‘Suç ortakları’ Cumhur İttifakı’nı sonlandırmak ister mi?

Cumhur İttifakı'ndaki çatırdama sesleri 31 Mart seçimlerinin bir sonucu. Halk, 31 Mart'ta Cumhur İttifakı'nın kurduğu tek adam rejiminin ipini çektiği için ortaklar arasında bu defteri en az zararla kapatmanın hesapları yapılıyor. Bakalım "suç ortakları" ittifakı sonlandırmaya cesaret edebilecekler mi?

15 Temmuz darbe girişiminin gölgesinde kurulan ve ortaklarına ortaya koydukları sermayenin çok üzerinde kazanç sağlayan Cumhur İttifakı’nın geleceği tartışılıyor. Son düzlükte ittifakın ortaklarından biri sürekli kazınırken diğerinin sürekli kaybettiği bir döneme girildi.

Büyük ortağın kaybı sadece belediyeler olmadı, siyasetteki psikolojik üstünlüğünü ve sayısal birinciliğini de yitirdi. Durum böyle olunca ortaklar arasındaki en ufak anlaşmazlık bir krize dönüşüyor. Ardından Erdoğan veya parti sözcüsü devreye girerek ortaklığın devamı yönünde mesajlar veriyor. Bu krizlerin yenilenme sıklığı ise giderek artıyor.

Siyasi analistler bu ortaklığın uzun süre devam etmeyeceğini ve bir yerden sonra kopacağını düşünüyor. Cumhur İttifakı ortaklığının basit anonim şirketi ortaklığı gibi değil ‘tek adam’ rejiminin temel ayağı olarak görülmeden yapılacak analizlerin doğru olacağına inanmıyorum. Bu ortaklığın bozulması aslında tek adam rejiminin ‘normal’ sınırlarına çekilmesi, demokratik ülkelerde olduğu gibi yargının, bürokrasinin ve basın üzerindeki baskıların kalkması demek.

Ortaklar buna hazır mı peki? Sürekli zarar eden ortak, ülkenin normalleşmesini kabullenip işlediği suçların hesabını verebilir mi? Cumhur İttifakı’nın inşa ettiği rejimde vazgeçilmez konuma gelen ve devletin bürokrasini ele geçiren küçük ortak buna ne der? Büyük ortakla birlikte işledikleri suçların yanında kendi üyelerinin son dönemde artan hukuksuzluklarını, insan tehdit etmeye, öldürmeye varan eylemlerinin hesabını verebilir mi?

SUÇLARI BİRBİRLERİNE KARŞI MI KULLANIYORLAR?

Bu küçük ortağın zaman zaman nezaket, hatta terbiye sınırlarını aşan küstahlığına niçin dayanıyor büyük ortak? Bu sorunun cevabını 15 Temmuz’dan sonra ‘devlet görevlilerinin’ işlediği suçlarda aramak gerekir. 15 Temmuz rejimini inşa eden ortaklar birlikte o kadar çok suç işlediler ki, bu suç ortaklığı onların birbirlerine sırt dönmesini engelliyor. Büyük ortağın her geçen gün artan bir şekilde küçük ortaktan kurtulma hamleleri ‘işlenen suçlar’ hatırlatılarak önleniyor.

15 Temmuz yargılamalarında kamuoyuna sızan mahkemedeki ifadelerde çok önemli iddialar yer alıyor. 15 Temmuz gecesi hayatını kaybedenleri kimin öldürdüğü niçin netleşmiyor? Darbeci olduğu iddiasıyla mahkûm edilen askerlerin silahlarından çıkmayan mermiler kimin silahından çıktı? 15 Temmuz gecesi eşini ve oğlunu kaybeden Nihal Olçok’un Bahçeli’ye yönelik yaptığı paylaştığı mesaj yaşananlarla ilgili çok önemli bilgi veriyor: “Sayın genel başkan Devlet Bahçeli, kabul ederseniz bayramda bir acı kahvenizi içmeye gelmek isterim. Belki birazda acıları konuşuruz. Hakikati, hakikatli bir biçimde. Nasip… Ben yüzükten değil ama o elinizle tuttuğunuz dosyadan ümitliyim.”

BAHÇELİ KARŞI DOSYA MI HAZIRLATTI?

Bahçeli’nin elinde tuttuğu dosyada ne var? Nihal Olçok’un eşinin ve oğlunun ölümü iddia edildiği gibi ‘özel kişiler’ tarafından mı gerçekleştirildi?

Aslında Cumhur İttifakı’nın dağılması demek milletin ekmeğine ve özgürlüğüne çökmüş ‘faşist’ ideolojinin tasfiyesi anlamına gelir. Bütün devleti ele geçirmiş bu yapının etkisiz hale getirilmesi çok kolay olmayacak. Bu kötülük ittifakını sonlandırmanın yolu muhalif güçlerin hep birlikte daha fazla demokrasi, hukuk, adalet ve ifade özgürlüğü istemesiyle mümkün. Kısacası Cumhur İttifakı’nın ana kurucusu olduğu ‘tek adam’ rejiminden kurtulmanın yolunu yerel seçimler gösterdi. İttifak’taki çatırdama sesleri de bu yüzden geliyor.

İttifakın küçük ve büyük ortakları konumlarını değiştirmeden dört yıl sonraki seçime kadar iktidarı ellerinde tutmayı planlıyor. 31 Mart’ta ortaya çıkan seçim sonucunu unutturacaklarını düşünerek halkı yeniden ‘ütmenin’ hesabını yapıyorlar. Ülkenin ekonomik durumu ve siyasetteki dinamikler ise buna izin vermeyecek kadar ‘ittifak ortakları’nın aleyhinde.

Türkiye’nin normalleşmesini isteyen muhalefetin yapacağı şey, ayrımsız, herkes için adalet, özgürlük ve insan hakkı istemekten geçer. Muhalifler küçük hesapları bir yana bırakıp bunları istediğinde ‘faşist’ rejimin kurumsal adı ‘Cumhur İttifakı’ da tarihteki yerini alacaktır.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com