Quil Lemons: Sosyal medya işleri sanat olur mu?

Lemons, pandemi sürecinde yarattığı bu seriyle FaceTime’ın kusurlu olarak kabul edilen görsel kalitesini bir sanat eseri haline getirdi.

Fotoğraf: Quil Lemons

Ünlü Vanity Fair dergsine kapak yapmayı başaran en genç fotoğrafçı olarak tarihe geçen Quil Lemons, kamerasıyla gerçekliğin sınırlarını zorlamaya devam ediyor. 1997’de Güney Philadelphia’da dünyaya gelen sanatçı, günümüzde kariyerini New York üzerinden devam ettiriyor.

Quil, işlerinde siyahilik, kuirlik, erkeklik ve aile kavramlarının kesişimlerini yeniden yorumluyor. Bu şekilde kamerası aracılığıyla, yumuşaklığın bir direniş biçimi, güzelliğin ise özgürleşme için bir alan olduğu dünyalar yaratıyor.

Lemons, Philadelphia’daki Charter High School for Architecture and Design’de okuduktan sonra New York’taki The New School’un Eugene Lang College’ına devam etti. Burada daha öğrenciyken, 2017’de başlattığı Glitterboy projesi ile dikkat çekti. Bu projede genç siyah erkekleri simlerle ve parıltılarla resmetti. Çalışmasını, hiper-maskülenlik normlarını sorgulayan ve kimliğin başka türlü bir temsilini sunan şiirsel bir deneme olarak yorumladı.

Glitterboy kısa sürede viral haline geldi. Hem estetik gücü hem de siyah erkeklik klişelerine meydan okuması nedeniyle geniş yankı uyandırdı. Sosyal medyada doğan bu proje, kısa süre içerisinde kimlik ve görünürlük üzerine sanat çevresinde ve politik alanda güçlü bir tartışma yarattı. Diğer yandan da sosyal medya platformlarının sanatsal uygulamalardaki önemine ve yerine ilişkin soruları da gündeme getirdi.

Ancak Lemons’un asıl büyük çıkışı, Vanity Fair dergisine yaptığı kapak fotoğrafıyla oldu. Henüz 23 yaşındayken, Billie Eilish’in portresini fotoğraflayarak derginin tarihindeki en genç kapak fotoğrafçısı olarak tarihe geçti.

Fotoğraf: Quil Lemons

Bu süreçte Dora Maar ve Helmut Newton gibi sürrealist sanatçılardan ilham aldı; Eilish’in sanatını kendisine çıkış noktası alarak görsel olarak hem eğlenceli hem de gizemli bir atmosfer kurudu. Ticari çalışmalarının yanı sıra, kişisel projeleriyle de derinlikli bir sanat dünyası kurmayı başardı.

Quiladelphia (2023) adlı kişisel sergisinde Hannah Traore Gallery’de eserlerini sergiledi. Bu sergide file çoraplar, bandaj sahneleri, çıplak bedenler ve otoportreler aracılığıyla siyah kuir cinselliğini, özeni ve direnişi fotoğraflara taşıdı. Lyle Ashton Harris, Mark Morrisroe ve Robert Mapplethorpe gibi fotoğrafçılara görsel göndermeler yaparken, kendine has bir dil durmayı da başardı

Analog yöntemlerle çekilen fotoğraflarda her kare izleyicinin ön yargılarına birer soru işareti koydu. Onları hem rahatsız edici hem de aşırı derecede güzel olan görüntülerle yüzleşmeye davet etti. Sergide yer alan işler, hem kişisel hem de politik olanı birleştirerek siyah queer kimliğine dair derin bir içsel yolculuk sunmaya başardı.

Fotoğraf: Quil Lemons

Pandemi dönemi, Quil Lemons’un işlerini başka bir seviyeye taşıdı. Bu süreçte tıpkı diğer fotoğrafçılar gibi, fotoğraf makinesini dışarıda kullanma imkanını kaybetmesi, onu yeni çözümler bulmaya itti. Tüm dünyanın değişen gündelik hayatını ve rutinlerini kendine özgü bir yaklaşımla kaydetmeyi başardı. Bu dönemde FaceTime üzerinden portreler çekmeye başladı. Bu şekilde arkadaşlarıyla ve sanatçılarla kısıtlı koşullarda bile yeni seriler üretmeyi başardı.

Lemons, pandemi sürecinde yarattığı bu seriyle FaceTime’ın kusurlu olarak kabul edilen görsel kalitesini bir sanat eseri haline getirdi. Ona göre görüntüler, pandeminin gerçek ruh halini yansıtıyordu: Kopukluk, özlem ve aynı zamanda yeni bir tür yakınlık. Bu fotoğraflar sanat dünyasında çok dikkat çekti. Ekran bir yandan sınır koyarken diğer taraftan da hiç olmadığı kadar özel bir pencere açıyordu. Fotoğrafın öznesi, kendi evinde, kendi odasında kendi yatağında konumlanıyordu. Bu da işlere çok kişisel bir boyut kazandırıyordu.

Quils’in FaceTime üzerinden yaptığı bu seri ona moda ve sanat dünyasında da görünürlük kazandırdı.  Çalışması The New Black Vanguard kitabında yer aldı; ayrıca Savage X Fenty, Valentino, Burberry gibi markalar için de kampanyalar çekmeye başladı.

Fotoğrafları Philadelphia Museum of Art, International Center of Photography ve Hannah Traore Gallery gibi mekânlarda sergilenen Quil Lemons, kuşku yok ki günümüzün olduğu kadar geleceğin de dikkat çeken fotoğrafçılarından olmaya devam edecek.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER