Havada yakıt ikmali yapan F-35 Savaş uçağı. (© Cover Images via ZUMA Press - Depo Photos)
İsrail Hava Kuvvetleri’nin neredeyse İran’ın hava sahasını tamamen kontrol altına almasında F-35 uçaklarının büyük payı olduğunu bütün uzmanlar söylüyor. İran’ın hava savunma sisteminin yetersizliğinin de bunda payı var kuşkusuz. Küçük bir ülkenin elindeki silahların modern olması ve yetişmiş personeli bulunması durumunda neler yapabileceğini, İsrail’in İran’a yönelik saldırısında ayan beyan ortaya çıktı. İsrail’in İran’a yönelik saldırısının ardından kamuoyunda TSK’nın benzer bir saldırıyı önleyecek silahları var mı, İran’ın elinde bulunan füzelerin benzerlerine sahip miyiz sorusu akla geldi. Bu sorunun cevabı iktidar yanlısı medya organlarına -muhtemelen- servis edilen haberlerle verilmeye çalışıldı ancak ikna edici olmadı.
Türkiye 15 Temmuz sonrasında fiilen rejim değişikliğine gitmesinin yanında iki önemli hata yaptığı bugün yaşananlarla iyice gün yüzüne çıktı. 15 Temmuz sonrasında ülkede demokrasi askıya alınıp, hukukun en temel kuralları devre dışı bırakılmakla kalınmadı, TSK bünyesinde önemli değişikliklere gidildi. Binlerce iyi yetişmiş TSK mensubu Gülen cemaat mensubu olduğu gerekçesiyle ihraç edildi. Tasfiye edilen TSK mensuplarının içinde 850’den fazla pilot vardı. Pilot olmak için eğitim alan 1000’in üzerinde öğrencinin de kurumla ilişkisi kesildi. Bu süreçte yapılan en önemli hatalardan birisi S-400 füzelerini almaktı. S-400 füzesini almanın karşılığı ise F-35 projesinden çıkarılmak oldu. Dünyanın en modern uçak projesinden çıkmayı küçümseyen iktidar yanlısı akademisyen, gazeteci ve diplomatlar yaşananlardan sonra gerçeği umarım anlamışlardır. Maalesef 15 Temmuz’u gerçekleştiren akıl, Türkiye’nin askeri görünümünü de negatife çevirdi.
F-35’lerin başarısını eski diplomat Mehmet Demirbaş, sosyal medyadan yaşananları şu şekilde ifade etti: “İsrail bu haritaya 70 kez sığıyor; kendisinden 70 kat büyük ülkenin 4 köşesine zarar vermesi F-35 üstünlüğüyle mümkün oldu. Böyle bir askeri değerin proje ortağı iken bunu rafa kaldırıp S-400 alana “orada devlet aklı var” demeyin” dedi. Ortada devlet aklı olmadığını herkes biliyor.
CHP’li Murat Emir, F-35’lerle İran hava sahasının adeta işgal edildiğini görerek, şu soruyu Meclis Genel Kurulu’nda sordu: “İsrail F-35’lerle saldırıyor, çok da başarılı oluyor. Biz F-35’leri almıştık, projenin parçasıydık. Para nerede? Yok. Uçak nerede? Yok.” Muhalefette yeni uyandı. F-35 projesinin önemine ancak komşuda yaşananları görünce anladılar. Siyasetçi denen kişi olacakları önceden öngören kişidir. Ayrıca F-35 projesinin önemini anlamak bir kaç uzmandan görüş almakla anlaşılabilecek bir şeydi.
Ayrıca, devasa projeden atılmakla kalmadık ödediğimiz parayı da alamadık. 15 Temmuz’u planlayan akıl ülkenin geleceğini ilgilendiren konularda önemli yanlışlar yapılmasını sağladı. Hem yetişmiş personel kaybedildi, hem de dünyanın en ileri teknolojisine sahip uçaklar alınmaladı. Rusya’dan alınan S-400 füzelerinin o kadar da başarılı olmadığı İran’ın savunmada yaşadığı zaafiyetle (acziyet de demek mümkün) ortaya çıktı.
Bir sosyal medya kullanıcısı bu durumu “İsrail, İran’ı F-35’lerle vurdu ve Rus hava savunma sistemi S400 sistemi işe yaramadı. Bizi F-35 sisteminden çıkartıp S400 aldıran Avrasyacılar nerede?” sözleri ise meselenin en hassas noktası. Avrasyacı ve İslamcı ittifakın çapsızlığı İsrail-İran savaşında ortaya çıktı.
Füze meselesine gelince İran’ın elinde bulanan füzeler de sahip değiliz. İran elindeki Fetah füzelerinin menzili 2 bin 500 kilometre çıkıyor. Türkiye’nin elindeki balistik füzelerin menzilleri 300 KM. İran’ın elindeki gibi uzun menzilli füzelere sahip değil.
Kısacası İslamcı-Milliyetçi-Avrasyacı troyka ülkenin geleceğini çaldı. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gücünü yok etmenin yanında uzun sürerde kendine gelmesini engelledi.
F-35 projesinden dışlanan Türkiye’nin bütün ümidini şu anda yapım aşamasında olan Kaan’a bağlamış durumda. Bu projenin olumlu sonuçlanması durumunda bile 10 yıl daha Türkiye’nin yeni uçağı olmayacak.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
