Fotoğrafları otobiyografik bir anlatı barındıran Araki, çıktığı balayının akşam yemeği menülerini, doğup büyüdüğü kentin mevsimsel değişikliklerini, eşinin kanserle olan savaşının dramatik anlarını kamerası aracılığıyla belgeledi.
Fotoğraflarıyla olduğu kadar üretkenliğiyle de dikkatleri üzerine çeken Japon fotoğrafçı Nobuyoshi Araki’yi kendine has kılan özelliği hayata olan ironik ve zaman zaman da meydan okuyan tarzı. Bunda pek tabii, sanatçının deneyimlemek zorunda kaldığı dramatik anların etkisi de büyüktür.
Araki, çağdaş Japon fotoğrafında dünyanın en önde gelen isimlerinden biri olarak gösterilmektedir. Fotoğraf ustaları, öğrencilerine onun fotoğraflarını göstermekten hiçbir zaman vazgeçmemektedir. Sanatçı, kompozisyonlarıyla, anlatılarıyla ve teknik yetenekleriyle dünya çapında bir referans noktası olmaya devam etmektedir. Zaman zaman normlar zorlayan ve sorgulayan kompozisyonları onun tipik bir alameti farikası olarak kabul edilmektedir. Fotoğraf tekniğine ilişkin derin deneyimlerine ve bilgisine rağmen, fotoğraflarını genelde hiçbir ön hazırlık yapmadan çekmektedir. Bu da İkinci Dünya Savaşı sonrası Japonya’nın biz izlenimi olarak kabul edilmektedir.
Tokyo’da dünyaya gelen Nobuyoshi Araki, fotoğraf ve film eğitimini Chiba Üniversitesi’de tamamladı. Profesyonel fotoğraf kariyerine Japon Reklam Ajansı Dentsu’da fotoğrafçı olarak başladı. Ve daha bu dönemlerde, mahallesi civarında yer alan sosyal konutlarda yaşayan çocukları çektiği fotoğraflarıyla dikkatleri üzerine topladı. Sachin ismini verdiği bu seri, 1964’te Tokyo Ödülü’nü aldı. Sanat dünyasının içerisinde sıkışıp kaldığı ticari kaygılara ve bunun yarattığı hiyerarşik ilişkilere bir tepki olarak kendi fotoğraf kitaplarını kendisi yayımlamaya başladı. Ve bunları yakın arkadaşlarına ve telefon rehberinden rastgele seçtiği adreslere ve eleştirmenlere göndermeye başladı. Sanatçının bu dönemlerde yaptığı fanzin tarzı bu işlere, hala çeşitli galerilerin özel koleksiyonlarında rastlamak mümkündür.
Araki’nin fotoğrafları otobiyografik bir anlatı barındırmaktadır ve bu çerçevede sanatçının hayatının iki önemli anı ön plana çıkmaktadır: 1967’de babasının ölümü ve ileride eşi olacak Yoko Aoki ile tanışması. Böylece aynı anda iki ayrı tema aşk ve ölüm, bu dönem fotoğraflarının baskın motifleri haline geldi. Ve Yoko, Araki’nin işlerinde izleyicilerin karşısına en çok çıkan figür oldu. 1971 yılında çiftin çıktığı balayının fotoğraf serisi ile şekillenen Sentimental Journey, Japon fotoğrafının en önemli işlerinden biri olarak gösterilmektedir.
Çıktığı balayının akşam yemeği menülerini, doğup büyüdüğü kentin mevsimsel değişikliklerini, eşinin kanserle olan savaşının dramatik anlarını kamerası aracılığıyla belgeledi. Bu sayede bir yandan da ayakta kalmayı başardı.
Yaşamı gerektiği kadar ciddiye almak, Araki’nin hayata ve sanata olan bakışını özetlemektedir. Fotoğraflarında yaşamın inişlerini ve çıkışlarını, duyguların gelip geçiciliğini, her anın içerisinde barındırdığı küçük ironileri izlemek mümkündür. İşlerine adanan 500’ün üzerinde kitap bulunmaktadır. Yakaladığı karelerde çiçekler, yemek, erotik sahneler, geleneksel Japon kıyafetleri içerisindeki kadınlar, Tokyo’nun seks kulüplerinden sahneler gibi çok çeşitli anlardan görüntüler bulunmaktadır. Hayatı yaşadığı gibi biçimlendiren Araki, bunun iniş çıkışlarına da en iyi yanıtını yaptığı işlerle vermektedir.