Dikkat maliyeci çıkabilir

Hangi esnafa sorsanız Maliyeci hikâyeleri anlatıyor bugünlerde. Hatta memurlar, bir iş yerinden kira alınıp alınmadığını, alınıyorsa doğru beyan edilip edilmediğini bile soruşturuyor. Bunu da sanayideki komşulara sorarak yapıyor. Aynı mesleği yapan insanların birbirlerini ihbar etmesi isteniyor.

Mart ayı dert ayı diye anılır Anadolu’da. Bağ bahçe işleri başlar, bir yandan hava kıştan bahara geçmektedir. Yazlık sebzelerin dikim zamanıdır. Bahçelerin, ağaçların bakımı yapılır. Velhasıl iş çoktur. Buna bir de algı vergi işleri eklenir. Beyannameler verilir. Bir önceki yılın hesabı görülür, görülmelidir. Bu sene Mart ile Ramazan üst üste bindi, mevcut işlere iftar telaşı ve oruç yorgunlukları da eklendi.

Ancak size anlatacağım konu bunlar değil. Evlerde ve iş yerlerinde çok konuşulan bir mevzudan bahsetmek istiyorum. ‘Maliye Memurlarımızı’ anlatacağım biraz. Neredeyse ev ev, dükkan dükkan dolaşıyor memurlar. Elbette maliye memurları iş yeri denetimleri yapabilir, vergi kaçırdıklarından şüphelendikleri mükelleflere baskınlar düzenleyebilir. İzahlar isteyip, cezalar kesebilir. Ancak şu anda yaşanan başka bir şey. Tam bir mükellef – maliyeci kovalamacası var memlekette! Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, bütçenin belini doğrultmak için bütün personeli seferber etmiş durumda.

Hangi esnafa sorsanız Maliyeci hikayeleri anlatıyor bugünlerde. Hatta memurlar, bir iş yerinden kira alınıp alınmadığını, alınıyorsa doğru beyan edilip edilmediğini bile soruşturuyor. Bunu da sanayideki, iş hanındaki komşulara sorarak yapıyor. Aynı mesleği yapan insanların birbirlerini ihbar etmesi isteniyor. Ve tabi en ilginci doğrudan evlere gidiyor Maliyeciler. Ev sahiplerini ve kiracıları sorguluyor. Daha iki gün önce bakanlık açıkladı. Toplam 425 bin konuta gidilmiş, ev ziyaretleri yapılmış ve bunların 376 bininden beyanname alınmış.

Herhalde vergi salma müessesinin tarihinde böyle bir olay hiç yaşanmamıştır. Eve kadar gidip beyanname hizmeti sunmak!

VERGİSİNİ DÜZENLİ ÖDEYENLER ENAYİ Mİ?

Bütün bu anlattıklarımız modern devletlerin genetik yapısında olan şeyler aslında. Uzun sözün kısası (borçlanmalar dışında) devletin tek gelir kaynağı vergi gelirleridir ve o gelirler toplanırsa ancak maaşlar ödenebilir, sosyal yardımlar devam ettirilebilir, kamu hizmetleri verilebilir. Hani şu ‘ödediğiniz vergi size yol, su, elektrik olarak geri dönecektir’ meselesi. Buna kimsenin itirazı yok!

İtirazlar ‘vergi meselesinin’ Türkiye’de bir türlü adil olamaması, çok kazanandan çok; az kazanandan az vergi alınmaması ve dolaylı vergiler üzerinden işin kotarılmasına yapılıyor. Vergi adaleti olmayınca vergi kaçırmak insanların gözünde meşru hale geliyor. Vergisini düzenli ödeyenlere ‘enayi’ gibi bir sıfat yakıştırılıyor. Ödemeyenler de düzenli aralıklarla affediliyor, faizleri siliniyor, ana paraları taksit yapılıyor.

