AİHM, Hozan Canê davasında Türkiye’yi tazminata mahkûm etti

Kürt sanatçı Hozan Canê’nin başvurusunu karara bağlayan AİHM, 'düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini' belirterek Türkiye'yi tazminata mahkûm etti. Canê, CB'ye hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanmış ve Türkiye’deki hukuk yolları tüketildiği için 2021 yılında AİHM'e başvurmuştu.

  • ü
  • 09 Ekim 2024
  • ü
  • Gündem

Kürt sanatçı Hozan Canê’nin başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ni (AİHS) ihlal ettiğine hükmetti.

Cumhurbaşkanı’na hakaret ettiği gerekçesiyle yargılanan ve Türkiye’deki hukuk yolları tüketildiği için 2021 yılının Mart ayında AİHM’e taşınan davadaki “Hak ihlali” kararı sonrası Velev’in sorularını yanıtlayan Canê’nin avukatı Newroz Akalan, “Hozan Canê Türkiye’de iki davadan yargılanmıştı.

Bunlardan biri de Cumhurbaşkanına hakaret davasıydı. Davaya konu olan olay ise müvekkilimin sosyal medyada ‘like’ yaptığı bir karikatürdü. Bu dava sonuçlandı ve ceza verildi. Hükmün açıklanmasının ileri bırakılması kaydıyla ertelendi. Yaptığımız itirazlar Anayasa Mahkemesi (AYM) dahil reddedildi” dedi.

AİHM’DEN HAK İHLALİ VE TAZMİNAT KARARI

Türkiye’deki hukuki yollardan netice alınamayınca davayı MLSA işbirliği ile AİHM’e götürdüklerini kaydeden Akalan, AİHM’in “Düşünce ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiği” yönünde karar verdiğini ve Türkiye’yi tazminata mahkûm ettiğini belirtti.

Avukat Akalan, AİHM kararıyla birlikte müvekkili Hozan Canê’nin dosyası ile davanın yeniden görülmesi ve beraat kararı için harekete geçeceklerini sözlerine etkiledi.

‘KARARA ÇOK SEVİNDİM, ESAS HAKARETE BEN MARUZ KALDIM’

Karar sonrası Velev‘e konuşan Hazan Canê,  “Karara çok sevindim. Mazlumdum, haklıydım. Esas hakarete ben maruz kaldım. Çektiğim işkenceler ve hukuksuzluklar bana kaldı. Diğer davalarımı da AİHM’e götüreceğim. Bu sonucun diğer mazlum insanların davaları için emsal olmasını diliyorum. Bu vesile ile hukuk savaşımda yanımda olan avukatlarıma çok teşekkür ediyorum. Bundan sonraki davalar için de iyi bir çalışma sürdüreceğime eminim” dedi.

‘ERDOĞAN’A HAKARET ETMEDİM, AİLE TERBİYEMİZ MÜSADE ETMEZ’

24 Haziran 2018 seçimlerinde HDP’nin çalışmalarına katılmak üzere gittiği Edirne’den İstanbul’a dönmek üzereyken gözaltına alınan ve uzun tutukluluk sürecinden sonra serbest bırakılan Kürt sanatçı Hozan Canê’nin, verdiği bir söyleşide bu konuya da değinmişti.

Cumhurbaşkanına ve Atatürk’e haraketle suçlanınca şaşkınlığını gizleyemediğini belirten sanatçı, şunları kaydetmişti:

“Öyle bir şey yoktu. Hele Atatürk’e hakaret… Ben saygı duyuyorum, ülkesine gerçekten iyi şeyler yapmış. Olmuş bitmiş, minnetim yok. Hem benim aldığım aile terbiyesinde ölüye hakaret, sövmek yok. Yani isterse yüz yıl versinler…

Erdoğan’a da hakaret etmedim. Ama bir buçuk yıl ceza aldım. Erdoğan’ın yer aldığı (eleştirel) bir karikatürü beğenmişim. Hakaret de bu. Ben Erdoğan’a da sövmedim, benim aile terbiyem izin vermez. Yani onların İçişleri Bakanı kendi halkına, vekillerine çok çirkin sözler söylüyor, onların aile terbiyesidir. Bizim aile terbiyemizde Erdoğan’a da, kimseye de sövmeyiz. Ağır eleştiriler yaparız, ama öyle sövme, küçük düşürme, hakaret etme anlamında bir terbiye görmedik biz.”

