© Maurizio Cattelan ve Pierpaolo Ferrari
Sürrealizmin görsel dili, reklâm estetiği, moda dünyasının kışkırtıcılığı ve grotesk güzelliğe duyulan saplantılı bir tutku bir araya geldiğinde ortaya çıkan şey, Fotografiska’da yer alan TOILETPAPER (Tuvalet Kâğıdı) sergisinde. İtalyan sanatçılar Maurizio Cattelan ve Pierpaolo Ferrari’nin yarattığı bu evren, renklerin, formların ve sınırsız bir hayal gücünün işbirliği olarak izleyiciyle buluşuyor.
Daha girişte bunun sıradan bir fotoğraf sergisi olmadığını anlaşılıyor. TOILETPAPER yalnızca fotoğraflardan ibaret değil; bir tutum, bir marka, görsel tüketim çağımıza dair ironik bir manifesto.
Maurizio Cattelan’nın ‘Muz’u (Fotoğraf: Peter PARKS / AFP)
Comedian adlı eseri (duvara bantlanmış ve 120 bin dolara satılan muz) ile tanınan sanatçı Maurizio Cattelan, sanat dünyasının sınırlarını zorlamaktan çekinmiyor. 2010 yılında fotoğrafçı Pierpaolo Ferrari ile birlikte TOILETPAPER’ı kurduğunda, amaç basit ama iddialıydı: Hiçbir metin olmadan sadece görüntülerden oluşan bir sanat dergisi yaratmak. İçerik? Reklam estetiği, dadaist mizah ve özenle tasarlanmış bir absürtlük karışımı.
© Maurizio Cattelan ve Pierpaolo Ferrari
Fotografiska’daki sergi ise bu ikiliye tam anlamıyla özgürlük tanınmış. Siyah-beyaz portrelerin önünden usulca geçerken devasa Kinder sürprizleriyle karşılaşıyor, size bakan gözlerin içine dalıyor, plastik çiçekler ve yapay öpücükler arasında yolunuzu kaybediyorsunuz.
TOILETPAPER’ın etkileyici yanı yalnızca şok edici ya da tuhaf olması değil; aynı zamanda içerisinde rahatsız edici bir katman taşıması. Güzellik kitsche dönüşüyor, kitsch ise tüketim eleştirisine. Parlak olan şey, yakından bakıldığında yanık izleri taşıyor. Her görüntü bir soru: Gülüyoruz ama aslında bize mi gülünüyor?
Tuvalet kapağından bir el çıkıyor. Başka bir el sigara arıyor, etrafta fareler var. Bu, pop art’ın psikolojik gerilimle buluştuğu bir dünya. Üstelik hepsi, lüks bir moda kampanyasından fırlamış gibi görünüyor.
TOILETPAPER’ı sadece estetik bir deneyim olarak görmek kolay; her şey uyum içinde, ışık mükemmel, kompozisyon kusursuz. Ancak bu parıltının altında ciddi bir soru yatıyor: Her gün binlerce görsel tükettiğimiz bir çağda bu görseller bizde ne bırakıyor?
Sergi, bir Instagram cennetine dönüşmüş durumda. Selfie odaları, aynalar, etkileşimli alanlar – ziyaretçiler hem gözlemci hem de özne. Ancak bu deneyimin farkındalığı da var. TOILETPAPER yalnızca zamanımıza gülmüyor; doğrudan bize işaret ediyor. Belki de gerçek sanat eseri biziz? Ya da pazarlama objesi?
TOILETPAPER aynı zamanda bir marka. Sadece galeri duvarlarında değil; sabunlarda, mobilyalarda, telefon kılıflarında ve pizza kutularında da onların görsellerine rastlamak mümkün. Büyük moda evleri ve iç dekorasyon zincirleriyle yaptıkları işbirlikleriyle estetikleri, sanat dünyasının dışına da taşmış durumda.
Bu sergi, tüm olasılıkların serbest bırakıldığı bir evrende gezintiye çıkmak gibi. Kuralsız gibi görünüyor ama her detay özenle planlanmış. Geriye ise bolca soru ve rahatsız edici bir tat kalıyor.