Tarihin çalacağı düdük

"Hukuk dışı işler ile nameşhur, kibir abidesi, zalim ve gaddar yöneticiler, yaşadıkları müddetçe kör takipçilerinin ilizyonik inhirafı sonucu kendilerine yakışmayan hangi olumlu güzel sıfatlar ile çağrılırsa çağrılsın tarihin sayfalarında ancak tiran olarak yazılır ve karanlık ile anılır."

Kimi zaman diyeni belli kimi zaman ismine ata dediğimiz anonim sözler birçok insanın zihninde yer etmiştir. Sözlerin düşünceleri etkileme güçleri sanıldığından derindir. Özellikle atasözleri bu konuda çok etkindir. Ama çoğu zaman bu ifadelerin bize ne anlattığı üzerine düşünmez, çarpık anlamlarından hiç olmayacak şekilde etkileniriz. Halbuki birçoğu olan olayları özetleyen cümlelerden öteye gitmez. Mesela Nasrettin Hoca fıkralarından “Ye kürküm ye”, “Parayı veren düdüğü çalar”, “El elin eşeğini türkü söyleyerek arar”, “Damdan düşenin halinden damdan düşen anlar” bunlardan birkaçıdır. “Alet işler el övünür”, “Cahil cesur olur”, Böyle gelmiş böyle gider” anonim olanlardan derleme.

Olanı rapor eden kimi atasözleri en iyi ihtimalle olması gerekeni düşündürmek üzere kurgulanmıştır. Bir kısmı ise düpedüz yanlış mantığın söze gelmiş halidir. Bu yüzden olması gereken bazen hatalı kodlanır. Yanlış mantıkla kurgulanan sözlerin olmadık çağrışımlarla nesillere saçma sapan fikirler aktarmaması için bunları ata-sözlerinden ayırıp hata-sözleri diye kullanmak daha doğru olur.

Aslında şöyle bir düşünülse “ye kürküm ye” ifadesinin kılık kıyafete göre insanlara değer biçilmesini bir yandan kürke yemek yedirmek gibi abes bir iş ile yererken bir yandan da bu sıra dışı abesliğin asıl amacının insanları olması gerekeni düşünmeye davet ettiği anlaşılır. Ancak maalesef sözlere her zaman ima ettiği manalar giydirilmez.

DİLİN BÜYÜSÜ

Daha kötüsü manaları ve bize anlatmak istedikleri üzerine düşünülmeyen en özlü sözler bile zamanla toplumda yanlış, kötü bir inanış halini alabilir. Dilin büyülü güçlerinden biri de bu olsa gerek. Örneğin “Parayı veren düdüğü çalar” insanın istediği her şeye para ile ulaşacağı gibi bir yanılgıya dönüşmekle kalmayıp birçok işin ancak para ile döndüğü, parası olanın istediğini aldığı, hatta gücü de elde edeceği anlamlarına evrilir. Olumsuza çevrilmiş hali ile de parası ve gücü olmayanın istediklerinden mahrum kalacağını ima eder.

Aslında bu atasözü TDK’da “karşılığını ödediğinde insan istediğini elde edebilir” diye açıklanır. Yani hakikatte ne parası olan herkes istediği her şeyi elde eder ne de parası olmayan herkes illaki maddi kaynak gerektiren isteklerinden mahrum kalır. Hayat her zaman iyilik ve kötülük arasında gidip gelen eylemlerin neden olduğu tatlı ya da acı sürprizlerle doludur. Milyarlar verip şöyle güzel bir konutum olacak diye beklersiniz de sahip olduğunuz tek şey maruz kaldığınız emlak dolandırıcılığının baş ağrısı ve sizden alıp gittiği maddi manevi o çok kıymetli kaynaklarınız olabilir. Hayata yetim başlar fakirlik ile henüz anlamını bile bilmediğiniz bir yaşta tanışırsınız da bir hayırseverin bağışları ile hayalini kurmaya korktuğunuz okullarda okur hatta en güzel konutlarda oturabilirsiniz.

