Ahlaki konularda endişe taşıyan insanların üzerine düşünmeden yapamadığı kavramlardan biridir aile. Aile sosyolojik açıdan toplumu oluşturan en küçük yapıdır. İlk ve kabul edilmiş anlamıyla biyolojik açıdan bir kadın, bir erkek ve onların yasal olarak tanınan ilişkilerinden doğmuş çocuktan oluşur. Maalesef bu tanım sanıldığından çok daha fazla insanı aile kümesinin dışında bırakır. Ne yazık ki çoğu zaman toplumsal ilkeler bir şekilde bu dışlayıcı tutumla şekillenir. Halbuki bir aileye ait olmanın hem biyolojik hem teknolojik hem sosyolojik hem de psikolojik olarak o kadar çok çeşidi vardır ki bunları göz önünde bulundurmayan yapıların önerdiği mutlu aile tablosu hep eksik kalır.
2016 yılında yapay döllenme, taşıyıcı annelik, yumurta ve sperm bağışları gibi yardımcı üreme teknolojilerini de işin içine katarak yaptığım hesaplamalarla tam 29 çeşit biyolojik aile kurma modeli saptamıştım. Ancak daha bu yıl bitmeden yardımcı üreme tekniklerinde bir ilk yaşanır ve mitokondri bağışı ve transferi sayesinde dünyanın ilk biyolojik olarak 3 ebeveynli çocuğu -yasal boşluklarla- Meksika’da dünyaya gelir. Bununla da aile kurma yöntemleri 29 sayısını çok aşar. Yani biyolojik aile oluşum yolları henüz 10 yıl dolmadan bugünkü teknoloji ile 50 farklı modele yaklaşır.
Yine aynı yıllarda, Hollanda’da klasik aile ve onun getirdiği toplumsal normları kökünden sarsacak ilginç bir olay yaşanır. Yasal olmayan bir sperm bağışçısının dünyanın dört bir yanında tahminen 550- 1000 çocuğun biyolojik babası olduğu öne sürülür. Ve bu bağışlarla çocuk sahibi olmuş bazı aileler bir araya gelerek dava açar. Hollanda mahkemesi zorlu bir yasal süreçten sonra bu kişiyi bağıştan menetmiş olsa da yaklaşık 500 kişilik yasal olmayan psikopatik devasa global bir biyolojik aile modeli oluşur.
Dahası aile biyolojik temelli olsa da sosyolojik bir yapıdır ve birlikte yaşama, bakım, yasal bağ, duygusal bağ, toplumun kabulü veya reddi gibi farklı sosyal değişkenler eklenerek yapılacak kombinasyonlarla 432 hatta çok daha fazla aile modeline ulaşmak mümkündür. Burada bunların hepsini saymak gereksizdir.
Ancak aile hakkındaki görüşlerin olabildiğince geniş bir perspektifte ele alınması için bunlar arasından en çok bilinen veya tartışılanları şu şekilde sıralayabiliriz. Tek ebeveynli aile. LGBTQ+ ebeveynli aile. Büyük ebeveynli (dede/nine) ve torundan oluşan aile. 3 ya da daha fazla yetişkinin birlikte çocuk büyüttüğü, queer veya komünal yapılı kolektif aile. Dünyanın globalleşmesi ve birçok siyasi nedenlerle eşlerden birinin uzakta yaşayıp rızık temini için çalıştığı milletlerarası göçmen aileler. Savaşlar, kıtlık, hastalıklar ve benzeri herhangi bir nedenle vefat eden (ya da hapis veya hastaneler aracıyla toplumdan yalıtılan) insanların çocuklarının merhametli insanlarca evlat edinilmesi ile kurulan evlatlık çocuklu aileler. Sosyal ebeveynlik ile bir araya gelmiş halk arasında bilinen adı ile üvey aileler. Son olarak da devletin ya da hayır kurumlarının sağladığı ortamlarda çocuklar ve bakıcıların toplu yaşadığı kurumsal aileler. Merak etmeyin hayvanseverler! siz de aklımdasınız sizler de evcil hayvanları ile aile kurmuş birimler olarak listemin vaz geçilmezisiniz.
Toplumsal yapıları yukarda saydıklarıma benzer 400-500 aile modeli ile anlamaya çalışsak bile kapsayıcı ahlak ilkeleri üretmek kolay değildir. Çünkü aile sadece biyolojik veya sosyolojik yollarla oluşmaz. İnsan sosyal bir varlık olduğu gibi duyguları olan bir varlıktır. Duygular dinamiktir değişir. Aile de duygular gibi canlı ve dinamiktir zamanla değişir. Bugün sizi seven aile bireyleri yarın herhangi bir nedenden terk eder, sırt dönerse sizin de aileniz zorunlu değişir. Öyleyse; sevgi, saygı ile birlikte hareket etme, dayanışma, bağlılık ve sorumluluk gibi duygusal değişkenlerle kurulmuş psikolojik temelli ailesel yapıları da ele almak gerekir.
Mesela sokak çocukları grupları, hayatta kalmak ve aidiyet için bir araya gelir. Resmi bir bağları olmasa da güçlü duygusal ve pratik bağları vardır. The Godfather filmi hayranları mafyatik yapıları ailemsi yapılara ekleyebilir. Kıvanç Tatlıtuğ’un oynadığı Türk mafya dizisinin ismi de ‘Aile’dir nitekim. “Aile” kavramını kullanmalarındaki psikolojik temel derin sadakat ve koruma/korunma bağlarıdır. Adına “Evsizler” denilen bağımsız yaşam alanlarında yaşayan topluluklar da paylaşım ve karşılıklı yardım üzerinden aile benzeri yapılar kurabilir. Askeri birlikler veya kışlaları unutmamak gerek, ne de olsa bizde “Asker Ocağı” boşuna denmez. Onlar da ortak amaç ve dayanışmayla hareket eder.
Modern kültürün ürettiği dost ve arkadaş grupları, yaygın bilinen adı ile ‘seçilmiş aileler’. Evinden uzakta birçok insanın sevgi, niyet ve bakım için bir araya gelip öğrenim hayatı gibi zorlu yıllarını birlikte geçirdiği öğrenci aileleri. Ya da bir yanda ailelerinden dışlananların birbirlerine destek amaçlı oluşturdukları aykırı topluluklar, bir yanda ortak inançlar ve ritüellerle birbirlerine bağlı hep ola gelmiş dini veya mistik aile gibi gruplar. Hatta iş yerleri, atölyeler gibi mekânlarda uzun süre bir arada olan ve dayanışanlar. Ve son olarak çağın derdi mi devası mı olacak bilinmez İnternet ve bilişim teknolojileri ile birbirine bağlanan ortak ilgi alanları veya deneyim paylaşımına dayalı sosyal medya toplulukları ya da kiminin deyişiyle dijital aileler.
Bu ailelerden hangisine sahip hangisine değilsiniz bilmiyorum ama aile bireylerinden uzak, dışlanmış, aile sıcaklığına özlem içinde yaşamak zorunda kalan milyonlar olduğunu biliyorum. Ve onlara demek istiyorum ki üzülmeyin, korkmayın ne aile sandığınız gibi size öğretilen bireylerle sınırlı ne de ev/yuva barınaklarınızın duvarları ile. İnsan sadece biyolojik bir varlık olmadığı gibi Aristo’nun dediği sosyal varlık da değildir. Kartezyen bir yaklaşımla diyebilirim ki o, öncelikle psikolojik bir varlıktır. Bu yüzden ne doğduğu ne doyduğu ne yaşadığı sosyal toplum kaderi değildir, olamaz. (Bakınız Habil ve Kabil)
Siz! Sevmek ve sevilmek isteyen fiili ya da manevi yetimler, öksüzler, ailesizler! siz istemeseniz de duygularınızı paylaştıkça yalnız kalmazsınız. Ve siz sosyal ve beşerî bilim insanları! Bu kadar farklı modelle kurulmuş aileler varken bugün hala toplumu ayakta tutacak değerin klasik aile tanımına tutunmak olduğunu sanıyorsanız, biliniz ki sizler kapsayıcı ahlak ilkeleri üretmekten çoook uzaktasınız.
Sonuç olarak, iyiliklerin Kantçı bir görev mantığı ile değil bilakis gerçekten içten gelen bir sevgiyle yapıldığında ve paylaşıldığında çoğalacağına sarsılmaz bir inancım var. Bu yüzden, siz! Ailesiz veya aileden uzak kalan ya da zalimler tarafından zorunda bırakılan aile bireylerine, özellikle masum çocuklara, maddi manevi dayanak olan, sevgi dolu güzel gönüllü iyilik Ekstremofilleri! Sizlere bu yazıyla en içten teşekkürlerimi sunmak isterim. Ayrıca sadece bir kez görmüş olsam da kendi evladım gibi sevdiğim, aile bireylerine hasret melekten bir çocuğun ipek gözyaşlarını dindirmek o ve onun gibi nicelerine isterlerse onlar için teyze, hala, nine, abla, kuzen, hatta aile adına ne istiyorlarsa midilli, balık dahil herhangi bir birey olabileceğimi duyurmak…