Haziran 2025 itibarıyla asgari ücret, açlık sınırının 4 bin liradan fazla gerisinde kaldı. Yükselen enflasyon karşısında alım gücü hızla erirken, uzmanlar asgari ücretin en az 35 bin TL seviyesine çıkarılması gerektiğini vurguluyor.
Enflasyondaki artış milyonların geçim mücadelesini her geçen gün daha da ağırlaştırırken, asgari ücret açlık sınırının dahi gerisinde kaldı. Haziran 2025 itibarıyla net 22 bin 104 lira olan asgari ücret, Türk-İş’in verilerine göre 26 bin 115 lira olarak ölçülen açlık sınırının 4 bin 11 lira gerisinde. Yoksulluk sınırı ise 85 bin 66 liraya kadar yükselerek, asgari ücretin neredeyse dört katına ulaştı.
Nefes Gazetesi’nin haberine göre, bekar bir çalışanın yaşama maliyeti 33 bin 586 lirayı bulurken, bu tutar asgari ücreti 11 bin 482 lira aşıyor. Bu tabloya göre bir asgari ücretli, maaşıyla ayın yalnızca 20 gününü temel ihtiyaçlarını karşılayarak geçirebiliyor.
Asgari ücretin, Nisan 2024’ten bu yana her ay açlık sınırının altında kaldığına dikkat çekilirken, geçtiğimiz yıl boyunca asgari ücretlinin enflasyon karşısındaki toplam kaybı 7 bin 500 lirayı aştı. 2025’in ilk yarısındaki kayıp ise şimdiden 3 bin 685 liraya ulaştı.
Asgari ücret, 1974’ten bu yana her yıl belirlenirken, geçmişte ekonomik dalgalanmalara paralel olarak yılda iki ya da üç kez artırıldığı yıllar da oldu. Ancak 2024 ve 2025’te yalnızca yıl başında zam yapıldı. Bu durum, yüksek enflasyon karşısında alım gücü hızla eriyen çalışanlar açısından büyük bir mağduriyet yaratıyor.
Çalışma yaşamı ve sosyal politika uzmanı Prof. Dr. Aziz Çelik, mevcut ekonomik koşullar altında asgari ücretin en az 35 bin lira olması gerektiğini belirterek, “Resmi enflasyon ve büyüme oranları dikkate alındığında bile, ücretin 30 bin lira seviyelerine yükseltilmesi zorunlu hale gelmiştir” dedi.
Temmuz ayı sonuna kadar hâlâ ara zam yapılabileceğini hatırlatan Çelik, “Hükümet en düşük emekli aylığını 16 bin 881 liraya yükseltti ancak asgari ücrette herhangi bir iyileştirme sinyali yok. Enflasyonla mücadele gerekçesiyle ücret artışlarını baskılamak, toplumun büyük bir kesimini daha da yoksullaştırmak anlamına geliyor. Ücret artışlarının enflasyon üzerinde doğrudan bir etkisi olduğuna dair iddialar, bilimsel verilerle desteklenmiyor” ifadelerini kullandı.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
