyaseti, medyayı ve toplumu kararlı tepki vermeye çağırdı ve somut siyasi önlemler de talep etti: Müslüman kurumlarının daha iyi korunması, daha tutarlı cezai kovuşturma ve Müslümanlık karşıtı nefretle bilinçli bir sivil toplum yüzleşmesi.

‘KAZANIMLARI YOK ETMENİN EŞİĞİNDEYİZ’

Altuğ, şöyle devam etti:

“Camilere yönelik saldırılardaki artış bizi büyük endişeye sevk etmekte. Bu durum, hem antisemitizm hem de özellikle İslam düşmanlığı açısından nasıl zehirli bir toplumsal atmosferde yaşadığımızı yeniden açıkça gösteriyor. Mevcut durum, Hanau terör saldırısı öncesinde bile daha tehditkar değildi. Yıllardır süren diyalog çalışmalarında güçlükle elde ettiğimiz kazanımları yok etmenin eşiğinde olduğumuz da ortadadır.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com