Türkiye’deki hak ihlalleri ABD Kongresi’ne taşındı: ‘Adil yargılama sistematik şekilde ihlal ediliyor’

ABD Kongresi'ndeki Tom Lantos İnsan Hakları Komisyonu’nda Türkiye oturumu gerçekleştirildi. Toplantıda gazeteciler, Kürtler ve Gülen Hareketi mensuplarına yönelik sistematik baskılar belgelerle anlatıldı.

  • ü
  • 11 Haziran 2025
  • ü
  • Dünya

Türkiye'dekki hak ihlalleri ABD Kongresi'nde tartışıldı.

ABD Temsilciler Meclisi bünyesindeki Tom Lantos İnsan Hakları Komisyonu, Türkiye’deki ağır insan hakları ihlallerini ele alan dikkat çekici bir oturum gerçekleştirdi. “Demokrasi Yol Ayrımında” başlığıyla düzenlenen oturumda, Erdoğan rejiminin özellikle Gülen cemaati mensupları ve Kürtler başta olmak üzere geniş toplum kesimlerine uyguladığı baskılar masaya yatırıldı.

Hem Demokrat hem de Cumhuriyetçi Kongre üyelerinin destek verdiği oturuma konuşmacı olarak eski NBA oyuncusu ve insan hakları savunucusu Enes Kanter Freedom, AFSV Başkanı Alp Aslandoğan ve American Enterprise Institute’den Michael Rubin katıldı. Uzmanlar Türkiye’de 23 binin üzerinde siyasi tutuklunun bulunduğunu vurgulayarak bunun Avrupa’daki en yüksek sayı olduğuna dikkat çekti.

Gazeteciler, akademisyenler, muhalif siyasetçiler ve sivil toplum temsilcilerinin keyfi biçimde tutuklandığı, ağır hak ihlallerine uğradığı ve adil yargılanma haklarının sistematik şekilde çiğnendiği aktarıldı.

Oturumda konuşan uzmanlar ve insan hakları aktivistleri, Türkiye’de yargı sisteminin tamamen siyasi direktiflerle çalıştığını, mahkemelerin bağımsızlığını yitirdiğini ve “siyasi sadakatin adaletin önüne geçtiğini” belirtti. Özellikle Gülen hareketi üyelerine yönelik “soyut delillere dayalı” binlerce tutuklamanın, hukukun araçsallaştırıldığının somut göstergesi olduğu ifade edildi.

ABD KONGRESİ’NE ÇAĞRI

Toplantıya ev sahipliği yapan komisyon üyeleri, Türkiye’deki insan hakları ihlallerine karşı uluslararası toplumun daha net ve kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini belirtti. ABD Kongresi’ne açık çağrıda bulunularak, Türkiye’ye yapılacak askeri ve ekonomik yardımların, insan hakları ve demokrasi alanında ölçülebilir ilerlemelere bağlanması talep edildi.

Komisyon’da Demokrat ve Cumhuriyetçi üyelerin, Erdoğan yönetimine karşı yaptırımlar ve baskılar konusunda fikir birliğine vardı. Oturumda dile getirilen görüşler, ABD’nin artık Erdoğan rejimine karşı daha sert ve ilkeli bir politika izlemesi yönünde güçlü bir iradenin oluştuğunu ortaya koydu.

Komisyonun eş başkanı New Jersey Milletvekili Cumhuriyetçi Chris Smith, “Türkiye stratejik bir müttefik olabilir, ancak hem kendi sınırları içinde hem de dışında yaşanan ciddi insan hakları ihlallerini görmezden gelemeyiz” dedi. Smith, “ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre, Türk hükümeti tarafından gerçekleştirilen şok edici insan hakları ihlalleri arasında zorla kaybetme, işkence veya hükümet adına hükümet tarafından zalimane, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele veya cezalandırma, keyfi tutuklama veya gözaltı, yargının bağımsızlığı ile ilgili ciddi sorunlar, siyasi mahkumlar veya tutuklular yer alıyor” şeklinde konuştu.

ENES KANTER FREEDOM: SOMUT ADIMLAR ATILMALI

Eski NBA yıldızı Enes Kanter Freedom konuşmasında Türkiye’de yaşanan insan hakları ihlallerini tek tek özetledi. Enes Kanter Türkiye’deki siyasi tutuklamalar, medya üzerindeki baskılar, hukukun siyasallaşması ve cezaevlerindeki kötü koşullar başta olmak üzere birçok konuyu dile getirdi. Freedom, aynı zamanda ABD Kongresi ve uluslararası kamuoyunu Türkiye’deki hak ihlallerine karşı somut adımlar atmaya çağırdı.

