TÜİK’in Eylül 2025 verilerine göre aylık enflasyon %3,23, yıllık artış %33,29 oldu. Açıklamanın ardından önde gelen ekonomistlerden peş peşe değerlendirmeler geldi. Yorumlarda öne çıkan ortak vurgu ise dezenflasyon sürecinin kesintiye uğradığı ve Merkez Bankası’nın faiz indirimi politikasının artık sürdürülemez olduğu.
Ekonomi yazarı Alaattin Aktaş, dezenflasyon sürecinin sona erdiğini ve yıl sonu hedefinin eylül ayında aşıldığını vurguladı:
“Ağustos sonunda %32,95’e gerileyen yıllık artış, eylülde %33,29’a çıktı.
Bu dezenflasyon sürecinin kesinlikle sekteye uğraması demek.
9 aylık TÜFE artışı: %25,43
Merkez Bankası’nın %24’lük yıl sonu hedefi şimdiden ‘yakalanmış’ oldu.”
Finansal piyasalar uzmanı İris Cibre ise şu değerlendirmeyi yaptı:
“Aylık %3,23
Yıllık %33,29
Merkez bu enflasyonla faiz indiremez. Üzgünüm.”
Cibre, ayrıca 2026 için öngörülen yüzde 16’lık enflasyon hedefinin gerçekçi olmadığını belirterek şu ifadeleri kullandı:
“2026’da %16 hedefine ulaşmak için her ay ortalama %1,33 enflasyon gelmeli.
Ama önümüzde Ocak ve Şubat var, YDO’lar, ÖTV zamları, ücret artışları, yıllık kira kontratları sırada. Kısacası 2026 hedefi de 2024 gibi suya düştü (zaten düşmüştü, kesinleşti diyelim). 2026’yı da %25 seviyelerinde takılmış ve Merkez faiz indirebilir mi indiremez mi diye tartışarak geçireceğiz gibi görünüyor…”
Eylül ayında hem ÜFE hem de TÜFE’nin yükselişe geçtiğini belirten Prof. Dr. Mahfi Eğilmez ise “Yılsonu tahminleri boşa çıktı.” değerlendirmesinde bulundu.
Ekonomist Nuri Sevgen, hem TÜFE (%33,29) hem de ÜFE (%26,59) oranlarını değerlendirerek, TCMB’nin faiz indirimi sürecine devam edemeyeceğini ifade etti:
“Bu verilere göre TCMB faiz indirimine bu ay devam etmez gibi.
Beklentinin üstünde bir enflasyon geldi.”
Türkiye ekonomisini yakından takip eden uzmanlardan Timothy Ash ise verilerin Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) para politikasını zora soktuğunu belirtti:
“Türkiye – Eylül’de enflasyonun tüm kalemleri hayal kırıklığı yarattı.
Manşet enflasyon %3’ün çok üzerinde geldi. TCMB’nin faizleri çok erken ve agresif şekilde indirmesi güveni zedeliyor.”
Ekonomist Dr. Barış Esen, resmi enflasyon oranının (%33,29) ötesinde halkı doğrudan etkileyen kalemleri öne çıkardı:
“Manşeti kenara koyalım, vatandaşı asıl etkileyen taraf:
Eğitim: %66
Konut: %51
Gıda: %36”
Bu kalemlerdeki artış, enflasyonun gelir gruplarına göre farklı yaşandığını da ortaya koyuyor.
Tunç Şatıroğlu, TCMB’nin genişlemeci politikalarını eleştirdi:
“TÜİK verisi beklenti üstü geldi. Bu genişlemeci para politikasının doğal sonucu.
Ancak faiz inince enflasyon düşer anlayışı çöktü.
Hedef %24’tü, sonra %16 konuşuldu. Şimdi yeni hedef konuşulmaz bile olur.
Madem enflasyon beklentiden yüksek geldi, o zaman daha çok faiz indirimi yapalım denir.”
Ekonomist Dr. Fatih Özatay, hem manşet hem de çekirdek (temel) enflasyonun oldukça yüksek geldiğini belirtti. Özellikle C-endeksinin (%3,22) de manşet TÜFE’ye (%3,23) yakın olmasına dikkat çeken Özatay, uzun dönemli ortalamalarla kıyaslama yaptı:
“2003–2017 Eylül ortalaması: %0,67
2003–2024 ortalaması: %1,47
2025 Eylül: %3,2”
“Kısacası enflasyon yüksek.”
Prof. Dr. Şenol Babuşcu, veriler arasındaki uçuruma dikkat çekti. ENAG’ın açıkladığı %63,23’lük oran ile TÜİK’in %33,29’luk resmi verisi arasında neredeyse iki kata yakın fark oluştuğunu vurguladı. Ayrıca yılın ilk 9 ayındaki kümülatif farkın da %18,75 düzeyinde olduğunu ifade etti:
“ENAG ile TÜİK arasında fark yıllıkta iki kata yakın.
2025 yılı 9 aylık kümülatif fark: %18,75.”
Siyasal iktisatçı İnan Mutlu, yıllık enflasyondaki artışın geçici olarak sunulmaya çalışıldığını ama halkın gerçeği yaşadığını ifade etti:
“Kira, eğitim, taze meyve, sağlık, ulaştırma gibi birçok kalemde artış, manşet enflasyonun çok üzerinde. Hangi kalemdeki artış geçici? Dar gelirliler, emekliler ciddi bir ekonomik soykırıma maruz kalıyor. Programın çöp olduğu çok önceden belliydi.”