YA PARAYI VEREN DÜDÜĞÜ ÇALAMAZSA?

Basit matematik işlemlerine dayalı maddi alış-veriş denklemleri ahlak din ve hukuk ile birleşince anlaşılması zor karmaşık sonuçlar doğurur ve hayatın bin bir türlü renkleri böylece çıkar ortaya. Belki istatistiğin söylediği gibi ailesinin parası olan çocuklar istedikleri oyuncaklarla oynarken olmayanın uzaktan acı acı bakması sıklıkla yaşanan bir hadisedir ama istisnalar her zaman vakidir. Nitekim para vermese de düdük çalanlar vardır. Böyle durumlar bazen iyilik veya kötülük sonucu bazen de çok farklı nedenlerle ortaya çıkabilir. Para vermemiştir ama düdük çalar çünkü hayırsever biri tarafından hediye edilmiştir. Para vermemiştir ama yine de düdük çalar, çünkü para veren bir çocuğu darp edip elinden düdüğünü almıştır. Para vermiştir ama düdük çalamaz çünkü ya nefesi yetmiyor ya da yetisi yoktur. Bu bağlamda “Parayı veren düdüğü çalar” atasözü bazı parasını verenlerin düdüğü çalma ihtimalinin bulunduğundan öte bir anlam ifade etmez. Bu yüzden genel geçer, olması gerekeni anlatan bir kural da vazetmez. Yani ancak parayı verenler düdük çalmalıdır gibi bir kurala varılamaz. Gerçekte Nasrettin Hoca çocuklara isteklerine ulaşmak için çaba sarf etmeleri gerektiğini öğütlemiş olsa bile bugün bu deyiş yanlış yorumlanması itibariyle haddini aşan bir hata-sözden ibarettir.

Diğer yandan “Cahil cesur olur” ise tam bir yanılsamadır. Cesaret hem dinler hem de ahlak ve hukuk gibi normatif alanlarda bir erdem iken cahillik en olumlu ifade ile tehlikeli bir eksikliktir. Cahiller asla cesur olamaz. Cahilin karakteristiği illa bir sıfatla tanımlanacaksa haddini aşma, düşüncesizlik, vurdumduymazlık ve ukalalık gibi olumsuz anlamları da içeren pervasız kelimesi cahillere daha uygundur. Cahil cesur değil ancak pervasız olur. Bu pervasızlık da insanlığa hayır getirmez. Medeniyetten bihaber cahillerin pervasızlığının dünyayı zarar ziyana uğratıp kana bulaması sıklıkla görülen örneklerdir.

“KARİZMATİK LİDER” DEĞİL, “KARANLIK KARİZMA”

Hata-sözleri her zaman deyiş ve atasözlerinden çıkmaz bazen kelimeler de yanlış zamanda yanlış yerde yanlış nesnelere veya kişilere atfedilebilir. Örneğin, karizma ya da karizmatik olma olumlu, iyi, güzel sıfatlar ile bezenmiş insanların etkin çekiciliğini ifade eder. Weber’in kavramsallaştırıp sosyolojiye kazandırdığı karizmatik lider ise sıklıkla hatalı kullanılır. Kimi zaman bilerek ya da bilmeyerek baştan ayağa kötü sıfatlar ile donanmış kişilere bile atfedilir. Neyse ki sorumluluk bilinci yüksek sosyal-bilimciler iyiyi kötüden, çirkini güzelden ayırma kaygısı ile bu duruma dur deyip despot liderler için karanlık karizma kavramını üretti.

Bu bağlamda hukuk dışı işler ile nameşhur, kibir abidesi, zalim ve gaddar yöneticiler, yaşadıkları müddetçe kör takipçilerinin ilizyonik inhirafı sonucu kendilerine yakışmayan hangi olumlu güzel sıfatlar ile çağrılırsa çağrılsın tarihin sayfalarında ancak tiran olarak yazılır ve karanlık ile anılır. Bkz Hitler, Marcos, Mao, Stalin, Amin, vs…

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com