15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminde kursiyer teğmen olarak Akıncı Üssü’nde bulunan Alper Kalın’ın ailesi AİHM’e başvurdu. Kalın’ın annesi Kezban Kalın ve babası Ali Kalın, darbe girişimi sırasında henüz eğitimlerine bile başlamamış olan oğullarının, sadece üste beklediği için 24 yaşında tutuklandığını ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldığını anlattı.
Medyascope‘tan Özgecan Özgenç’e konuşan Kezban Kalın ve Ali Kalın, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında kursiyer teğmen olup tutuklanan oğulları Alper Kalın için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurduklarını açıkladı. Kalın ailesi, dokuz yılda yaşadıklarını da anlattı.
Anne Kezban Kalın, İnsan Hakları Derneği (İHD) üyesi ve “İyi ki tanımışım o insanları” dediği İHD’de Ankara Şube yöneticisi. Baba Ali Kalın ise 30 yıl görev yaptığı ordudan 2015’te jandarma astsubayı olarak emekli oldu. Ali Kalın siyasi görüşünü “Milliyetçi kökenliydim ama 2016’dan sonra siyaseti tanıdım, şimdi sosyalist bakış açısına yakınım” diye anlatıyor.
Ankara Kazanlı bir ailenin çocuğu olan Alper Kalın, asker olan babasına imrendiği için askeri okula gitmişti ve tutuklandığında 24 yaşındaydı.
Ali Kalın, oğlunun 2006’da askeri okula başladığını, İstanbul Florya’daki Hava Harp Okulu’ndan 2014’te mezun olduğunu ve ardından 2016’nın haziranına kadar İzmir Çiğli’de pilotaj eğitimi aldığını söyledi.
Alper Kalın’ın F-16 pilotu kursiyeri olarak Akıncı Üssü’ne ataması 2016 haziranının sonunda oldu. Ailesi Kalın’ın, 15 Temmuz darbe girişimi gerçekleştiğinde kursiyer teğmen olarak henüz eğitimlerine dahi başlamadığını “Toplam bir hafta Akıncı Üssü’nde bulunmadı, tanık olmaları gerekirken sanık oldular” sözleriyle anlattı.
Ali Kalın, oğlunun kendisine özendiği için asker olmak istediğini “Kendi tercihiydi. Asker çocukları genelde asker olmayı daha çok istiyor. Aslında annesi de ben de gitmesine hiç taraftar değildik ama çok ısrar edince kırmadık. Keşke kırsaydık” diye anlattı. Kezban Kalın ise oğlunun okul hayatında çok başarılı olduğuna, Ankara’nın en yüksek puanlı anadolu lisesini kazanmasına rağmen askeri okulu tercih ettiğine, diğer iki oğlunun çok farklı meslekler seçtiğine, hepsinin tercihlerine saygı duyduğuna değindi.
Çiğli’de pilotaj eğitiminde dereceye girenlerin F-16 pilotluğunu tercih edebildiğini kaydeden Kalın ailesi, oğulları Alper ile dönem arkadaşlarının haziran ayında atandıktan sonra 15 günlük atama iznine ayrıldıklarını, daha sonra ise Eskişehir’de pilotaj muayenesinde olduklarını belirtti. 15 Temmuz darbe girişiminde yaşananları Ali Kalın şöyle anlattı:
“14 Temmuz günü, Eskişehir’deyken filo komutanları perşembe günü ‘Planlı seviye tespit sınavınız var, herkes mesaide burada olacak. Muayenesi bitmeyenler pazartesi günü tekrar devam etsin’ diye mesaj atıyor. Alper 14 Temmuz akşamı geldi, 15 Temmuz sabahı Akıncı Üssü’ne mesaiye gitti. Hatta Ankara’yı bildiği için İngilizce sınavını yapacak olan öğretmeni de Alper kendi arabasıyla alıyor, sonra geri bırakıyor. Filo komutanı, yurt genelinde terör tatbikatı olduğunu, akşam 18.00’den önce orada olmasını söylüyor. Alper annesine ‘Akşam tatbikat varmış, telefonum kapalı olacak geç geleceğim merak etmeyin’ diye mesaj atıyor. Çocukların telefonlarını kilitliyorlar.”
Kezban Kalın şöyle devam etti:
“O gün askerlerin yakasındaki isimlikler toplanmış. Kursiyer gazinosundaki televizyonlar, radyolar hangarlara kaldırılmış, temizlik yaptırmışlar. Çocukların hiçbir iletişim aracı yok, ne olduğundan habersizler. Gece selalar okunmaya başlayınca ve ateş seslerini duyunca bir terslik olduğunu anlamışlar. Alper ‘Bu normal bir şey değil’ diye arabasına gidip radyodan kalkışma olduğunu duymuş. Gidip arkadaşlarına ‘Kalkışma malkışma diyorlar, ne oldu’ demiş. Onlar da ‘Bir şeye karışmayalım, en iyisi gazinoya gidip oturalım’ demişler, sabaha kadar orada beklemişler. Bunlar Alper’in ifadesinde de var, sabah bir komutan ‘Siz hâlâ burada mısınız? Hemen burayı terk edin’ demiş. Çıkarken hâlâ nizamiyede kart okutmaya çalışıyorlarmış, o kadar ki hiçbir şeyin farkında değiller.”