Vergi verebilecek durumda olanların talebi çok net aslında. Çok kazananlar, trilyonluk işler yapan, milyar dolarlık ihaleler alanlar önce vergisini tam versin, onlara önce göstermelik ceza kesilip sonra bunlar bir kalemde silinmesin! Bu kadar basit ama bu basit olay gerçeğe bir türlü dönemediği için, küçükler de ‘ne kaçırırsak kardır’ mantığıyla çalışıyor. Zira bu ülkede her şey siyasallaştığı gibi vergi kurumu da siyasallaştı. İktidarla arasını iyi tutan mükelleflerin konforu kimsede yok! Onların ayağına taş değmiyor. ‘Yandaş’ diye nitelenen kerli ferli holding sahiplerini son yıllarda zenginler listesinde görüyoruz ama vergi rekortmenleri listelerinde göremiyoruz. Hal böyle olunca alttakiler için, ‘vergilendirilmiş kazanç kutsaldır’ sözünün hiçbir anlamı kalmıyor.

Yıllardır vergi meselesine kafa yoran uzmanlardan Dr. Ozan Bingöl, kamu harcamalarının şeffaf olmadığı durumlarda vergi politikalarının adil olmayacağını vurguluyor: “Birilerinin alın terinden vergi alıyorsunuz, imalatçı şirketin yatırıma ayıracağı kaynağa el koyuyorsunuz sonra toplanan vergileri çarçur ediyorsunuz. Kamu harcamalarında şeffaflık yoksa fakire, engelliye, dar gelirliye, çiftçiye, çocuklarımıza gidecek kaynak, delik deşik olmuş ihale sistemiyle yandaşa gider.”

BÜTÇENİN CAN SUYU DOLAYLI VERGİ VE ÜCRETLİLER

Tabi devlet, başka ifadeyle şimdinin maliyecileri bunun farkında. O vergileri asla tam alamayacaklarını biliyorlar. Artık ne koparırsak kar hesabı yapılıyor. Zaten bütçe dengeleri bu kadar sapmış olmasa sahaya inip kapı kapı da dolaşmazlar ama demek ki ihtiyaç çok fazla.

Maliye Mart ayında alabildiğini alacak, bütçeye belki birkaç milyar daha ek gelir sağlayacak ama kalanı dolaylı vergilerle ve ücretlilerle çözülecek. En kesin çözüm o. Başka bir ifadeyle bütçenin can suyu dolaylı vergiler ve ücretli çalışanlar.

Benzin istasyonları, araba galerileri, tekel bayileri bir tür vergi dairesi gibi çalışıyor. Astronomik vergiler oralardan tahsil ediliyor. Zaten yıllardır yaptıkları bundan ibaret. Mesela 2024 yılında, toplam vergi gelirleri içinde dolaylı vergilerin payı yüzde 66. Pek çok olumsuz gösterge de olduğu gibi bundan da OECD ülkelerinin zirvesindeyiz. Gelişmiş ülkelerde bu oran yüzde 35 – 40’ı geçmiyor.

Tabi devletimizin elinde ‘ücretliler’ gibi muazzam bir kaynak olduğunu da unutmayalım. Dolaylı vergiler kadar, ücretliler de sistemi ayakta tutan iki temel direkten biri. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın verilerine göre 2023 yılında Muhtasar Beyanname ile bildirilen 720 milyar 208 milyon liralık gelir vergisinin 448 milyar 832 milyon lirasını, ücretlilerin maaşından kesilen vergiler oluşturmuş.

Dolaylı vergi ve ücretli kesintileri gibi bir kaynak olduğu sürece, ne devletimizin sırtı yere gelir, ne de yandaş kodamanların! Böyle güzel güzel geçinip gideriz. Sahaya inmek, ev ev dolaşmak falan bu ikisinin yanında devede kulak elbette. Mart geçince ona da gerek kalmaz zaten!

Neyse biz yine de oruçlu oruçlu mükellef peşinde koşan Maliye memurlarımıza Allah kolaylık versin diyelim. İşleri hiç kolay değil!

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com