Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı’nı bile korkutan karanlık: ‘Benim de diplomamı iptal ederler…’

Ekrem İmamoğlu'nun 31 yıl önceki diplomasının iptal edildiği 'karanlık' öyle bir boyuta ulaşmış ki, yaşananlarla ilgili eski bir Anayasa Mahkemesi Başkanı, "Bizim diplomalarımız 50 önceki dönemin mevzuatına uygun, bugünküne uydurup iptal ederler" demek zorunda kalıyor. Ülkede hiçbir konuda hukuk güvencesi olmadığı daha nasıl anlatılır ki...

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 31 yıl önce alınmış diplomasının ayarlanmış hukuk adamları ve üniversite yönetimi eliyle iptal edilmesi -bence- yeterince tartışılamadı, konuşulamadı. Çünkü hemen ardından İmamoğlu gözaltına alındı, apar topar tutuklandı.

İmamoğlu’nun diplomasının iptali konusu, tutuklanmasının gölgesinde kaldı. Bu tabi, şaşılacak bir durum değil; zira özgürlük kısıtlaması kazanılmış hak kaybından daha “felaket” bir sorundur. Oysa 31 yıl önce kazanılmış bir hakkında bu kadar pervasızca gasp edilmesi, ülkedeki tek bir vatandaşın dahi hiçbir hukuk güvencesinin bulunmadığının açık göstergesiydi.

Gerçi İmamoğlu karakoldaki ifadesinde, savcılıktaki ve mahkemedeki savunmalarında, “Benim 31 yıllık diplomamı iptal eden irade sizin arabanızı, arsanızı, tapunuzu, her şeyinizi alabilir” diyerek hukuksuzluğun boyunu gözler önüne sermişti. Yine de bu konu bence gölgede kaldı.

Çünkü diploma iptali, neredeyse çok partili demokratik hayata geçtiğimiz günden bu yana karşı karşıya olduğumuz en net, en belirgin ve “korkutucu” hak gasplarından biri. Öyle ki ülkedeki en üst hukuk organı olan Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) başkanlığını yapmış saygın bir emekli hukukçu bile, diploma iptalinden duyduğu ürküntüyü ifade etmek zorunda kalıyor. Anlatayım…

ARAYAN GAZETECİLERİ KİBARCA REDDETME SEBEBİ…

Sözünü ettiğim bu eski Anayasa Mahkemesi Başkanı ile Ankara’da bir ortamda karşılaştık. Alışveriş yapıyordu. Tanıyıp, hal hatır sordum: “Bu aralar ne kadar iyi olabilirsek o kadar işte…” dedi. Emeklilik günlerinde genelde evden çıkmadığını anlattı.

Söz dönüp dolaşıp son günlerde Türkiye’de yaşanan hukuksuzluklara geldi. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanıp, cezaevine gönderilmesini hatırlattım. Bazı muhabirler bu konuda görüş almak için Anayasa Mahkemesi eski başkanını aramış. Kibarca mülakat talebini şu sözlerle geri çevirmiş: “Benim diplomam 50 yıl öncesine ait. Bugün uygulanan hukukla hiçbir ilişkisi yok bizim aldığımız hukuk eğitiminin. Benim de diplomamı iptal ederler. Emekli maaşımı keserlerse evimi satmak zorunda kalırım, deyip görüş beyan etmedim.”

Günümüzde bazı hakimlerin gelen telefonlara göre karar vermesinin adalet adına utanç verici olduğunu belirtti. Meslek hayatı boyunca hiç kimsenin kendisini bir dava ile ilgili aramaya cesaret edemediğini dile getirdi.

Kalp ve tansiyon sağlığını korumak için televizyon izlemediğini de ekledi.

‘İRFAN FİDAN’A OY VEREN YARGITAY ÜYELERİNİ ÇOK YADIRGADIM’

Eski Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın bir diğer dikkat çektiği husus ise İrfan Fidan’ın İstanbul Başsavcılığı’ndan uçarak Yargıtay üyesi yapılması, oradan da Anayasa Mahkemesi üyeliğine kadar jet hızıyla yükselmesiyle ilgiliydi. Fidan’ın Anayasa Mahkemesi üyeliğine teamüllere aykırı olarak seçilmesine tepki gösteren eski başkan, “Yargıtay’da yapılan seçimlerde Fidan’ın bu durumunu bildikleri halde oy veren Yargıtay üyelerinin tavrını çok yadırgadım” dedi.

İşte ülkenin ahvali budur. Anayasa Mahkemesi’nin yaşını başını almış, evinde oturup emeklilik günlerinin tadını çıkarması beklenen bir başkanı, saygın bir hukukçu, “konuşursa” kendi diplomasının dahi iptal edileceğinden endişe ediyor.

Öyle ya, hukukçunun eğitim aldığı dönemin şartları ile bugünkü birbirinden çok farklı. İsteseler, birkaç ayarlanmış hakim ve savcı, birkaç okul yönetici, YÖK üyesi derken diplomanın iptali için göz açıp kapayıncaya kadar süreç tamamlanmış olur. “O dönem öyle değildi” deyip her şeyi yapmak mümkün…

Anayasa Mahkemesi başkanlığı yapmış olanlar bile tedirginken hangi hukuktan konuşacağız ki…

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com