VEYSEL OK, KARARIN ÖNEMİNİ VURGULADI

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), savunmanlığını MLSA üstlendiği müzisyen Hozan Canê’nin Cumhurbaşkanına hakaret suçundan ceza verilmesini ve hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasını ifade özgürlüğünü ihlal ettiğine karar verdi ve Türkiye’ye tazminata mahkum etti. Kararı MLSA’nın portalında değerlendiren MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, kararın önemini vurguladı.

Hozan Canê adıyla bilinen Kürt müzisyen Saide İnaç hakkında Facebook sayfasında paylaştığı iddia edilen bir karikatürde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettiği iddiasıyla 2019 yılında dava açıldı. Davaya bakan Edirne 6. Asliye Ceza Mahkemesi, “cumhurbaşkanına hakaret” suçundan İnaç’a 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezası verdi. Hükmün açıklanmasının geriye bırakan Mahkeme, İnaç’ın 5 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına hükmetti.

MLSA EŞ DİREKTÖRÜ OK: KARAR İKİ AÇIDAN ÖNEMLİ

AİHM’in Hozan Canê başvurusuyla ilgili verdiği ihlal değerlendiren MLSA Eş Direktörü Veysel Ok, kararın iki açıdan önemli olduğun belirterek şöyle devam etti: “Birincisi Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik sert ve provakatif eleştirilerin, eleştirilerin ifade özgürlüğü kapsamında olduğuna karar verildi. Cumhurbaşkanlarına yönelik eleştiri sınırının yüksek olduğunun tespiti açısından önemli. İkincisi, kişiler hakkında hükmün açıklamasını geri bırakılması kararı verilerek beş yıl boyunca onların bir nevi sansüre itilmesinde Avrupa İnsan sözleşmesinin 10. maddesindeki ifade özgürlüğüne aykırı bulundu. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının kendisini başlı başına bir sansür mekanizması olduğuna karar verdi. Bu açıdan kararı önemli buluyoruz” dedi.

İnaç’ın savunmanlığını üstlenen MLSA Hukuk Birimi, yerel mahkemenin verdiği karara karşı üst mahkemeye yaptığı itirazların reddedildi. Bunun üzerine davanın taşındığı Anayasa Mahkemesi ise İnanç’ın başvurusunu dayanaktan yoksun olduğunu gerekçesiyle kabul edilemezlik kararı verdi. MLSA İnaç’a verilen cezanın AİHS’te güvence altına alınan ifade özürlüğü hakkını engellediği gerekçesiyle AİHM’e başvurdu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesi, aralarında Hozan Canê’nin bulunduğu 4 ayrı başvuruyu “Erdoğan ve Diğerleri v. Türkiye” kararında birleştirdi. AİHM, 7 Ekim 2024’te oybirliğiyle aldığı kararla başvurucularının ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine karar verdi ve Türkiye’ye tazminata mahkum etti.

AİHM: HAGB, GEREKLİ KORUMAYI SAĞLAMIYOR

AİHM kararda, Türkiye’de ceza davalarında sıklıkla uygulanan Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması (HAGB) kararına ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “mahkûmiyet kararlarının açıklanmasının ertelenmesini öngören Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 231. maddesinin, Sözleşme ile güvence altına alınan hakların kamu makamları tarafından keyfi olarak ihlal edilmesine karşı gerekli korumayı sağlamadığı belirtilmiştir. Mevcut başvurular, bu sonuçtan ayrılmayı haklı çıkaracak herhangi bir özellik sunmamaktadır. Dolayısıyla, kararların açıklanmasının askıya alınması yoluyla başvuranların ifade özgürlüğü hakkına yapılan müdahale, Sözleşme’nin 10/ 2 maddesinin amaçları doğrultusunda ‘kanunla öngörülmüş’ değildir. Dolayısıyla, Sözleşme’nin 10. maddesi ihlal edilmiştir.”

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com