Merkez Bankası Başkanı Karahan faizde topu bankalara attı: Uzun vadeli getiriye göre fiyatlama yapıyorlar

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan, ticari kredi faizlerinin düşmemesine yönelik eleştirilerde topu bankalara attı. Karahan, “Politika faizi düşerse piyasa faizi de düşer. Bu algı doğru değil. Bankalar paralarının getirisini korumak istiyor ve uzun vadede fiyatlama yapıyorlar” dedi.

  • ü
  • 27 Kasım 2025
  • ü
  • Ekonomi

Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, enflasyonla mücadele ve para politikasındaki son duruma ilişkin önemli değerlendirmelerde bulundu. Rezervlerde güçlü bir iyileşme sağlandığını belirten Karahan, temel hedeflerinin enflasyonu yeniden tek haneye indirmek olduğunu vurguladı. Karahan, gıda fiyatları, kiralar ve beklenti yönetiminin enflasyon üzerindeki belirleyici etkilerine dikkat çekerek dezenflasyon sürecinin devam ettiğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı Fatih Karahan’ın konuşmasından öne çıkanlar şunlar:

-Merkez Bankası olarak makro finansal istikrar adına 3 öncelikli amacımız vardı. Birincisi eksi 60 milyar dolara ulaşan rezervimizi düzeltmek, 140 milyar dolara ulaşan KKM’yi düşürmek ve dezenflasyonla mücadele etmek. Brüt rezervlerimizde şu ana kadar 80 milyar dolar artış kaydettik. Net rezervlerimizde ise neredeyse 120 milyar dolarlık bir iyileşme gerçekleşti.

HEDEFİMİZ ENFLASYONU TEK HANEYE İNDİRMEK

Türk Lirası’na güvenin tekrar artmasıyla birlikte vatandaşımızın döviz bozdurarak rezerv artışına sebep olduğunu gördük. İlk iki sorunun temel nedeni enflasyonun artmış olması. Hedef, tek haneli enflasyona inmek; sonra da yüzde 5’e sabit tutabilmek. Aldığımız tedbirlerle ilk önce enflasyonu yüzde 75’te sabit tutup sonra dengeli bir şekilde düşürmekti. Talep koşulları dezenflasyonla uyumlu. Alacağımız tedbirlerle, para politikası sıkılığını güçlendirerek enflasyonun düşmesini sağlayacağız.

Enflasyon aslında virüs gibidir; vücutta uzun süre kalınca defetmek zorlaşır. Ama biz doğru reçeteyi uyguluyoruz. Nihai hedefe ulaşacağımızdan hiçbir kuşkumuz yok ama ilacın etki etmesi biraz süre alabilir. Eylül ayında enflasyon beklentinin üstünde gelmişti biraz.

KURAKLIK VE DONUN ETKİSİNİ GÖRDÜK

Bunu anlamak için kalemlere bakmamız gerekiyordu. Baktığımızda en büyük sapmanın gıdadan kaynaklandığını gördük. Kuraklık ve donun etkilediğini tespit ettik. Bir ya da iki ay enflasyon biraz yüksek gelirse bu, ülkemizde önümüzdeki dönemi de yukarı çekebiliyor. Ama ekim ayında beklentilerin altında gerçekleşti. Kasım ayı için de beklentilerimiz aynı şekilde.

İki sene önce dayanıklı malların artışları çok hızlıydı; şu an bu ivme azaldı. Tüketim malları ithalatı düşüyor, hizmet sektörü yatay seyrediyor. Özetle söylemek gerekirse hem kısa hem orta vadede belirleyici unsurlar dezenflasyonun devam ettiğini gösteriyor.

