Anketlerde CHP oyları neden düştü?

Son dönem kamuoyu anketlerinde CHP'nin 31 Mart'tan sonraki birinci parti hüviyetini kaybettiği, AKP'nin ise toparlandığı görülüyor. CHP'nin siyaset yapıcıları bu sonuçları "anketlerle oynama" iddialarıyla geçiştirse de gerçekler oldukça acı: Yüzde 6-7'lik bir seçmen kitlesi Özgür Özel'e 'normalleşme'nin faturasını kesiyor...

CHP lideri Özgür Özel, ‘normalleşme’ siyasetini ‘Tek adam rejimi’ne muhalefet yapmama ve ülkenin en can alıcı sorunlarını görmeme üzerine kurdu. Özel, 31 Mart seçimlerinde halktan Osmanlı tokadını yemiş ve ayağa kalkma ihtimali dışarıdan bir destek olmadığı takdirde mümkün olmayan AKP’ye can verecek bütün opsiyonları kullandı.

Konya, Kayseri gibi Orta Anadolu dışındaki büyük şehirleri kaybetmiş ve taşra partisi haline gelmiş AKP’ye toparlanma imkânı ‘normalleşme’ adı altında verildi. AKP yeniden ayağa kalktı ve gücünü toplayacak hamleler yapmaya başladı. Bütün bunlar, Özgür Özel’in ‘normalleşme’ adı altında başı ve sonu olmayan, neyi hedeflediği tam olarak bilinmeyen siyaseti sayesinde oldu.

Yerel seçimden sonra bir süre oy oranını koruması CHP yönetimini yanlış politikalar uygulamaya yöneltti. CHP’nin siyaset yapıcıları, bunu normalleşme politikasının partinin tabanında kabul gördüğü şeklinde yorumladı. Sessizliğin ve muhalefet yapmanın işe yaradığı gibi yanılsamaya kapıldı Özgür Özel ve ekibi.

Son iki aydır Metropoll’un araştırmalarında CHP’nin oy oranı yüzde 29–30 bandına indi. Peki, nerede yanlış yapıldı da yüzde 7-8’lik düşüş yaşandı? Bunun açıklaması aslında çok basit: İYİ Parti’den ve diğer partilerden gelen oyların sahiplerinin, CHP’yi güvenli bir liman olarak görmediklerini gösteriyor.

SİYASETTE KRİTİK HATALAR YAPTI

Ekonomik kriz Anadolu’yu kasıp kavururken ülkede yaşanan yolsuzlukları gündem yapmamak hangi aklın ürünü? ABD’li yetkililere devlet hazinesinden verilen rüşveti eleştiremeyecek duruma düşmek sadece ‘normalleşme’ siyasetinin sonucu mu?

Dış politikada sürekli geri dönüşlerle önceden yapılan hataların telafi edilmeye çalışıldığını görmezden gelip iktidarın uygulamalarına destek vermenin karşılığı olacaktı ve olmalıydı. Son olarak Meclis’te partisini ikiye bölecek bir şekilde ayağa kalkma hamlesi neyin sonucuydu? Bütün bunlar seçmenin kafasında soru işareti oluşturdu.

AKŞENER’İ SİYASETTEN SİLEN SEÇMENİ ANLAMAMA….

Özgür Özel, izlediği siyasetin benzerini izleyip ve koltuğunu kaybetmiş Meral Akşener’i hatırlasa yeter. İYİ Parti’nin seçmen kitlesinin büyük bölümü eski merkez sağ seçmenden oluşmaktaydı. Ülkücü denecek seçmen kitlesi partiye verilen oy oranı içerisinde üçte birlik bölümü ancak oluşturuyordu. Seçmeni merkez sağdan, üst yönetimi ise MHP kökenli olunca doku uyuşmadı ve peş peşe partinin sonunu getirecek adımlar atıldı. Merkez sağ kökenli seçmen kitlesinin en önemli özelliği AKP’ye muhalif olmaktı. Akşener, yerel seçime gidilirken bu seçmen kitlesinin kendi peşinden gideceği varsayımı ile hareket edip iktidar yerine muhalefeti hedef aldı. Bu seçmen grubu anında Akşener’e cephe aldı ve Anadolu’yu dar etti. Bu kitle, Akşener’in kendisine yönelik eleştirileri dikkate almaması ve bildiğini okuması üzerine muhalefetin büyük partisi CHP’ye yöneldi. Buradan gelen 6–7’lik bir oy oranı CHP’yi birinci parti konumuna getirdi.

MİSAFİR SEÇMENİ 40 YILLIK CHP SEÇMENİ SANMAK

CHP kendisine yeni gelen bu seçmen grubunu ‘normalleşme’ adı altında rahatsız edecek politika üretmeye ve söylem kullanmaya başladı. Meclis’te ayağa kalkmak, New York’ta rüşveti savunmak gibi sembolik önemi büyük olan adımlar attı. CHP’ye misafir olarak gelmiş muhalif seçmen grubunun kafasında soru işareti oluşturdu bu davranışlar. Bu seçmen grubu için CHP mevcut politikalarıyla kendileri için güvenli bir liman olmaktan çok uzaktı. Özgür Özel, partisine destek vermiş yüzde 10’a yaklaşan seçmen grubunu ikna etmeden ileri aşamaya geçerek ciddi bir hata yaptı. Bu seçmen grubu bütün yaşananların ardından kararsızlar tarafına geçerek beklemeye başladı.

SEÇMENİ TANIMAMAK

Şimdilerde “kararsızlar” tarafında duran seçmen kitlesi MHP’nin iktidarla işbirliğine tepki göstermiş ve İYİ Parti’nin kuruluş yolunu açmıştı. Bu kitle 2018’deki referandumda AKP’nin büyükşehirleri kaybedeceğinin işaretlerini ortaya koydukları irade ile belli etmişti. Bu seçmen grubunun özelliğini bilmek için çok ciddi araştırmaya yapmaya bile gerek yoktu.

Özgür Özel ve ekibi,  31 Mart’ta kendilerinin çalışmalarından ziyade başkalarının hatalarından kaynaklı başarı elde etmişlerdi. Bu başarı iyi analiz edilse yeni gelen seçmen kitlesinin kimler olduğu görülecekti. Ancak Özel, bunu görmek yerine normalleşme adı altında muhalif dili ve söylemi terk etme yolunucu tercih etti.

İKİ SONUÇ

Özel’in normalleşme siyasetinin iki türlü sonucu olacak. Birincisi misafir seçmen kitlesini büyük oranda kaybedecek. İkincisi ise genel başkanlığına mal olacak bir gelişme. Parti içindeki muhalefet giderek güçlenecek, bu gidişle İmamoğlu’nun desteğini de bir süre sonra kaybedecek.

Gelinen noktada Özel’in normalleşme siyasetinden kazanan Erdoğan ve AKP dışında kimse yok. Yüzde 6–7’lik bir seçmen kitlesini ‘normalleşme’ adı altında küstürme ve partiden uzaklaştırma olsa olsa Saray’ın koordinatörlüğündeki yapılacak ‘normalleşme’ siyasetinin sonucu olabilir.

Özgür Özel, bu gidişle partinin içinde güçlü muhalif grubun oluşmasını sağladığı gibi İYİ Parti’nin güçsüzleşmesiyle boşalan muhalif alanı bu seçmen grubunun yer alacağı bir partiyle doldurmuş olacak. Bütün bunlar olurken “Tek adam rejimi” ise bildiğini okumaya devam edecek.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com