Darbe girişimi sırasında kursiyer teğmenlerin sadece gazinoda beklediğini, sokağa çıkmadığını ve hiçbir suça karışmadığını savunan Kezban Kalın, 16 Temmuz sabahı oğlunun eve gelişini şöyle anlattı:
“Televizyonlarda da görüyoruz ya Akıncı Üssü, merkez üssü diye. Ben çocuğumu sağ gördüm diye sadece sarıldım ona. Hiçbir şey yapmadık, sadece sarıldım. Başka hiçbir şey düşünmedik. ‘Anne biz bir şey yapmadık’ dedi. Biz onun tabii ki suçsuz olduğunu biliyoruz. Ben dedim, ‘Çok şükür sağ salim geldin ya, bizim için önemli olan bu.’ O da zaten çok korkmuştu. Rengi atmıştı. Sonuçta hepsi asker olacak kişiler ama kurs eğitimini alıyor, daha birliğine atanmadan bunlara şahit olmak onlar için büyük bir yıkım herhalde. Kimseye zarar vermemişler, silah kullanmamışlar. Bir suç olması için isteyerek, kasıtla işlemesi lazım. Bunların birliği orası, orada olmak zorunda. Suç yok ortada ama topluca yargılama ve suçsuzu suçludan ayırmadan, hepsine ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası var.”
Ali Kalın “Amaç darbe yapmak değil, ülkede bir kaos ortamı yaratıp kendilerine fırsat yaratmaktı” iddiasında bulunurken, oğlunun 11 gün sonra ifadeye çağrıldığını aktardı:
“27 Temmuz’da mesaj geldi Alper’e: ‘Askeri savcı 15 Temmuz günüyle ilgili bilgi ve görgünüze başvuracak. İvedi üsse gelin.’ O da hatta bize takıldı, ‘Tulumu falan hazırlayın, ben gideyim artık orada ifade verdikten sonra kursumuza devam ederiz. O kadar ara verdik, pilot adamın arası o kadar uzun süre olmaz’ dedi gitmeden. Öyle bir neşeyle gitti ifadeye. Biz de ifade verip dönerler diye düşündük, hiç aksini düşünmedik. İfadeye gittiğinin akşamı ihraç edildiğini gördük, telaşa kapıldık. Üç-dört gün boyunca nerede olduğunu öğrenemedik. 10 gün gözaltında kaldılar, 6 Ağustos 2016’da tutuklandılar.”
Kalın ailesi oğullarının iddianame hazırlanana kadar “Bugün yarın çıkacağız, kaldığımız yerden kursumuza devam edeceğiz” diye düşündüğünü ve bir yıl sonra hazırlanan iddianamede “darbenin planlayıcısı” olmakla suçlandıklarında şok olduklarını dile getirdi. Üç buçuk yıl süren mahkemede oğullarının yalnızca bir kez ifade verdiğini, 26 Kasım 2020’de sonuçlanan davada hakimin “vicdani kanaatle” ağırlaştırılmış müebbet cezası verdiğini söyledi.
Mahkemenin gerekçeli kararında kursiyer teğmenler için “Komutanlarının, amirlerin verdiği emirlere uydu” dendiğini söyleyen Kezban Kalın, “Aksi şansı zaten yok ama uyduğu emir ne? Silah mı kullanmış, ne yapmış? ‘Mesaiye devam edin’ demişler, onlar da mesaiye devam etmiş” dedi.
Ali Kalın ise “Komutanların ‘Şunu dövün, şunu öldürün’ diye verdikleri bir emir de yok. Sadece orada mesaide kalmışlar. ‘Mesaiye kalın’ demek suçsa, amirin suçu zaten. O emri veren amir kimse onu yargılayın, çocuklarla ne alakası var” diye devam etti.
Alper Kalın ile aynı dönemde Akıncı Üssü’ne atanan 14 kursiyer teğmen olduğunu söyleyen Kezban Kalın, “O 14 kişi daha üssü tanımıyor, komutanları tanımıyor. Onlardan biri düğün izninde olduğundan 15 Temmuz günü çağrılmadı ve bu yüzden tutuklanmadı. O kalkışma birkaç hafta önce olsa bunları yaşamayacaktık. Tamamen tesadüfle, talihsizlikle kalan 13 kişi neredeyse 10 yıldır tutuklu” diye konuştu.
Baba Ali Kalın, 82 havacı kursiyeri olmak üzere 114 kişinin yargılandığı dosyada, 95 kişiye ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verildiğini söyledi:
“Geri kalanlara müebbet verdiler. Niye müebbet verdiler, niye ağırlaştırılmış müebbet verdiler? Kıstasları neydi, onlar da belli değil” dedi. Ağırlaştırılmış müebbet cezası alanların henüz cezaları kesinleşmeden, Mart 2022’de farklı illere sevk edildiğini “Herkesin ikametine ve nüfusa kayıtlı olduğu yerlere en uzak yerlere gönderdiler. Biz Ankaralıyız, Alper’i Diyarbakır’a gönderdiler” sözleriyle anlattı.