ABD Başkanı Donald Trump (Fotoğraf: Brendan SMIALOWSKI / AFP)
Donald Trump, ikinci kez oturduğu başkanlık koltuğunda ardı ardına tartışmalı kararlar alıyor. Sert göç politikaları, eğitimde kesintiler, Kongre baskınına katılanlara yönelik aflar gibi kararları ülke içinde zaten var olan kutuplaşmayı artırdı. 3 aylık görev süresinde Trump neredeyse hiç ara vermeden ardı ardına kararlar imzalıyor. Avrupa başta ve dünyanın geri kalanı dış politikaya endişeyle bakarken, Amerikan halkı özellikle iç politikaya odaklanmış durumda. Trump, ülkeyi bir kez daha dönüştürme ve “Önce Amerika” sloganıyla yeni bir döneme taşıma vaadine odaklanmış durumda.
Trump’ın temel odak noktalarından başta geleni göç politikasını sıkılaştırmak. Görev süresinin ilk haftalarında Meksika sınırındaki duvarın genişletilmesini emretti, sınırda olağanüstü hal ilan etti ve yasadışı geçişleri engellemek için orduyu göreve çağırdı. Hükümet rakamlarına göre bu önlemler sayesinde yasadışı sınır geçişlerinde yüzde 90’lık bir azalmaya yol açtı. Trump için bu azalma büyük bir başarı.
ABD Başkanı Donald Trump (Fotoğraf: Jim WATSON / AFP)
Bazı yasadışı göçmenler Küba’daki Guantanamo Hapishanesi’ne bazıları ise, hiç ilgileri olmayan El Salvador gibi ülkelere gönderildi. Sayısı az da olsa bu uygulamaların görüntüleri ülke genelinde endişeye yol açtı. Yapılanları eleştirenler, bu saldırgan söylemi ve sert sınır dışı etme eylemlerini özellikle göçmenler ve azınlıklar arasında korku yaymak için kasıtlı bir girişim olarak görüyor. Trump yalnızca suçluları sınır dışı edeceğini duyurmasına rağmen, ABD’de sayıları on milyonu aşan belgesiz göçmen arasında endişe arttı.
Milyarder Elon Musk liderliğinde görev yapan DOGE, yani Hükümet Verimliliği Bakanlığı’nın kurulmasıyla Trump, bürokrasiyi azaltmak için sert önlemler başlattı. Hükümet kurumlarının küçültülmesi için çok sayıda çalışanı işten attı. Ülkenin tarihindeki en büyük işten çıkarma dalgasından 300 bin kadar federal çalışan etkilendi. Bazı kurumlar bir gecede tamamen kapatılırken, işsiz kalan binlerce çalışan ve aileleri maddi sorunlar yaşamaya başladı.
Trump’ın 6 Ocak 2021’de Kongre Binası’nın basılmasıyla ilgili hüküm giyen 1500’den fazla kişiyi affetmesi büyük şaşkınlığa yol açtı. Aralarında aşırılıkçı grupların üyeleri de dahil olmak üzere hapis cezaları alan isimler bir gecede serbest bırakıldı. Eleştirmenler Trump’ın bu tür kararlarla demokratik kurumları baltaladığını savunuyor. Özellikle aşırılıkçı grupların hüküm giymiş üyelerinin serbest bırakılması, siyasi iklimin radikalleşmesi ve anayasal değerlerin kaybolması korkularını körüklüyor.
Uzun yıllar boyunca güçler ayrılığı dengesi üzerinde hareket eden ABD’de, Trump gücü Beyaz Saray’da yoğunlaştırmaya çalışıyor. Ondan önce hiçbir başkan ilk 100 gününde bu kadar çok yürütme emri imzalamamıştı. Trump’ın siyasi hedeflere ulaşmak için yürütme emirlerini kapsamlı bir şekilde kullanması anayasal endişelere yol açıyor. Yürütme yetkilerini aştığı ve güçler ayrılığını baltaladığı iddiasıyla çok sayıda dava açıldı. Trump’ın Kongre yetkisinde olan birçok konuda emirler yayınlaması kendi partisi içinde de tepkilere ve endişeye yol açıyor. 250 yılı aşkın Amerikan tarihinde her zaman bir şekilde var olan güç dengesi, Trump döneminde büyük sarsıntı geçiriyor.
Trump eğitim politikasında da beklenmedik çıkışlar yapıyor. Öncelikle Eğitim Bakanlığı’nı ve yetkilerini zayıflattı. Ardından ülkenin seçkin üniversitelerine odaklandı. Farklı fikirlere karşı liberal tutumları ile bilinen prestijli üniversitelere, Filistin yanlısı protestoların ardından antisemitizme karşı net bir duruş sergilemedikleri suçlamasında bulunarak milyarlarca dolarlık fonlarını dondurdu. Yapay zekâ programlarına destekleri artırırken, eleştirmenler, Trump’ı eğitimi giderek eleştirel düşüncenin kısıtlandığı ve alternatif bakış açılarının sistematik olarak bastırıldığı bir savaş alanına dönüştürmekle suçluyor.
ABD Başkanı Donald Trump (Fotoğraf: Jim WATSON / AFP)
Ekonomik konularda iddialı projeleri olan Trump’ın aldığı kararları, başta kendi sadık seçmenleri olmak üzere finans piyasalarında büyük memnuniyetsizlik oluşturdu. Kamuoyu anketleri, Amerikalıların yalnızca yüzde 11’inin Trump’ın gelmesi ile ekonomik olarak daha iyi hissettiğini, yarısından fazlasının ise bir bozulma bildirdiğini gösteriyor. Özellikle, gümrük konularındaki çizilen zikzaklar ekonomistler tarafından ters etki yarattığı, tüketiciler ve şirketler için ek bir yük olduğu için eleştiriliyor.
Kamuoyu araştırmalarına göre Trump’ın ilk 100 gününden sonraki onay oranları, seçimden bu yana yüzde on bir puanlık bir düşüşle yaklaşık yüzde 39. Bu, bugüne kadar herhangi bir başkanın ilk 100 günden sonra ulaştığı en kötü oran. Özellikle genç seçmenler ve 2024’te ona oy veren Hispanik Amerikalılar arasında artan bir hayal kırıklığı var. Trump, destekçilerinin çoğu arasında hala güçlü bir desteğe sahip olsa da toplumun geri kalanında kutuplaşma ve korku artıyor. Hukukun üstünlüğüne olan güven azalıyor. Eleştirmenler, korku, kaos ve keyfi yönetim stratejisinin ABD demokrasisinin temellerine kalıcı olarak zarar verebileceği konusunda uyarıyor.
ABD Başkanı Donald Trump (Fotoğraf: Mandel NGAN / AFP)
Daha fazla bölünmenin imkânsız olduğunu düşünseler bile, Trump onlarca yıldır olduğundan daha fazla bölünmüş bir ülkeyi yönetiyor. Trump’ın politikaları, destekçileri tarafından Amerikan değerlerinin geri kazanılması olarak kutlanırken, eleştirmenler onu kasıtlı olarak korkuyu körüklemekle ve toplumu etnik, politik ve sosyal çizgiler boyunca kutuplaştırmakla suçluyor.
Trump’ın iç politikaları ülke içinde köprüler kurmak yerine, mevcut bölünmeleri kasıtlı olarak derinleştiriyor gibi görünüyor. 250 yıldır “Birleşik Devletler” olan Amerika’yı “Bölünmüş Devletler” haline getirmekle suçlanıyor.