DÜŞÜŞ TRENDİNE ODAKLANMAK DAHA DOĞRU OLUR

Hissedilen ve ölçülen enflasyonun farklı çıkmasının en büyük sebebi, her ürün veya hizmetin fiyatının bir anda artmaması. Bazı kalemlerde enflasyon daha düşük, bazılarında daha yüksek. Hissedilen enflasyonu belirleyen kalemler daha sık harcama yapılan ürünler; örneğin gıda ve kira. Bu kalemlerde enflasyonun yüksek hissedilmesi normal. Enflasyon düştükçe hissedilen enflasyon da düşecek. Bu nedenle düşüş trendine odaklanmak daha doğru olur.

KİRALAR ENFLASYONUN DÜŞÜŞÜNÜ YAVAŞLATIYOR

Enflasyonla mücadelede temel aracımız para politikamız. Bazı kalemlerde fiyatlamalar para politikasının dışında olabiliyor. Bu yüzden bazı ürünler düşüşü yavaşlatabiliyor. Örneğin kira ve eğitim kalemleri geçmiş enflasyona göre yapılır. Mesela kiracıysanız 12 aylık sözleşme yapıyorsunuz. Eğitimde de aynı. Enflasyon düşse bile burada geçmiş enflasyon nedeniyle gelecek enflasyon ortalamanın üzerinde kalıyor.

Dönem dönem yukarı çeken, ama algıya en çok etki eden gıda enflasyonu. Bu yıl zirai don ve kuraklık, dezenflasyonu yavaşlatan unsurlardan oldu.

POLİTİKA FAİZİNDEKİ KARARLAR PİYASAYA YANSIMAYABİLİYOR

Politika faizindeki kararların etkili olabilmesi için enflasyonla aynı hızda olması önemli. Bu denge korunmazsa politika faizindeki kararlar piyasa faizine yansımayabiliyor. Şöyle yaygın bir kanı var ve bunun her zaman doğru olmadığını düşünüyorum: ‘Politika faizi düşerse piyasa faizi de düşer.’ Bu doğru değil. Bankalar paralarının getirisini korumak istiyor ve uzun vadede fiyatlama yapıyorlar.

FAİZLER ENFLASYON BEKLENTİSİNE GÖRE FİYATLANIYOR

Dolayısıyla beklenti bozulursa faizler düşmez; hatta artabilir. Uzun vadeli kredilerde faizler enflasyon beklentisine göre fiyatlanıyor. Baktığımızda politika faizi düşerken piyasa faizinin düşmediği, hatta arttığı bir dönem yaşadık. Bu neden gerçekleşti? Çünkü bu süreçte enflasyon beklentisi bozuldu. Bunun tersi örnekler de mümkün.


Bu haberler de ilginizi çekebilir:

 

Merkez Bankası faiz düşürmeyip enflasyon iyileşme eğilimindeyse piyasa faizlerinin düştüğü dönemler de oldu. Biz hassas dengeyi gözeterek en doğru kalibrasyonu yapmaya dikkat ediyoruz. Enflasyon beklentileri, faiz indiriminin ana belirleyicisi olacak.

EKONOMİ BİRAZ DAHA FARKLI

Ekonomi bir bilim olarak temel bilimlerden oldukça farklı. Mesela tuttuğum kalemi yere bıraksam hangi hızda düşeceğini biliriz. Ekonomi bundan biraz daha farklı. Enflasyonun artacağı yönünde beklenti olursa vatandaş buna göre davranıyor. Nasıl? Vatandaş erkenden ihtiyaçlarını karşılıyor, satıcılar yeniden fiyatlıyor. Ev sahipleri de gelecekte artacağını düşündüğü için daha yüksekten kiraya veriyor. Bu da enflasyonu artırıyor.

HANEHALKI BEKLENTİSİ OLDUKÇA YÜKSEK

Bu kadar yüksekken enflasyon düşer mi? Beklentinin yüksek olmasının nedeni, hanehalkının hissedilen enflasyonu baz alması. Enflasyonun tek haneli olduğu dönemde bile hanehalkı 10 puan yüksek beklenti oluşturmuş. İstikrar olduğunda da yüksek beklenti oluşturmuş. Önümüzdeki dönemde enflasyon düştükçe beklentilerin de düşeceğini göreceğiz.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER