Sedat Pakay’ın objektifinden fotoğraf karelerine yansıyan görüntüler, Baldwin’in Türkiye’de geçirdiği zamanı ve İstanbul’un Baldwin üzerindeki derin etkisini bizlere aktarıyor.
İkonik fotoğrafçı ve film yapımcısı Sedat Pakay, ‘Turkey Saved My Life – Baldwin in Istanbul’ adlı sergisiyle ünlü Afro-Amerikalı sanatçı James Baldwin’in Türkiye’de geçirdiği zamanı ve hayatındaki bu dönüştürücü dönemi gözler önüne seriyor.
Pakay’ın objektifinden fotoğraf karelerine yansıyan görüntüler, Baldwin’in Türkiye’de geçirdiği zamanı ve İstanbul’un Baldwin üzerindeki derin etkisini bizlere aktarıyor.
Sedat Pakay (1945–2016)’ın James Baldwin ile ilişkisi, 1960’larda Yale Üniversitesi’nde fotoğrafçılık öğrencisiyken başlar. Baldwin’in İstanbul’da uzun süre kaldığı dönemlerde ikisi arasında güçlü bir dostluk gelişir ve bu dostluk, Baldwin’in kamuoyundan uzak hayatını belgeleyen etkileyici bir fotoğraf serisine dönüşür
Pakay, fotoğraflarıyla Baldwin’i sadece edebi bir deha olarak değil, aynı zamanda yabancı bir ülkede hayatını sürdüren ve böylece kendisinin farklı versiyonlarını keşfeden birisi olarak resmeder
’Turkey Saved My Life’, Baldwin’in Türkiye’de geçirdiği zamanla ilgili söylediği kendi sözleri. Amerika’daki ırkçılık ve artan ününün getirdiği baskılarla sıkıntılı bir dönem geçiren Baldwin için İstanbul, bir sığınak olur. Şehir, ona özgürce yazabileceği bir alan sunar ve yazar için coğrafi bir kaçıştan çok daha fazlasını ifade eder. İstanbul, onun için bir yenilenme alanına dönüşür. Burada Türk entelektüellerden, sanatçılardan ve gurbetçilerden oluşan bir arkadaş çevresi kurar
Baldwin’in 1960’ların başından 1970’lerin ortalarına kadar süren İstanbul yılları, ’Another Country’ ve ’The Fire Next Time’ gibi eserler de dahil olmak üzere verimli bir yaratıcı döneme işaret eder. Baldwin’in Türkiye’de bulunduğu süre boyunca yaşadığı zengin kültürel alışverişlere de ışık tutar. Doğu ile Batı’nın kesişim noktası olan İstanbul, sanatçının çoklu dünyalar arasında gezinme deneyimini yansıtan bir şehir olur
Baldwin’in İstanbul’daki zamanının merkezinde Sedat Pakay ile olan dostluğu yer alır. Pakay’ın rolü bir belgeciden çok daha fazlasıdır; 20. Yüzyılda Amerikalı siyahi ve eşcinsel bir kişi olarak Baldwin’in mücadelelerini ve özlemlerini anlayan bir sırdaş ve destekçiydi. Sergideki fotoğraflar da bu derin bağı yansıtır. Her kare, Baldwin’in kırılganlığını, direncini ve sanatına olan sarsılmaz bağlılığını ortaya koyar
Baldwin’in İstanbul’da yazmaya başlayıp sonrasında tamamladığı ’Another Country’ ve ’No Name in the Street’ gibi eserleri, bu dönemlerde kazandığı netliği ve içgörüyü yansıtır. Şehrin eşsiz kültürel karışımı ve tarihi, Baldwin’in karmaşık kimliğini yansıtarak sürgün, özgürlük ve aidiyet temalarına yeni perspektifler kazandırır
Turkey Saved My Life – Baldwin in Istanbul’, bir sergiden fazlasıdır. Dostluğun, sanatın ve kültürlerarası etkileşimin kalıcı gücüne bir övgü niteliğindedir. Sedat Pakay’ın etkileyici fotoğrafları sayesinde izleyiciler, Baldwin’i sadece edebi bir ikon olarak değil, yabancı bir ülkede huzur anları arayan bir insanın hayatının önemi bir dönemine tanıklık ederler.