Ahmet Hakan Coşkun, "AK Parti’nin kurtuluşunun yolu, kıyasıya iç eleştiriden geçiyor. Kıyasıya iç eleştirinin yolu da iç eleştirinin önünü tıkayan şu yanlışlardan kurtulmakla mümkün" diyerek kendi önerilerini sıraladı.
Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan Coşkun, 31 Mart yerel seçimlerinde 22 yıl aradan sonra ilk kez ikinci parti konumuna düşen AKP’nin “yaptığı yanlışları” sıraladığı bugünkü yazısında “kurtuluş” için önerilerini de sıraladı.
Ahmet Hakan, “AK Parti’nin kurtuluşu: Kıyasıya iç eleştiri” başlıklı yazısında, “AK Parti’nin kurtuluşunun yolu, kıyasıya iç eleştiriden geçiyor” dedi.
“Kıyasıya iç eleştirinin yolu da iç eleştirinin önünü tıkayan şu yanlışlardan kurtulmakla mümkün” diyen Hakan, önerlerini şöyle sıraladı:
İç eleştiriden uzak duranlar, genellikle “Kol kırılır yen içinde kalır” mantığıyla hareket ediyorlar. Oysa bu mantık bir aşiret mantığıdır. Bir geniş aile mantığıdır. Bir küçük kabile mantığıdır. Yanlışların üzerine örtmeye çabalamak, AK Parti gibi büyük kitle partilerinin gerilemesine yol açar. Ayrıca unutmayalım ki: Artık kırılan kolun yen içinde kalamadığı bir çağda yaşıyoruz. Bu nedenle böyle bir korumacılık zaten işe de yaramaz.
İç eleştiriden kaçınanların, sığındıkları bir limandır bu. “Aman rakibe malzeme vermeyelim” yaklaşımı, iç eleştirinin önünü küt diye keser. Oysa iç eleştiriden kaçmak, rakibe daha büyük malzeme vermekten başka hiçbir işe yaramaz. Kıyasıya bir iç eleştiri ise rakibi malzemesiz bırakır.
İç eleştiri düşmanı bir başka yaklaşım ise şöyle şekilleniyor: “Baksana karşıtlarımıza. Nasıl da koruyorlar birbirlerini. En vahim hatayı yapanı bile sahipleniyorlar. Biz ise hemen çiğ çiğ yiyoruz.” Bu çok yanlış bir gözlem. AK Parti karşıtlarının tamamının böyle bir özelliği yok. O kesimde de vahim bir hata yapanın üzerine çullananlar çıkıyor. Bunun sayısız örneği var ortada.
Minnacık bir beldenin mahalle sorumlusunun yaptığı bir sosyal medya paylaşımının bile AK Parti iktidarına karşı kullanıldığı bir dönemdeyiz. Böyle bir dönemde partinin her kademesinde yer alan isimlerin… – Üslupsuzlukları partiye mal ediliyor. – Sorumsuzlukları partiyi aşındırıyor. – Yanlışları partiyi örseliyor. – Zevzeklikleri partiyle özdeşleştiriliyor. – Şuursuzlukları partiyi hırpalıyor. Partinin bunlara karşı kendini savunması şarttır. Yapılacak olan şeye adam harcamak denmez. Çünkü yapılması gereken, kıyasıya bir iç eleştiridir. Sorumsuzluk yapanlar, şuursuzluk yapanlar, yanlış yapanlar, zevzeklik yapanlar, üslupsuzluk yapanlar, iç eleştiri mekanizmasında lime lime doğranmalı.
Kıyasıya iç eleştirinin bir başka düşmanı ise şu anlayıştır: “Tamam. İç eleştiri yapalım ama kendi içimizde yapalım. Kamu önünde yapmayalım. Herkesin önünde yapmayalım.” Böyle bir iç eleştirinin kimseye faydası olmaz. Kamuoyunun farkında olmadığı, bilmediği, duymadığı iç eleştiri, iç eleştiri değildir. Kamu önünde gürül gürül yapılmayan iç eleştiriden, eleştiriye maruz kalan bile etkilenmez. Kamu önünde yapılmayan iç eleştiri, ne partiyi inandırıcı yapar ne de partinin kendini korumasını sağlar.