“Muhalefet siyasetçileri, seçilmiş belediye başkanları, entelektüeller ve gazeteciler tutuklanıyor; şirketlere el konuluyor; bebekli anneler sadece yardım kuruluşlarına bağış yaptıkları için hapse atılıyor” diyen Kanter, “Siyasi tutukluların ailelerine yiyecek veya maddi destek sunmak bile terör eylemi olarak nitelendiriliyor. Bağımsız medya kuruluşları kapatılıyor ya da hükümete yakın yapılarca ele geçiriliyor; yolsuzlukları haberleştiren ya da farklı görüşler dile getiren gazeteciler, hukuki taciz veya hapis yoluyla susturuluyor. Osman Kavala ile eski HDP eş başkanı Selahattin Demirtaş hâlâ cezaevinde. Ekrem İmamoğlu da siyasi amaçlı davalarla gelecekteki seçimlerden men edilmek isteniyor. Türkiye’deki cezaevleri tehlikeli şekilde aşırı kalabalık. İşkence, uzun süreli tecrit ve tıbbi bakımın engellenmesi yaygın durumda. Bunlar münferit olaylar değil—farklı düşünenleri ezmek ve sivil toplumu yok etmek için yürütülen sistematik bir kampanyanın parçası” dedi.

Türkiye’nin AİHM kararlarını dahi uygulamadığını anlatan Kanter, “Türkiye’de devam eden siyasi tutuklamaları açıkça kınamaya, ABD’nin desteği ve silah satışlarını insan haklarında ve hukuk devletinde ölçülebilir iyileşmelere koşullu hâle getirmeye davet ediyorum. Özellikle sürgüne zorlananlar başta olmak üzere, Türkiye’den gelen bağımsız sivil toplum seslerine destek vermeye, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uymasını talep etmeye çağırıyorum” ifadelerini kullandı. Freedom, cezaevlerinde ağır sağlık sorunlarıyla mücadele eden ve tahliye edilmeyen dört mahkûmun durumlarını tek tek anlatarak harekete geçilmesi çağrısında bulundu.

AFSV BAŞKANI ASLANDOĞAN: ULUSLARARASI CAMİA BASKI YAPMALI

AFSV Başkanı Alp Aslandoğan ise Gülen cemaatinin Erdoğan rejiminin baskısına en yoğun şekilde maruz kalan grup olduğunu belirterek, 2011’den bu yana hareketin sistematik olarak hedef alındığını söyledi. 2016’daki darbe girişiminin ardından gazetecilerden öğrencilere, kadınlardan Kürtlere kadar geniş kesimlerin keyfi suçlamalarla cezalandırıldığını vurguladı. Aslandoğan Türkiye’de terör suçlamalarının keyfi şekilde uygulandığı, cezaevindeki hasta tutuklular ve çocuk mahkûmlar, medya sansürü ve uluslararası alanda yürütülen baskı mekanizmalarını anlattı. ABD Kongresi’ne çağrıda bulunan Aslandoğan; Türkiye’ye yapılacak yardımların insan haklarındaki somut ilerlemelere bağlanmasını, Magnitsky Yasası’nın Türk yetkililer için uygulanmasını ve NATO içinde Türkiye’ye demokrasi baskısı yapılmasını talep etti.

RUBİN: GELECEKTEKİ BAŞKAN BUGÜN HAPİSTE OLABİLİR

American Enterprise Institute’den kıdemli uzman Michael Rubin ise konuşmasında Türkiye’nin insan hakları sicilini sert biçimde eleştirdi. Erdoğan’ın muhalifleri “terörist” olarak yaftalarken Hamas gibi grupları desteklediğini vurguladı ve Türkiye’nin istihbaratına güvenmenin ciddi bir hata olduğunu söyledi. Özellikle Kürtlerin kültürel, siyasi ve dini haklarının tanınmamasının barış sürecini tehdit ettiğini ve Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılması gerektiğini savundu.

Rubin Türkiye’nin dini azınlıklara yönelik baskılarına da dikkat çekti. Yunan Ortodoks Patrikhanesi’nin yok edilme sürecinde olduğunu, 2 milyonluk Rum nüfusunun 2.000 kişiye kadar indiğini ifade etti. Ermenilere yönelik soykırım inkârının Türkiye’de nefret ideolojisini beslediğini ve antisemitizmin arttığını savundu.

Rubin, Türkiye’nin silahlı gruplara verdiği destek nedeniyle “terör sponsoru devlet” olarak tanımlanması gerektiğini savundu. F-35 satışlarının durdurulmasını ve Türkiye’nin NATO’daki rolünün sorgulanmasını talep etti. Konuşmasını, Türkiye’nin gelecekteki başkanının bugün hapiste olan bir isim olabileceğini belirterek sonlandırdı.

Velev'i Google Haberler üzerinden takip edin

ÖNERİLEN İÇERİKLER

WP Twitter Auto Publish Powered By : XYZScripts.com