Fotoğraf: Elisabeth Ubbe
Hayatta arzularının peşinden gidebilme cesaretini göstermek ya da aslında tam olarak ne istediğinin farkına varabilmek, yaşanmışlık ve deneyim gerektirir. Kişinin kendi hikâyesini anlatacak aracı bulabilmesi zaman alabilir. Elisabeth Ubbe için işler tam olarak bu şekilde gelişti. Ünlü bir fotoğrafçı olmadan önce pek çok başka iş denedi. Hayatının büyük bir kısmını ebe olarak geçirdi. Fotoğrafa başladıktan sonra ise geçmiş deneyimlerini kendisi için bir zaman kaybı olarak görmek yerine bunları sanatına taşıyabilmeyi başardı.
İsveçli fotoğrafçı ve foto muhabiri Elisabeth Ubbe, kadınların yaşamlarını, bedenlerini ve haklarını konu alan çalışmalarıyla tanınır. Fotoğrafçılığa başlamadan önce üstlendiği ebelik mesleğinin izleri, sanatında açıkça görülür.
Ebelik deneyimi, Ubbe’ye birçok fotoğrafçının giremeyeceği ortamlara girme olanağı sağladı. Doğumhaneler, hastaneler, bakım alanları onun stüdyosu hâline geldi. Geçmiş tecrübelerini fotoğraf diline taşıdığında işlerine derin bir insani yakınlık kazandırmayı başarabildi.
Fotoğraflarında doğum, kadın sağlığı, annelik ve beden üzerine odaklanırken, kadınların deneyimlerini kendi gözlerinden anlatma cesaretini gösterdi. İsveç’in ünlü fotoğraf okulu Nordens Fotoskola Biskops-Arnö’de eğitimini aldıktan sonra (2016), aynı yıl Eddie Adams Workshop programına katıldı. Bu dönemden itibaren hem belgesel hem de sanatsal fotoğraf arasında özgün bir denge kurarak üretimlerine devam etti.
Fotoğraf: Elisabeth Ubbe
Ubbe’nin fotoğraflarında hem belgesel bir gerçeklik hem de sanatsal bir yapı vardır. Büyük sergilerinde fotoğraf, video ve ses öğelerini bir araya getirir. Örneğin Kärlekens kraft (Aşkın Gücü) sergisinde doğumun farklı yönlerini içeren video enstalasyonlar da kullanmıştır.
Sanatçı, hiçbir zaman yalnızca gerçeği belgelemekle kalmadı, aynı zamanda onu yeniden kurdu. Motstånd – Still Dick gibi projelerde sahne düzenlemeleri yaptı, stüdyo fotoğrafçılığı tekniklerini kullandı ve toplumsal imgeleri tersine çevirdi.
Estetik olarak Ubbe, genellikle yalın, doğrudan ve otantik bir ifade dilini benimser. Min Bild (Resmim) projesinde örneğin, “görsel estetiği sadeleştirerek samimiyeti artırmak” istediğini söylemiştir.
Ubbe’nin çalışmaları belgesel fotoğraf, sanat ve toplumsal eleştiri arasında bir sınırda durur. Kişisel olanla politik olanı birleştirir; beden, bakım, güç ve temsil arasındaki ilişkiyi görünür kılar.
Elisabeth Ubbe, fotoğrafın yalnızca bir estetik ifade biçimi değil, aynı zamanda bir toplumsal dönüşüm aracı olabileceğini göstermiştir. Kadınların bedenlerine, anneliğe, doğuma ve cinselliğe dair konuları doğrudan ve içten bir biçimde işler.
Ebelik geçmişi ona, kadın deneyimlerinin en kırılgan anlarında bulunma ayrıcalığı verir. Bu da çalışmalarına hem etik hem duygusal bir derinlik kazandırır.
Fotoğrafları, İsveç’teki feminist sanat çevrelerinde olduğu kadar uluslararası platformlarda da ilgi görmüştür. Hatta Birleşmiş Milletler Kadın Konferansı’na davet edilmiştir.
Ubbe’nin çalışmaları, patriyarkal normların görsel temsillerini sorgular ve kadınların öznel deneyimlerini görünür kılar. Onun fotoğrafları, güzelliği estetikte değil, gerçeğin içindeki cesarette arar. Fotoğrafı bir gözlem aracı olmanın ötesinde, bir direniş biçimi hâline getirir. Onun çalışmaları, kadın bedeni ve toplumsal normlar arasındaki görünmez sınırları sorgularken izleyiciye de o sınırların içinde kendi yerini düşünme fırsatı sunar.
Bugün, Stockholm/Värmdö’de yaşayan sanatçı, ulusal ve uluslararası alanda aktif olarak üretim yapmaktadır.