Ekonomist Mahfi Eğilmez, faiz politikasının tek başına ekonomik sorunları çözmeye yetmeyeceğini belirterek, yapısal reformların gerekliliğine dikkat çekti. Eğilmez, küresel kriz sürecinde gelişmiş ülkelerin uyguladığı politikaları hatırlatarak, “Mesela küresel kriz ortaya çıktığında ABD ve Avrupalı gelişmiş ekonomiler sorunlarını asıl olarak para politikası aracılığıyla çözmeye giriştiler. O zamana kadar ekonomi politikasının en büyük günahı kabul edilen para basarak finansman sağlama meselesi tabu olmaktan çıkarılıp bir politika uygulaması olarak devreye sokuldu” ifadelerini kullandı.
Bu ülkelerin güçlü ekonomik ve kurumsal yapıları sayesinde ek yapısal reformlara ihtiyaç duymadan toparlandığını belirten Eğilmez, Türkiye’nin 2001 krizini IMF desteğiyle uyguladığı para ve maliye politikalarının yanı sıra yapısal reformlarla atlattığını vurguladı. Eğilmez, “Bu kriz sırasında IMF desteğiyle faiz politikası, zorunlu karşılıklar gibi düzenlemelerle para politikası, vergilerin yeniden düzenlenmesi ve bütçe açıklarının giderilmesi yoluyla kamu mali disiplininin sağlanması gibi maliye politikası önlemlerine yer verirken bankacılık reformu gibi yapısal reformların da yapılması sağlandı” dedi.
Ancak zamanla bu reform sürecinin sekteye uğradığını belirten Eğilmez, “Önce Avrupa Birliğiyle ilişkiler programlandığı şekilde ilerlemez oldu, ardından yapısal reformlar yapılacak yerde yapılmış olanlar da tersine çevrilmeye başlandı. 2018 yılında girilen başkanlık sistemiyle birlikte kamu yönetimi iyiden iyiye zayıfladı, ekonomi politikasında, özellikle faiz politikasında yanlış adımlar atılmaya başlandı ve bu yanlışlar 2021 yılında enflasyon yükselirken faizi düşürme hamlesiyle doruk noktasına çıktı” değerlendirmesinde bulundu.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Faiz indirimi sonrası dövize yönelimin hızlandığını ve bunun KKM uygulamasıyla önlenmeye çalışıldığını belirten Eğilmez, 2023 ortasında uygulamaya konulan yeni ekonomik programın yalnızca para politikası araçlarına dayandığını söyledi: “Bu program faiz ve zorunlu karşılıklar düzenlemesi gibi para politikası araçlarının kullanılmasına dayanıyor. Kamu kesiminin, özellikle yüksek yöneticilerin yarattığı büyük israfla ilgili hiçbir düzenleme içermiyor.”
Yabancı yatırımın önünün kesildiğini belirten Eğilmez, “Ülke riskinin yüksekliği (CDS primi halen 257 bp düzeyinde bulunuyor) ve düşürülmeye çalışılması bir yana tam tersine risk artırıcı açıklamalar yapılması doğrudan yabancı sermaye girişinin önünü kesti” dedi.
Sanayi üretiminin darbe aldığını belirten Eğilmez, “Sanayi üretimi 2024 sonunda kısa bir çıkış göstermiş olsa da bunun bir ‘ölü kedi sıçraması’ olduğu aşağıdaki grafikten görülebiliyor” ifadelerini kullandı.
Ekonomide çözüm için faiz artışlarıyla yetinmenin yeterli olmayacağını vurgulayan Eğilmez, “Enflasyonda tümüyle baz etkisine dayalı geçici düşüşlere bakarak sorun çözülüyor gibi düşünmek çok yanlış olur. Artık bir dakika bile kaybetmeden hukukun üstünlüğü ve güçler ayrımına dayalı demokrasinin kurulmasından başlayarak vergi reformu, kamu harcama reformu, teşvik sisteminin doğru kullanılması gibi yapısal reformlara başlamamız gerekiyor” uyarısında bulundu.