Fotoğraf: Stefan Bladh
İsveçli fotoğrafçı Stefan Bladh’ın kariyeri boyunca ilhamının kaynağında Türkiye topraklarının ve özellikle de İstanbul’un yer aldığını söylemek abartı olmaz. Bladh, uzun yıllar boyunca Türkiye’ye yaptığı seyahatlerde bu topraklarda dostluklar kurdu ve kendi kişisel tarihinin önemli bir bölümünü inşa etti. Sonuç olarak iki kültürün içerisinde buluştuğu kendine özgü bir fotoğraf dili geliştirdi. Bu da onu çağdaşları arasında benzersiz bir yere yerleştirdi.
Belgesel ile sanatsal anlatı arasında gidip gelen tarzıyla tanınan İsveçli fotoğrafçı fotoğraf eğitimini İsveç’in ünlü okulu Biskops Arnö’de aldı. Türkiye’ye olan ilk yolculuğunu da buradaki öğrenciliği sırasında gerçekleşti. Sınıfça yaptıkları okul gezisinde İstanbul’u kendilerine mesken ettiler ve bu şehirde birkaç hafta getirdiler. Kuzey’in sessiz, sakin ve yalnız şehirlerinden çok daha farklı dinamikleri olan, içerisinde pek çok kültürün zenginliği taşıyan İstanbul, Stefan’ı hemen etkisi altına aldı. Buraya yaptığı daha ilk geziden itibaren şehre daha çok pek çok kereler gidip geleceğini bildi. Nitekim öyle de oldu. İstanbul’daki ilk uzun süreli konaklaması yaklaşık bir yıldı. Bu dönemde ayrıca sonradan bir fotoğraf albümü haline getireceği ‘aile’ ile de tanıştı.
2020 yılında yayımlanan Aile (Familj) adlı kitabı, İstanbul’da yaşayan bir aile ile kurup geliştirdiği, yaklaşık 15 yıla yayılan bir ilişkinin sonucu olarak ortaya çıktı. Bu ilişki, aynı dili konuşmayan, farklı kültürlerden gelen insanların kendi aralarında kurmayı başardıkları benzersiz iletişimden ötürü de özeldir.
Fotoğraf: Stefan Bladh
Türkiye’ye yaptığı aralıklı seyahatlerde ilişki kurduğu bu aileyi her seferinde yeniden bulmak da kolay olmaz. Hemen hemen her seferinde aile, başka bir yere taşınmış olarak Stefan’ın karşısına çıkar. Babaya ulaşmak da her zaman mümkün değildir çünkü telefon numarası da sürekli değişir. Stefan, ailenin komşularına, onları tanıyan mahalle esnafına sorarak kimi zaman aileyi yeniden bulmayı başarır. Hiçbir zaman vazgeçmez.
Fotoğrafçı yaşlanan bir anneye, alkol bağımlılığıyla mücadele eden bir babaya, kırılgan ilişkilere, duygusal kopuşlara ve tüm bunların ortasında anlam arayan bir oğulun yaşamına tanıklık eder. Ailenin iş dünyasını sessiz ama güçlü bir anlatımla gözler önüne serer.
Sonuç olarak geleneksel aile fotoğrafı anlayışına meydan okuyan; ne mutlu anlarla ne de peş peşe dizilmiş süslü anılarla dolu olmayan bir albüm ortaya çıkar.
İsveç’in önde gelen fotoğraf eleştirmenlerinden Gösta Flemming, Bladh’ın kitabı hakkında şöyle yazar:
“Familj, cesur bir içe dönüş. Stefan Bladh, aile kavramının romantize edilmediği, tam tersine kırılgan ve çelişkili halleriyle gösterildiği bir çalışma sunuyor. Fotoğraflar yumuşak ama acı verici – tıpkı geçmişle yüzleşmenin kendisi gibi.”
Gerçekten de Bladh’ın fotoğrafları sert değil, fakat taşıdığı yükler ağır. Renkler solgun, ışıklar loş ve yüzlerdeki ifadeler çoğu zaman sessiz bir haykırış gibi. Bu teknik seçimler, anlatının özüne hizmet eder: sessizliklerin ve söylenmemiş sözlerin hakim olduğu bir ev ortamında geçen yılların izlerini takip ederiz.
Fotoğraf: Stefan Bladh
Familj, yalnızca fotoğraflarla değil, aynı zamanda metinlerle de örülü. Kısa anı parçaları ve içe dönük cümlelerle Bladh, izleyiciyle bir tür iç monolog paylaşır. Bu yazılar, görsellerle birlikte duygusal katmanlar oluşturur ve anlatının gücünü artırır. Kitapta görsellerin yanı sıra, “unutamadığım bakış”, “aylardır konuşmadık” gibi kısa cümleler, fotoğrafların içine işlenmiş duyguları derinleştirir.
Alman sanat eleştirmeni Elke Buhr kitabı şu sözlerle değerlendirir:
“Bladh’ın kamerası yalnızca gözlemlemez; aynı zamanda hisseder. Familj, evin içindeki görünmeyen yaraları ve aile bireylerinin taşıdığı duygusal yükleri fotoğraf yoluyla açığa çıkarır.”
Norveçli küratör Anna Tellgren ise şu yorumu yapar:
“Stefan Bladh’ın kitabı, İskandinav görsel kültürüne yeni bir sayfa eklemektedir. Aile gibi evrensel ama karmaşık bir kavramı, yargılamadan ve dramatize etmeden, doğal haliyle sunmak cesaret ister. Familj, bu anlamda oldukça nadir bir içtenliğe sahiptir.”
Aile albümü, yalnızca bir aileye değil, zamana, hafızaya ve kayıplara da bir ağıttır. Alkolizm, mesafe, sessizlik ve sevginin kırılganlığı gibi temalar, izleyicide kendi geçmişiyle yüzleşme hissi uyandırır. Bu yönüyle kitap, sadece Bladh’ın kişisel arayışı değil, aynı zamanda her bireyin kendi ailesine dair taşıdığı sorulara da bir çağrı niteliği taşır.