İngiltere merkezli Statewatch tarafından hazırlanan raporda, AİHM Yalçınkaya kararının Türk yargısında sistematik problemlere yol açtığına işaret edildi.
Hukukçular Dr. Emre Turkut ve Ali Yıldız, ByLock şifreli uygulama programını kullandıkları için yargılanan kişilerin davalarında yaşanan insan hakları ihlallerini raporlaştırdı.
Rapor, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Yalçınkaya/Türkiye davasında verdiği ve bir kişinin şifreli mesajlaşma uygulaması ByLock kullanması nedeniyle mahkum edilmesinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) bazı temel maddelerini ihlal ettiğine hükmettiği Eylül 2023 tarihli kararının detaylı bir incelemesine de yer veriliyor.
2016 yılında Türkiye’de yaşanan darbe girişiminden bu yana, aralarında kamu görevlileri, polis memurları, akademisyenler, avukatlar, hâkimler, savcılar, iş insanları ve hatta üniversite öğrencileri ve ev hanımlarının da bulunduğu 90.000’den fazla kişi, Signal ve Telegram benzeri herkese açık şifreli bir mesajlaşma uygulaması olan ByLock’u kullandıkları iddiasıyla görevlerinden uzaklaştırıldı / tutuklandı / mahkûm edildi.
Yalçınkaya davasında AİHM Büyük Dairesi, Türk makamlarının AİHS’nin 6(1) (adil yargılanma hakkı), 7 (kanunsuz suç ve ceza olmaz) ve 11. (toplantı ve dernek kurma özgürlüğü) maddelerini ihlal ettiğine hükmetmiş ve ihlallerin “sistemik” nitelikte olduğunu ve potansiyel olarak 100.000’den fazla vakayı etkilediğini açıkça ortaya koymuştu.
Raporda ilk olarak ByLock veri setinin Türk savcılık makamları tarafından sanıklara karşı nasıl manipüle edildiğine dair önemli bilgiler sunuluyor. Yalçınkaya kararının yanı sıra AİHM ve diğer organlar tarafından ByLock kovuşturmalarına ilişkin verilen diğer kararların detaylı bir analizine yer veriliyor.
Raporda, Yalçınkaya kararının tam olarak uygulanabilmesi için Türk makamlarına yönelik şu tavsiyelerde bulunuldu. Tavsiyeler arasında Yalçınkaya kararının nesnel niteliği dikkate alınarak, ByLock delillerinin yasal işlemlerde yeniden nitelendirilmesine ihtiyaç olduğu belirti. MİT’in bilgileri elde ediliş şeklinin yeniden incelenmesi, potansiyel olarak aklayıcı kanıtların incelenmesi; ve ByLock materyalindeki boşlukların giderilmesinin gerekli olduğu vurgulandı. Raporda, ByLock kullanımına ilişkin verilecek kararların Türk yargısının bağımsızlığının şekillenmesinde büyük önem taşıdığına işaret edildi.
Son dönemde dijital delillere dayanan yargılamaları artığına işaret edilen raporda, “Bu şifreli araçlar, dijital şifreli verilerin yasallığı ve bütünlüğü, bilirkişi kanıtlarının güvenilirliği ve temel ceza ilkelerine bağlılıkla ilgili soruları gündeme getirmiştir Dünya genelinde ceza yargılamalarında dijital delillerin kullanımı hızla artarken, bu rapor hükümetler, yargı organları ve hukuk uygulayıcıları için ceza yargılamalarına getirdiği değişikliklerin insan hakları standartlarına zarar vermemesini sağlamaya yönelik bir hatırlatma niteliği taşımaktadır.”denildi.
Raporun yazarlarından Dr. Emre Turkut şunları söyledi: “Bulgularımız, adil yargılanma hakkının sağlanması ve insan hakları standartlarının korunması için Türk yargı sisteminde acilen reform yapılması gerektiğinin altını çizmektedir. Raporumuzda özetlenen tavsiyeler bu amaca ulaşma yolunda somut adımlar sunmaktadır.”
Raporun eş yazarı Ali Yıldız ise şunları söyledi: “Büyük Daire’nin Yalçınkaya kararı, AİHM tarihinde bugüne kadar verilmiş en önemli ve etkili karar olabilir. Kararda da belirtildiği üzere, bu karar AİHM’de bekleyen 8000 dava ve açılacak 100.000 dava için doğrudan uygulanabilir niteliktedir. Bu nedenle Yalçınkaya kararının tam olarak uygulanmasını sağlamak hem ilgili kişiler hem de Avrupa Konseyi insan hakları mekanizması için büyük önem taşımaktadır.”
Statewatch Direktörü Chris Jones şunları söyledi: “Bu rapor, Ali ve Emre’nin Türk makamlarının Gülen Hareketi destekçisi olduğu iddia edilen kişileri tespit etmek için hak ihlallerine yol açan bir algoritma kullanmasına ilişkin 2022 yılında yayınladığımız analizi takip etmektedir. Bu algoritmada olduğu gibi, Türk makamlarının ByLock uygulamasının kullanımına yönelik yaklaşımı da binlerce kişinin haklarını zedelemiş ve AİHM’in de tespit ettiği üzere, Türk yargısında sistemik sorunlara yol açmıştır. Bu rapor, AİHM’in ceza yargılamalarında dijital delillere ilişkin tutumunun değerli bir analizini sunmaktadır – bu tutum, Türkiye’de haksız mahkumiyetle karşı karşıya olanlar için çok değerli olmakla birlikte, Avrupa’daki diğer birçok ülke için de geçerlidir.”
Yazarlar Hakkında: Dr. Emre Turkut uluslararası bir hukuk akademisyeni ve hukuk danışmanıdır. Ali Yıldız, Ankara ve Brüksel Barolarına kayıtlı bir avukat. Her ikisi de insan hakları hukuku alanındaki uzmanlıkları ve titiz araştırma ve savunuculuk yoluyla adaleti sağlamaya olan bağlılıklarıyla tanınıyor.
Statewatch, sivil özgürlükler, insan hakları ve demokratik standartlar konusundaki tartışmaları, hareketleri ve kampanyaları bilgilendirmek için eleştirel araştırma, politika analizi ve araştırmacı gazetecilik üretir ve teşvik eden bir kuruluş. Faaliyetlerine 1991 yılında başlayan Statewatch’in merkezi Londra’da.