Gazeteci Sedat Bozkurt, "Muhtemelen Gürlek de göreve başlamadan önce Adalet Bakanı’na değil, Cumhurbaşkanı’na giderek -en yüksek amiri olarak- talimatlarını almıştır. İstanbul’a bir liste ile gelmiş olma ihtimali yüksek. İlk sırada Esenyurt olduğunu anladık. Bakalım listede başka neler var." dedi.
Gazeteci Sedat Bozkurt, Adalet Bakanlığı yardımcılığı görevinden İstanbul Başsavcılığı’na atanan Akın Gürlek’in İstanbul’a bir liste ile gelme ihtimalinin yüksek olduğunu belirterek, “İlk sırada Esenyurt olduğunu anladık. Bakalım listede başka neler var.”dedi.
Bozkurt, yargı eliyle siyasetin dizayn edilmesinin yeni bir durum olmadığına işaret ederek, “Millî Görüş ile Kürt siyasetinin de önü hep yargı kararları ile kesilmeye çalışılmıştır. Necmettin Erbakan siyasi hayatının önemli bir kısmını siyasi yasaklı olarak geçirmiştir. Ama bu onun siyaset yapmasının engelleyememiştir. Kürt siyasetinde de mecburi, mutlak uğranması gereken bir durak gibidir cezaevleri ve siyasi yasaklar.” ifadesini kullandı.
Erdoğan’ı bugün bu kadar güçlü biçimde Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturtan, haksız hukuksuz bir şiir okuduğu için verilen yargı kararı olduğunu hatırlatan Bozkurt, Kısadalga’daki yazısında şu ifadelere yer verdi: “AKP’nin kurulmasının nedeni de 4 yılı bile dolmadan Fazilet Partisi’nin kapatılmasıdır. Bu her iki karar da siyaseti dizayn etmek isteyen ve o dönem devlet gücünü elinde bulunduranların ürünüdür. O dönemin siyasi iktidarının ya da iktidarlarının bu kararlarda dahli var mı? Bu muallak. Bence yok. Ama kendilerini devlet yerine koyarak hareket edenlerin yaptıklarının sonuçlarına bakıldığı zaman hiç de istedikleri gibi olmadığını net görüyoruz.”
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Siyasetin etkisiyle alınan kararları tek sıralayan Bozkurt, “Selahattin Demirtaş, Can Atalay ve Osman Kavala davalarında yargının nasıl kontrol edildiğine bazen de anlık değişen kararlarla tanıklık yaptık. Bu kurguyu sıradan bir bürokratik hiyerarşik yapıyla gerçekleştirmeniz mümkün değil” dedi.
Akın Gürlek’in hakim olarak görev yaptığı dönemde verdiği kararlarla çok tepki çektiğine işaret eden Bozkurt, yazısına şöyle devam etti: “Akın Gürlek daha önceki uygulamaları ile çok tepki çekmişti. Biraz unutulması biraz da “ödüllendirilmesi” için Adalet Bakan Yardımcısı yapıldı. Şimdi tekrar o çok eleştirildiği İstanbul Başsavcılık makamında. Bu atamalardan Adalet Bakanı’nın haberi, önüne imzalaması için kararname geldiği zaman olur. Muhtemelen Gürlek de göreve başlamadan önce Adalet Bakanı’na değil, Cumhurbaşkanı’na giderek -en yüksek amiri olarak- talimatlarını almıştır. İstanbul’a bir liste ile gelmiş olma ihtimali yüksek. İlk sırada Esenyurt olduğunu anladık. Bakalım listede başka neler var.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Ekrem İmamoğlu hakkında verilen ve siyasi yasak talep edilen hukuk ile ilgisi de bulunmayan dava 23 aydır İstinaf’ta bekliyor. En karmaşık dosyaların bile bekleme süresi 24 ay. İmamoğlu’nun dosyası karmaşıklar arasında değil. Her an karar bekleniyor. Sonucu da belli gibi.
Güçler ayrımına dayalı demokrasilerde bağımsız yargının denetleme alanı hayli fazladır. Keyfi davranmasını önleyen sınırları da vardı. AKP hep iktidarda iken hakkında açılan kapatılma davasından kendisine bir mağduriyet çıkarır. Ve bunu “vesayetçi” uygulama olarak eleştirir. AKP denetlenmekten hoşlanmayan bir kadro tarafından yönetiliyor. Oysa Trump ABD başkanı iken yargı denetime hem de birkaç kez çok da ağır ithamlarla muhatap oldu. Başkanlık sistemi ona yargı karşısında sonsuz bir denetimsiz alan tanımıyor. Oysa burada yargı, yürütmeyi denetleyemediği gibi ona mutlak bağlı bürokratik bir yapı olarak politik faydalar üzerinden çalışıyor. YSK da bunun en somut örneklerindendir.
Adalet Bakanı’nın kabullenmekte zorluk çektiği uluslararası endekslerde Türkiye’deki yargının hali net bir biçimde ortaya çıkıyor. AİHM kararların uygulanmaması ve bu nedenle Avrupa Konseyi’nin sürekli yaptırımı, hatta ihracı konuşması boşa değil.
Uluslararası Demokrasi ve Seçim Yardımı Enstitüsü’nün 2023 yılı raporuna göre Türkiye, “hukukun üstünlüğü” kategorisinde 173 ülke arasında 148. sırada. Avrupa’da ise Rusya’nın gerisinde ve sadece Belarus’un ilerisinde.
Politik niyetlerle yargı kararlarını eleştirerek iktidara gelenler, politik faydayla oluşan yargı kararlarıyla iktidarlarını sürdürmek ve güçlerini mutlaklaştırmak istiyorlar. Cellat ile kurban olma arasındaki, o geçilemeyen, kat edilemeyen ince çizgi de tam burası…”