Can ve Baldan, Mart 2024'te Ulusal Kütüphane'de düğün fotoğrafı için poz veriyor. “Atina'yı seçtik çünkü ikimiz de burayı sevdik." diyorlar. (Kathimerini)
Atina’nın Nişantaşı’sı olarak bilinen merkez semtlerinden Kolonaki’de son aylarda dikkat çeken bir değişim yaşanıyor. Kafelerde, restoranlarda ve butiklerde Türkçe konuşan ziyaretçilere rastlamak artık tesadüf değil. Yalnızca kısa süreli tatiller için değil; düğünler, kutlamalar, hatta kalıcı yerleşim planları için de Atina’yı tercih eden Türkiyelilerin sayısı her geçen giderek artıyor.
Yunanistan’ın saygın gazetelerinden Kathimerini‘de Marianna Kakaounaki imzasıyla yayımlanan habere göre; bu artışın arkasında yalnızca turistik bir merak değil, Türkiye’deki ekonomik koşullar ve yaşam maliyetleriyle doğrudan bağlantılı nedenler bulunuyor. Yüksek enflasyon, döviz baskısı ve özellikle alkol üzerindeki ağır vergiler, Atina’yı İstanbul’a kıyasla “daha erişilebilir” bir şehir haline getirmiş durumda. Ziyaretçiler, İstanbul’da lüks kabul edilen birçok deneyimin Atina’da daha makul fiyatlarla sunulduğunu belirtiyor.
Son dönemde Atina’da yapılan düğünler bu eğilimin en görünür örneklerinden biri. İstanbul’da yüzlerce kişilik düğünlerin sosyal bir zorunluluk haline geldiğini belirten çiftler, Atina’yı daha küçük, daha seçici ve daha ekonomik bir alternatif olarak görüyor. Türkiye’nin Atina Başkonsolosluğu’nda yapılan nikâhlar, hem hukuki kolaylık sağlıyor hem de çiftlere şehirle daha kişisel bir bağ kurma imkânı sunuyor.
Ancak mesele yalnızca ekonomik değil. Atina’nın sunduğu “atmosfer” de bu tercihte belirleyici oluyor. Ziyaretçiler, şehrin kendilerine İstanbul’un 2000’li yılların başındaki enerjisini hatırlattığını söylüyor. Daha yürünebilir, daha az kaotik ve daha insani bir kent deneyimi, özellikle orta ve üst gelir grubundaki Türkiyeliler için güçlü bir çekim unsuru oluşturuyor.
Bu ilginin kalıcı sonuçları da var. Son üç yılda Atina’da ev satın alan Türkiyeli sayısında gözle görülür bir artış yaşanıyor. Koukaki, Exarchia ve Kolonaki gibi semtler, hem yatırım hem de yaşam alanı olarak öne çıkıyor. Bazı alımlar Golden Visa programı kapsamında yapılırken, bazıları ise “ikinci bir hayat” kurma arzusunun sonucu gerçekleşiyor.
Atina’da yaşayan Türkiyeliler, kentin sosyal dokusuna da hızla entegre oluyor. Gastronomi, moda ve turizm alanlarında yeni girişimler dikkat çekiyor. İstanbul’da uzun yıllar medya ve moda sektöründe çalışan bazı isimler, Atina’da mağaza açarak ya da turizm odaklı projelere yönelerek profesyonel hayatlarını burada sürdürüyor.
Öte yandan Atina’nın bu cazibesi, Türkiye’deki yaşam koşullarına dair dolaylı bir eleştiriyi de içinde barındırıyor. Ziyaretçilerin sıkça dile getirdiği “nefes alma” ihtiyacı, yalnızca ekonomik değil; sosyal ve psikolojik bir yorgunluğa da işaret ediyor.
Uzmanlara göre bu eğilim kısa vadeli bir dalga olmaktan ziyade, Türkiye–Yunanistan hattında yeni bir şehirler arası ilişki biçiminin habercisi. Atina, artık yalnızca bir hafta sonu rotası değil; bazı Türkiyeliler için alternatif bir yaşamın adresi.
CAN ve BALDAN: Atina’yı düğünleri için tercih ettiler. Şehri kültürel olarak tanıdık ve atmosfer olarak samimi bulduklarını söylüyorlar. Ayrıca Türkiye’de otomatik tanınan konsolosluk nikâhının pratikliği de önemli bir etken.
ŞEBNEM ve MERT: Düğünlerini Atina’da yapmayı seçtiler. İstanbul’daki büyük ve masraflı düğün baskısından uzak, daha küçük ve seçilmiş bir davetli grubuyla kutlama yapmak istediler. Eğlence ve mekân maliyetlerinin Türkiye’ye kıyasla daha uygun olması belirleyici oldu.
SEDA DOMANIÇ: Atina’ya düzenli olarak gidiyor ve kentle duygusal bir bağ kurmuş durumda. Şehri güvenli, nefes alınabilir ve tanıdık bulduğu için yalnız seyahat etmekten çekinmiyor. Açık hava sinemaları ve mahalle kültürünü, İstanbul’un eski dönemleriyle kıyaslıyor.
FATOŞ YALIN ARKUN: Golden Visa programı kapsamında Atina’da ev aldı. İstanbul’daki yoğunluk, pahalılık ve sosyal yorgunluğa karşı Atina’yı daha mütevazı ve insani buluyor. Kolonaki’de açtığı mağazayla hem yaşamını hem işini kente taşımaya başladı.
Velev'i
Google Haberler üzerinden takip edin
