Çöküş yüzyılı: Yaşamı ‘kredi limiti’ belirliyor, halk borçla hayatta kalıyor

Türkiye ekonomisinde borçlanma kritik eşiği aştı. 42,4 milyon kişi bankalara borçlu, 1,2 milyon kişi yasal takibe düştü. Gençler borçla ayakta durmaya çalışırken, toplumun üçte biri “hayatta kalma modunda” yaşam mücadelesi veriyor.

  • ü
  • 17 Kasım 2025
  • ü
  • Ekonomi

Türkiye, hızla nakitten uzaklaşan bir ekonomiyle birlikte derin bir borç sarmalına sürüklenmiş durumda. Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verileri ülkede 138 milyon kredi kartı, 216,6 milyon banka kartı ve 105,5 milyon ön ödemeli kart bulunduğunu gösteriyor. Kart sayısında bir yılda yaşanan yüzde 10’luk artış, dijitalleşen ödeme sistemlerinin borçlanmayı hem kolaylaştırdığını hem de görünmez kıldığını ortaya koyuyor.

Bekir Ağırdır’ın T24’teki yazısında aktardığına göre; Türkiye Bankalar Birliği Risk Merkezi’nin çarpıcı verileri, borçluluğun toplumsal boyutunu net şekilde ortaya koyuyor. Bireysel kredi veya kredi kartı borcu bulunan kişi sayısı 42,4 milyona yükselmiş durumda. Bu, yetişkin nüfusun üçte ikisinin bankalara borçlu olduğu anlamına geliyor. 2025’in ilk yarısında 1 milyon 200 bini aşkın kişi borcunu ödeyemediği için yasal takibe alındı. Ekonomistler, borçlanmanın artık bir “tercih” değil, geniş toplum kesimleri için bir hayatta kalma mecburiyetine dönüştüğünü vurguluyor.

Veri Enstitüsü’nün Ekim Veri Pusulası araştırması da borçluluğun ülke çapındaki yaygınlığını doğruluyor. Araştırmaya göre toplumun yüzde 70’i borçlu; katılımcıların yüzde 77’sinin kredi kartı borcu var ve yüzde 52’si gelirinin yarısından fazlasını borç ödemeye ayırıyor. En kaygı verici tablo gençlerde görülüyor: 18–29 yaş grubundaki gençlerin yüzde 74’ü borçlu ve bu borçlar gelecek planları için değil, doğrudan “bugünü çıkarma” kaygısıyla alınıyor.

Tüketim davranışlarında sosyal baskı da belirleyici rol oynuyor. Gençlerin üçte biri alışveriş kararlarında çevre etkisi hissettiklerini belirtirken, büyük indirim kampanyaları borçlanmayı daha da meşrulaştırıyor. Üniversite mezunlarının yüzde 38’i indirim günlerinde kredi kartıyla plan dışı harcama yapmayı göze alıyor. Borç, bu nedenle yalnızca ekonomik bir dayanak değil; sosyal görünürlüğü sürdürebilmenin de maliyeti hâline geliyor.

Toplumun yüzde 39’unun “hayatta kalma modunda” yaşadığını gösteren WHO-5 bulguları, borçluluğun psikolojik etkilerinin ekonomik göstergeler kadar alarm verici olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle borçlu gençlerde psikolojik iyi oluş belirgin biçimde düşerken, uzmanlar Türkiye’nin ekonomik olduğu kadar toplumsal ve duygusal bir kırılmanın içinde olduğuna dikkat çekiyor. Borcun bu denli normalleşmesi, sosyal devletin güçlendirilmesini ve ekonomik politikalarda köklü bir değişim ihtiyacını her zamankinden daha görünür kılıyor.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER